Bajo traducir español
61,568 traducción paralela
Sekou terörizme malzeme desteği verdiği için tutuklandı.
Sekou está bajo arresto por apoyar materialmente al terrorismo.
Çok fazla ilacın etkisinden çıkıyorsun.
Estás bajo fuerte medicación.
Anlaşmaya göre İran'ın bunu almaya hakkı var.
Irán tiene todo el derecho a comprarla bajo el acuerdo.
Yatak odandaki döşeğin altındaydı.
Estaban en tu habitación bajo tu colchón.
Onu kürsüye çıkartıp yeminli ifade vermesini sağlamalısınız.
Tienes que subirle al estrado, bajo juramento.
- Bu görüşmeyi sonlandırıyorum.
- ¿ Bajo la autoridad de quién?
Yıldızların altında yürüyüş yapmadı?
¿ A pasear bajo las estrellas?
Başkan Manhattan'da konuşma yapıyor.
El presidente está dando discursos en el Bajo Manhattan.
Bekle. Onu gözaltına mı almıştık?
Espere. ¿ Le teníamos bajo custodia?
Fail yakalandı!
¡ Arma bajo control!
Protestocular tartışmalı nükleer silah anlaşmasının yaptırımlarının hafifletilmesini hızlandırmak için diplomatik düzeyde bir görevle gelen İran Maliye Bakanlığı temsilcilerini karşılıyor.
Los manifestantes reciben a una delegación de ministros de economía iraní en misión diplomática para agilizar la reducción de sanciones bajo el controvertido Tratado de Armas Nucleares.
Sonrasında çocuğunu denetim altında bir gün görüp göremeyeceğine karar veriliyor.
Te hacen confesar un montón de mierda sobre ti, tras lo cual se te puede permitir, o no, ver a tu hija algún día bajo supervisión.
Bana karşı gözetleme operasyonu kuran biri vardı. Muhtemelen sizinle olan iletişimimi belgeleme amaçlıydı.
Hay un hombre que me ha tenido bajo vigilancia, probablemente para tener documentada mi relación con usted.
Evet. Yabancı bir ajan, Mossad'ın adını veriyor. O da işkence altında.
Sí, de un agente extranjero que nombra al Mossad, y eso bajo tortura.
Quinn tutuklu.
Él está bajo arresto.
Carrie, ne olursa olsun, konvoyun otelden ayrılmasına izin verme.
Carrie, bajo ninguna circunstancia dejes que el convoy salga del hotel.
Evet, vatanseverlik kanununun yeni şartlan altında soruşturmanın geniş yetkileri var.
- Sí. La investigación tiene plenos poderes bajo las reformadas previsiones de la Ley Patriota.
Ancak sancak beylerim, Wessex'i emniyetli tutmak için hudutlarının ötesine Mercia'ya, Doğu Anglia'ya Cornwalum'a, Galler'e Kuzey'e, Northumbria'ya ve vaktizamanında büyük, kutsal bir şehir olan Eoferwic'e şu anda Danların korkunç idaresi altında Hristiyan erkek ve kadınların ızdırap çektiği yerlere bakmak zorundayız.
Pero, condes, para mantener a Wessex seguro, debemos ver más allá de sus fronteras, a Mercia, Anglia Oriental, Cornualia, Gales y hacia el norte, a Northumbria y a la una vez grande y sagrada ciudad de Eoferwic, donde ahora, hombres y mujeres cristianos sufren bajo el oscuro dominio de los daneses.
Şayet burada bana bir şey olursa gidip sualtı ekipmanları al. Çünkü olduğunda, tonlarca suyun altında olacaksın, sik kafalı.
¡ Lo que más te conviene a ti es que compres un buen equipo de buceo porque si fracaso, acabarás bajo muchísima agua, idiota!
Bu yılın konusu sualtıydı... - Günaydın.
El tema era "bajo el mar".
Kevin... hiçbir engel olmadan Evie'ye yine ulaşabilir misin?
Kevin... No vuelvas a acercarte a Evie bajo ningún motivo.
Seni tahteravalliye bağlayıp boğulana kadar suyun altında tutmalarından...
De que te aten a un balancín y te mantengan bajo el agua hasta que te ahogues.
- Her şey yolunda hanımefendi.
- Todo está bajo control, señora.
Beyaz bayrak çektikleri halde koyun gibi doğrandılar.
Bajo bandera de rendición, fue torturado.
Bir tek Broadway'in Matilda'sında repliksiz bir çocuk rolünde dizlerime ayakkabı giydiğim gün böyle küçük düşmüştüm.
La única vez que caí tan bajo fue cuando usé zapatos en las rodillas actuando de mudo en Matilda de Broadway.
Yeni kimlikleriyle yaşıyorlardı ve bunlara üç kişinin erişim hakkı vardı. CİA, NSA müdürleri ve bir de sen.
