Barbie traducir español

Ben makyaj standina dogru ögürürken bu Barbi ayakkabilarini seçti.

Así que elegí este calzado de Barbie... mientras pretendía vomitar en el mostrador de cosméticos.

Ama, bir dakika, neden annemi arayip "Merhaba Sophie'nin annesi," "Sophie aldiginiz Barbie ayakkabilarini giydi," "bir bara gitti, Amerikan olimpiyat takiminin yarisiyla yatti"

pero escucha, por qué no llamas a mi mamá y le dices "Hola, madre de Sophie, Sophie usó esos zapatos de Barbie que le compró, salió a un bar, se acostó con a medio equipo olímpico y ahora va a suicidarse".

Git, Barbie'lerinle oyna.

¡ ve a jugar con la Barbie!

Barbie oynayacak zaman değil.

No es tiempo para jugar con Barbis.

Barbie ile oynamasını bilmem.

No sé como jugar con Barbis.

Barbie'ler için ağladığımı kimseye söyleme, tamam mı?

No se lo digas a nadie Lloré con las Barbies, ¿ vale?

Bana bir kaç Barbie alabilir misiniz?

¿ Me puedes comprar Barbies?

Barbie mi?

¿ Barbies?

Barbie'leri düşlüyor.

Ella sueña con Barbies.

Barbie'ler umurumda mı sanıyorsun?

¿ Crees que estoy interesado en Barbies?

Lea, psikoloğu yüzünden, benim Barbie'lerimi almadı.

Lea no cogió mis Barbies por culpa de su psicólogo.

Barbie'ye küçük bir doğru atışmış gibi görünüyor..

Hecha un poco de verdad a la Barbie, mira si huele.

İstediğim tek şey, sözümün kesilmemesi Barbicik. Ama madem bu kadar isteklisin, neden silahı sen çevirmiyorsun?

Lo que quiero, Barbie, es que no me interrumpan, pero ya que estás tan ansiosa,

Barbi'nin kendine örnek aldığı tek insan.

La que Barbie... realmente admira.

Pekâlâ, bunlar son sözlerin olabilir Barbicik.

De acuerdo, mira, puedes decir tus últimas palabras, Barbie.

Sen şu barbie bebek Malaika'dan hoşlanmadın, ve o seni işe almamış

No te gusta esa muñeca Barbie Malaika y ella no te ha enviado.

Sen o barbie bebeğinden kurtulmak mı istiyorsun?

¿ Quieres librarte de esa barbie? ¿ Cómo se llama?

Ben, o Barbie bebeğin havuz partisine gideceğim gibi

Como si yo fuera a ir a esa fiesta de Barbies.

Barbie bebeğin doğum günü için organize ettiği havuz partisi için, Ve hepimiz davetliyiz...

La Barbie ha organizado una fiesta en la piscina por su cumpleaños, y nos ha invitado a nosotros.

Ranbeeri Barbie bebekle devirirsek, Ranbeer devrilmeside bizim İstediğimiz şey...

Si la Barbie se disgusta con él... él se disgustará con nosotros, eso es lo que queremos...

Bu benim Malibu Barbi bebeğim. Bu seneki Noel için almıştım.

Esta es mi muñeca Barbie Malibú que me dieron para la Navidad pasada.

Ne şuradaki barbi kurt adam dan başka mı?

¿ Qué, además, de la Barbie hombre lobo de aquí?

Bunlardan alığında bedava Barbie veriyorlar mı?

¿ Te dan una Barbie gratis cuando compras uno de estos?

Kim olman gerekiyor? Barbie bebek.

¿ Quién se supone que eres?

Duydum ki, Ortaçağ Barbie'si tarafından tüm gece boyunca alıkoyulmuşsun.

Sí, escuché que has estado trasnochando con la Barbie de la Tierra Media.

Ken'in Barbie'mi öpebilir.

Sí, bien, tu ken puede besar a mi Barbie.

Bak, son kez söylüyorum hem Robin'e âşık olup, hem de hâlâ evrendeki tüm saftorik kızlarla yatamazsın.

