Bastante traducir español
61,224 traducción paralela
Bayağı iyi.
Es bastante bueno.
"Bayağı iyi." mi?
¿ Bastante?
Ama düğününüze gelmediğimi söylediğimde yüzünüzdeki ifadenizi görünce, hatamın ne büyük olduğunu anladım.
Vi a Raj bastante después de la boda y ni se me ocurrió, pero cuando vi cómo reaccionó usted a mi ausencia en la boda, vi la magnitud de mi error.
Bu tür soruşturmalarda önceden haber vermiyoruz.
Nos resulta bastante cómodo no dar aviso anticipado en casos como este.
Sana şunu diyebilecek kadar iyi tanıyorum seni.
Te conozco lo bastante bien como para decirte una cosa.
Ve bir kız çok kötü yantı.
Y una chica se quemó bastante feo.
Bir süredir dışarıda değiliz.
No hemos salido, en bastante tiempo.
Ayrıca tehlikeli olduğunu da biliyorum Etrafında oynamak Bunlardan bazılarıyla.
También sé que es bastante peligroso... jugar con algunas de esas cosas.
Ben şaka yapmıyorum.
No estoy bromeando. Ella es bastante sensual.
Çok dağınık var.
Se puso bastante desordenado.
Bak, şu vida bayağı paslı görünüyor.
Y este tornillo de aquí parece estar bastante oxidado.
- Bayağı fazla.
- Sí, es bastante.
Elbise yeterince kalın.
El traje es bastante grueso.
800.000 volt kulağa oldukça tehlikeli geliyor.
Ochocientos mil voltios suena bastante peligroso.
Öyle değil mi? Küçük tarz bir bıçağın olduğunun farkındayım.
Oh, soy bastante consciente de que tienes ese refinado cuchillo.
Evet kafamda gerçek bir taç görmeyi ben de isterim.
La necesidad de ver una verdadera corona encima de mi cabeza es bastante literal.
Teşekkürler ama sanırım onu kendim sikip attım.
Gracias, creo que yo mismo ya lo había jodido bastante bien.
- Sanırım gayet iyiyim.
Creo que bailo bastante bien.
Her şey çok acele oldu.
Todo sucedió en bastante prisa.
Söylemem gerek, kör birine göre oldukça cesursun.
Debo decir, aunque usted es ciego, usted es bastante valiente!
Kodaman tesisatçı kocası ona hep mücevher alıyor ama kız kardeşi her seferinde Katie'ye gösteriş yapıyor, biliyor musun?
Su marido es un fontanero con bastante éxito, siempre le está comprando joyas, y su hermana siempre se las enseña, se las restriega en la cara, ¿ sabes?
Bu kişilerin Alterplex ile bir alakası olmadığına eminim.
¡ y estoy bastante segura de que! ... no tenían nada que ver con Alterplex!
Ama gördüğün gibi gayet iyiyim.
Pero, como puedes ver, estoy bastante bien.
- Epey ender görünürler ama.
Pero bastante escasa.
Bu oldukça karmaşık.
Bueno, es bastante complicado.
Karakterinden bir kere bile çıkmadı, etkileyiciydi
No ha perdido la compostura ni un momento, es bastante asombroso.
Ama görünüşe göre çıkmak için çok aleladeyim.
Pero, al parecer, soy bastante mediocre para las citas.
Bu henüz gerçekleşmedi. Yani evet... Şu an hayatımın hiç de özel olmadığını söyleyebilirsin.
Y todavía no se ha materializado, así que, sí... podría decirse que mi vida en este momento es bastante normal.
Bence bu gece oldukça iyiydin.
Creo que lo has hecho bastante bien esta noche.
Yakında ölmüş olacaksın.
Estarás muerta bastante pronto.
Tanık, epey dengesiz olduğunu söylüyor.
Los testigos dicen que estaba bastante inestable.
Yalan söylemeyeceğim... feci halde korktum.
No voy a mentir... estaba bastante asustada.
Şimdi herşey artık çoktan terk edilmiş durumda.
LOUISVILLE, KENTUCKY - todo lo demás está bastante abandonado ahora.
Yanılabilirdim, ama eminim Onu canlı olarak ele alacağımız hakkında konuştuk.
Podría estar equivocado, pero estoy bastante seguro que hablamos de agarrarlo vivo.
Dr. Addy, bir hayli yorucu bir gün geçirdiniz değil mi?
Dr. Addy, has tenido un día bastante difícil, ¿ no?
Aslında çok komik çünkü yapmaman gerekirdi.
En realidad, es bastante graciosa, porque no deberías hacerlo.
Evde değil, arabadaydın ve herhalde rahat hareket edemedin.
Estás afuera, en un auto, así que es bastante incómodo.
Bunlar bayağı iyi.
Estos son bastante buenos.
O sırada epey sarhoştuk.
Ambos estábamos bastante borrachos en ese momento.
Standart bir orta yaş krizi galiba.
Crisis de mediana edad bastante estándar, me temo.
Kefalet duruşması beklediğimiz gibi gelişebilir.
Estoy bastante seguro de que la audiencia aceptará nuestra fianza.
Eminim avukatınız sizinle bunu konuşmuştur, Yvonne, ancak, eee... hukukuen konuşursak, bence bu durum davanı daha da kötüleştirir.
Estoy seguro de que su abogado ha pasado por esto con usted, Yvonne, Pero, legalmente hablando, me temo que hace... su caso bastante peor.
Siz hanımlar işimizi zorlaştırırsınız.
Las señoras hacen nuestro trabajo bastante difícil.
Pek izlenemiyor sanırım.
Es bastante horrible, en realidad.
Kurbanın üzerinde burnundan akan bayağı bir kan vardı.
Había bastante sangre de la nariz en la ropa de la víctima.
Ancak... sonuç muhteşem.
Pero el resultado es bastante sorprendente.
Benim sorum şu : Mark costley'nin akli durumundan onun polis memuru olarak çalışmaya devam edip milletvekillerini korumak gibi hassas bir pozisyona yükselmesine varacak kadar memnun muydunuz?
¿ Estoy preguntando si usted estaba bastante conforme con el estado mental de Mark Costley... para permitirle seguir trabajando como oficial de policía, y luego pasar a una posición delicada que involucraba... la seguridad de nuestros diputados,
Yvonne Carmichael vahşi ve küçük düşürücü bir tecavüze maruz kaldı, Gaorge Selway tarafından, bu adam ardından onu takip ederek travmasını derinleştirdi.
Yvonne Carmichael había sufrido una violación brutal y degradante... a manos de George Selway, y luego añadió a este trauma bastante devastador, el acoso.
Kulağa doğru geliyor - "tecil edilmiş."
Suena bastante bien, "suspendida".
Bayağı istikrarlıyım.
Bastante estables.
- Evet teşekkür ederim.
He tenido bastante tiempo.