Los rangers vivían bajo nuevas identidades a las que solo tenían acceso tres personas, los directores de la CIA, la ASN... y tú.
Sen pijamalarınla yatağın altında saklanıp. kız gibi ağlarken ben Ruslarla savaşıyordum.
¡ Yo luchaba con los rusos mientras tú te escondías bajo la cama en pijama llorando como una niña!
Kanamayı kontrol altına aldık.
Tenemos la hemorragia bajo control.
Hayatının geri kalanını daha iyi şartlarda yaşarsın.
Vivirás el resto de tu vida bajo condiciones mucho mejores.
Şimdi, benimle gel ve Jadalla'yı tekrar gözaltına alalım.
Ahora, acompáñame, y llevemos a Jadalla otra vez bajo custodia.
Rebecca ve Carter'ı tutuklamışlar mı?
¿ Tienen bajo custodia a Rebecca y a Carter?
Birleşik Devletler gözetiminde olmasının sebebi nedir?
¿ Qué hacía bajo custodia estadounidense?
Ve Baudelaire serveti, Violet reşit olana dek bankada kalacak.
Y la fortuna Baudelaire está bajo llave hasta que Violet sea mayor de edad.
"Başkalarını yemeğe davet etmek, çatımız altında bulundukları sürece onların sıhhatinden sorumlu olabilmek içindir."
"Si invitamos gente a cenar, nos hacemos responsables de su bienestar en tanto se hallen bajo nuestro techo".
Belki de büyük resim... sivillerin on yıl boyunca bomba tehdidiyle yaşadığıdır.
Tal vez el panorama más grande es que, en las regiones fronterizas, los civiles han estado viviendo bajo la amenaza de estas bombas durante una década.
Birkaç saat içinde rejiminin kalan diğer üyeleri Kale, Adayı tamamen bizim kontrolümüz altında bırakıyoruz.
En unas horas, los últimos restos de su régimen redirán el fuerte, dejando la isla completamente bajo nuestro control.
Gömülü olarak bırakmak istediği hazinenin artık gömülü kalamayacağını.
Y que el tesoro que quiso dejar bajo tierra ya no está bajo tierra.
Başarısız olduğunda oynayacak son bir kozun olduğu için de olabilir. Gömülü kalsın diye uğraştığı hazine artık su yüzüne çıktığı içindir belki de.
Pero quizás tendrás que demostrarle que estás preparado para el fracaso y que el tesoro que quiso dejar bajo tierra... ya no está bajo tierra.
Körü körüne kaç kere arkandan gittim. Adamlara karşı sana destek oldum. Onlara ölmeyi emrettim.
La infinidad de ocasiones en las que te he seguido ciegamente, te he respaldado con los hombres ciegamente, hombres que han acabado bajo la puta tierra... buenos hombres, amigos, porque tú dijiste,
Barı kaybetti, kendini kaybetti ve bir trenin altına atladı.
Perdió el bar, tuvo un ataque de nervios y se arrojó bajo un tren.
Neden tapınaktaki ya da kafedeki yağmurlu gün gibi olamıyor?
¿ Por qué no puede ser como el día del templo y el café bajo la lluvia?
Bizim çatımız altında.
Bajo nuestro techo, jamás.
Tüm yatırım fonu endüstrisi kuşatma altında. Böyle olmasını hak ettik.
La industria de los fondos de cobertura está bajo sitio.
Farklı bir isimle randevu aldığına göre seni görmek istemediğimi biliyorsun.
Si sabías lo necesario para concertar una cita bajo un nombre falso, sabías
Fikrim değişmeyecek.
Bajo protesta.
... atlarını sürekli çalıştırmayı sever, onları sahaya alıştırır.
Le gusta correr sus nuevos prospectos bajo las luces, acostumbrarlos.
Bu kıyafetlerin altında katil bir ceset varmış gibi görünüyor.
Parece que tienes un cuerpo tremendo... bajo esas ropas.
Mihver güçleri tam da tüm istihbarat ve savunma birimlerimizin dibinde mi ortaya çıkıyor?
¿ Las Potencias del Eje se sublevan de nuevo bajo la nariz de nuestro aparato de defensa e inteligencia?
Bu saldırının arkasında her kim varsa ne yaptıklarını iyi biliyorlar. Ve biz de şehirdeki tüm özel harekat elemanlarını tek çatı altına topladık.
- Quien esté tras este ataque, sabe exactamente qué están haciendo y acabamos de poner a cada operador real de la ciudad bajo el mismo techo.
Gözden uzak durup başımızı belaya sokmayacağız.
Mantenemos un perfil bajo, lejos de los problemas.
Koğuşlar nasıl? Bitene kadar battaniyenin altında saklanırız.
A los dormitorios, a escondernos bajo las mantas hasta que acabe.