Por última vez no puedes estar enamorado de Robin y seguir durmiendo con cada "Barbie" del planeta.

Küçükken Barbie kafasını top, gövdesini de sopa yapardım.

Cuando era niña, la cabeza de Barbie era la bola y el cuerpo era el bate.

- Doğu Baltimore'daki yangın fotolarına bakıyorum ön planda yanmış oyuncak bebek resmi var.

- Foto. - Acabo de ver la foto del incendio y tengo una Barbie calcinada en primer plano.

Duyduğuma göre Barbie ile tekrar çıkıyormuşsunuz.

Oye, escuché que tú y Barbie volvieron juntos de nuevo. ¿ Cómo pasó eso?

Gaza gelmedin. Belki de bu sefer Barbie ile ilişkinizi yürütebilecek kadar daha deneyimli ve daha akıllısındır.

Quizás eres un poco viejo y un poco cuerdo suficiente para todo este asunto de salir con Barbie de nuevo.

Konuyu oraya getirdim, çünkü fark ettim ki Barbie bugün işe gelmedi. Ben de umuyordum ki, ilişkiniz şimdiden dibe vurduğu için, onu öldürerek ormanlık bir yere gömmüş olasın da, mevzubahis soluk beyaz, tutku cinayeti yüzünden yakın zamanda seni zorla götürsünler.

Solo lo traje a discusión, porque me dijeron que Barbie no estaba trabajando hoy, y yo esperaba que tu relación con ella pudiera llegar mucho más lejos hasta que la hubieras matado y enterrado en lo más profundo del bosque y pronto eso te daría problemas por el crimen pasional anteriormente dicho.

Barbie, dışarıdaki listeyi görmedin mi?

Barbie, ¿ no viste la lista que deje afuera?

Selam, Barbie.

Hola, Barbie.

Yardımına ihtiyacım var, Barbie.

Necesito tu ayuda, Barbie.

Selam, Barbie.

- Hola, Barbie.

Ama madem dışarıda ajanlar var, neden kapıyı tekmeleyip, durmadan hayata dönen Barbie'yi yakalamaya çalışmıyorlar?

Pero si hay agentes en el exterior... ¿ Por qué no derrumban la puerta para atrapar a la Barbie inmortal?

Barbie?

¿ Barbie?

Teşekkürler, Barbie.

Gracias, Barbie.

Barbie, bir arkadaşınız mı oluyor?

¿ Barbie es una amiga suya?

Barbie'yle Ken, ideal postmodern bir çiftin somut bir örneğidir.

Barbie y Ken son la personificación de la pareja postmoderna.

Tabii Ken'in penisi ve Barbie'nin de hiçbir şeyi yok.

Él no tiene pene y ella no tiene nada.

Barbie'yle Ken seks yapabilselerdi evlilikleri 50 yıI sürer miydi sizce?

Si Barbie y Ken hubieran podido tener sexo ¿ ustedes creen que su matrimonio hubiera durado 50 años?

Ken'le Barbie'nin de çocukları olmamıştı.

- Ken y Barbie nunca los tuvieron.

İkinizin Ken'le Barbie gibi tek eşli yaşayacağınıza inanıyor gerçekten.

Quien cree que ustedes dos van rumbo al atardecer de la monogamia de Ken y Barbie.

Tıpkı Barbie gibi.

Todo liso. Justo como Barbie.

Kusura bakma dostum ama iki Barbie'yi tek Barbie'ye yeğlerim.

Perdón, pero dos son mejor que una ¿ sabes de qué hablo?

Sen Barbie olmalısın.. ben Autumn

Tú debes ser Barbie. Yo soy Autumn.

Benzemiyor muyum?

Barbie, ¿ no lo ves?

Barbie.

Barbie.

İkimiz de küçüklüğümüzden beri Barbie'yle Ken'i takıntı hâline getirdik ve ve onlar gibi olmaya bir adım daha yaklaşmak istiyoruz, hepsi bu.

- Hemos estado obsesionados... - Obsesionados. ... con Barbie y Ken desde que éramos niños.