Balım traducir español
6,575 traducción paralela
Sakin ol balım.
Relájate, cariño.
- Saçmalama balım.
- No seas idiota, cielo.
Öyle şey olur mu hiç, balım.
- Cariño, no es lo- -
Tamam, balım.
Por supuesto, cariño.
Balım, gidip ödevini bitirir misin?
Oye, cariño, ¿ puedes ir a terminar los deberes, por favor?
Hadi, balım.
Continúa, corazoncito.
Bu balığın adı "berbat" ve aklına gelebilecek tüm şakaları yaptım bile.
Es un pez llamado Crappie, y ya hice todas las bromas.
Glen Carter Modern Fashion'ı satın aldığından beri köpek balıkları etrafımızda dolaşmaya başladı.
Desde que Carter compró Modern Fashion, los tiburones me acechan.
Duman veya yağlı balık olan yerde duramadığımı biliyorsun.
Sabes que no puedo estar cerca de humo o atún grasiento.
- Sinek balıkçılığı. Kocanızın mı?
- Pesca con mosca. ¿ De su esposo?
Bu yüzden Virunga sınırları içinde balıkçılık yapmak insanımızın hayat kaynağı.
La pesca en el Parque Nacional Virunga es la vida de la comunidad.
"Petrolden bize ne?" diyor. "Rızkımızı gölden, balıkçılıktan çıkartıyoruz."
Él dice : "No nos importa el petróleo, vivimos del lago y la pesca".
Üç bacaklı bir yılan balığı gibi peşinde olacağım...
Estoy justo detrás tuyo como una anguila de tres patas...
Balık mı koyacağız?
¿ Vamos a poner un pescado?
Çöpe gidecek diğer bir kağıt. Sadece ayıkladığım balıkların kafalarını içine koyarım.
Demonios, es sólo otra bola de papel... con la que enrollé cabezas de pescado.
Arkanı her zaman kollarım, bal küpü.
Siempre te protejo, querida.
Burada iki balığım daha var!
¡ Tengo dos peces aquí!
Sonunda büyük balığı yakaladım
Finalmente atrapé un pez grande.
- Vatoz balığı mı yakalıyor?
- ¿ Cogiendo algunos rayos?
Ruffnut, saçlarına balık yağı mı sürüyorsun?
Brutilda, ¿ te pones aceite de pez en el pelo?
- Yok artık, bunu bir köpek balığı mı yaptı?
Estás bromeando. ¿ Un tiburón te hizo eso?
Bir daha ne zaman bir kaplan köpek balığını besleme fırsatı bulacağım ki?
¿ Cuándo voy a tener otra oportunidad para acariciar un tiburón tigre?
Yoksa köpek balığı avına mı çıkıyoruz?
¿ Es una expedición para cazar tiburones?
Balıkçı kancası mı, buz kancası mı?
¿ Un gancho para pescar? ¿ Un gancho para el hielo?
Umarım bu garip değildir ama Winifred teyze Harley'yi balık kızartması olayına götürmemi istedi.
Espero que esto no sea extraño, pero la tía Winifred me invitó a su noche de pescado frito para que lleve a Harley.
Balık mı yutmuş?
¿ Un pez se lo tragó? ¿ Un pez?
O balık balina mıymış?
¿ Dijeron que fue una ballena?
Balık mı?
¿ Un pez?
Balık hava almak için suyun dışına mı çıkıyor?
¿ Un pez que respira fuera del agua?
Yakalamak mı dedin? Sadece bir balıktı hani.
¿ Dices atraparla?
Şimdi de balıkçı mı oldun?
¿ Se convirtieron en meros pescadores?
Haydi o zaman. Balığa çıkalım.
Vamos, vámonos de pesca.
- Ve bir balık avladım.
- Sí. - Y pesqué un pez.
- Buzda balık avı mı yine?
- ¿ No han ido a pescar?
Hayır. Ben balığa dönüşen bir kadınım.
No, soy una chica que se convierte en pez.
Gerçekten oğlunun hayatının sonuna kadar balık yakalamasını mı istiyorsun?
¿ De verdad quiere que su hijo pase pescando el resto de su vida?
Babama, balık tutmada yardım etmek istiyorum.
Quiero ayudar a mi padre a pescar.
Sanırım, bir balık adam.
Pescador, supongo.
Eğer o okula giderse, kim bana balık tutmada yardım edecek?
Si él va la escuela, ¿ quién me ayudará a pescar?
Balık tutma zamanında ben sizin adamınızım. Her hafta sonu size yardım edeceğim.
Le ayudaré a pescar cada fin de semana.
Biraz balık yakalayalım.
- Vamos a atrapar algo de pescado.
Son sömestr.. ... Bay Song, babama her hafta sonu balık tutmada yardım etti.
El último semestre... el Sr. Song ayudó a mi padre a pescar cada fin de semana.
Balıkçı babana elinden gelen en iyi yardımı yap, tamam mı?
Da lo mejor de ti para ayudar a tu padre a pescar, ¿ está bien?
Buradaki en iyi matematik kabiliyetine sahip, bir balıkçı olacağım
Voy a ser el pescador... con las mejores habilidades matemáticas de aquí.
Ona deki Balıkpulu sevkiyatımız var Ve Salazar ilgilenmeyecekse, İlgilenen birileri ile çalışıcam.
Decidle que me debe un cargamento de fishscale y decidle que si Salazar no es capaz de hacerse cargo, que tengo que trabajar con alguien que sí pueda.
Geçen gün bal kavanozunun kapağını kapatmamıştım.
No tapé el recipiente de la miel el otro día.
Mum yakıp, ölü bir kızla yağ satarım bal satarım mı oynayalım?
¿ Una sesión de espiritismo? ¿ Quieres encender algunas velas, jugar al juego del paquete con una mierda de chica muerta?
Denizde daha çok balık var, haksız mıyım?
Hay muchos peces en el mar, ¿ verdad?
İyi bir balık güveci nasıl yapılır sana kaç kez anlatacağım?
¡ Ae Ja! ¡ Ae Ja! Cuántas veces te he dicho... que esta no es la forma de hacer sopa de mariscos.
O ahtapotsa ben de yılan balığıyım.
Si ella es como un pulpo, entonces soy un gaebul ( lombriz de mar ). ¡ Muévanse!
Birlikte balığa mı çıkacağız yoksa?
¿ Me vas a llevar de pesca?