Belly traducir español
209 traducción paralela
- Tamam onların kayanın tepesine al hadi gidelim mavi göbekli - belly.
- Llévalos a las rocas. - A partir de ahora, casaca azul.
Bir kızla baştan sona göğüseriyle uğraşmak ve yaralı bir blue-belly
¿ Piensas que puedes pasar con una mujer y un casaca azul?
Eğer Cole Smith yapamazsa blue-belly'e bahse girecek para yok.
Si Cole Smith no ha pasado, un casaca azul tampoco.
Şu problemin için... Yani, şu konuştuğumuz baş ağrısı problemin için belki Belly Button ( Göbek Düğmesi )'a gidebilirsin.
Acerca de su problema, su dolor de cabeza, debería probar en El Ombligo.
Kasabanın dışında Belly Button adında bir gece kulübü var.
Un lugar a las afueras del pueblo llamado El Ombligo.
Kadın bulmak için Belly Button'a gidecek.
Se irá a El Ombligo a buscar mujeres.
Neden Belly Button'a gidecek ki?
¿ Por qué ir a El Ombligo?
Neden biz Belly Button'ı buraya getirmiyoruz?
¿ Y si le traemos El Ombligo aquí?
Onu buradan hemen göndermeye bak. Çünkü ben Belly Button'a şu kızı almaya gidiyorum.
Y hazlo rápido... porque voy a El Ombligo a buscar a la chica.
Belly Button ( Göbek Düğmesi ) hakkındaki sözlerimden dolayı beni affedin bayanlar.
El Ombligo. Claro.
Biliyorsun, eğer Belly Button'ı kapatırlarsa bu kasaba çok sıkıcı bir yer olacak.
Sabes, este pueblo no será lo mismo... si cierran El Ombligo.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
Todas esas noches pensaste que estaba en el coro... o mirando televisión en la ferretería. Estaba en El Ombligo.
İşte bu yüzden Belly Button'daki işi kabul ettim.
Por eso trabajo en El Ombligo.
Eğer hareket istiyorsan, ahbap, Belly Button'a git.
Si quieres acción, amigo, ve a El Ombligo.
You'd really get the hang of it... after a week of lyin'on your belly lookin'through those little peepholes.
Necesitaría por lo menos una semana de entrenamiento para ver por esas ventanillas.
Geçen gün Melvin Belly'e dediğim gibi :
Ooh... bien, como le dije a Melvin Belly el otro día, sabes :
Belly.
Vientre.
I remember actually saying that I meant to belly flop.
Recuerdo que dije que quería tirarme de panza.
- Zavallı jelly belly!
- ¡ Pobre cerebro de mermelada!
Jelly Belly.
Jelly Belly.
Katliam, Sarı Göbek'i duvara yapıştırıyor.
Slaughter empuja a Yellow Belly, tratando de quitárselo de encima.
Moist ve Bellybutton kapandıktan sonra iflâs ettin.
Usted se declaró en bancarrota después de cerrar los clubes "Moist" y "Belly Button".
Sezon 14 Bölüm 19 Old Yeller-Belly
LOS SIMPSON
Ayrıca Belly'nin yeni klibi ve..
Dios, me siento mucho mejor, ¿ tú no?
Sonra da seni asla terk etmemesi gerektiğini farketti.
El nuevo video de Belly y un extra exclusivo...
Göbekten girmiş.
Belly la encontró.
Anasını, anasını, anasını, anasını...
No sonríe ni en Giggle Belly. ¿ Quién no se va a reír de esto? "oye, soy un bebe" mira como me chupo el dedo
Sen bir Jagra... belly değilsin.
No eres un "Jagrafeti".
Mulefoot, Saddleback ya da Potbelly gibi.
Un Mulefoot, un Saddleback o un Pot belly.
~ But you can't make him drink You got the belly of a sinner ~ nbsp
Pero no puedes obligarlo a beber Tienes el vientre de un pecador
Giggle Belly'e bile gülmedi.
Ni siquiera sonrió con Bebé Barriga.
Kapa çeneni, Giggle Belly.
Cállate, Bebé Barriga.
Çünkü bir elin direksiyonda olacak. Öyle mi? Teşekkür ederim dostum.
Belly y yo siempre tuvimos la teoría de que algunos acontecimientos traumáticos se repiten atrás en el tiempo.
Sanırım yaptığım şeyleri tam anlamıyla bilen tek kişi Belly'ydi.
Supongo que el único que sabía lo que hacía era Belly.
- Belly ve ben bu sorun üstünde çalışmıştık.
Belly y yo trabajamos en este problema.
- Belly mi?
- ¿ Belly?
Merhaba, Ben Reginald von Belly Button.
Hola, soy Reginald von Ombligo.
- Belly Peyote ezmesi yaparken...
Recuerdo a Belly batiendo masa de peyote...
Kelly, Kelly, göbekli.
Kelly-Kelly-bo-Belly.
Belly ve ben bazen bu şeyi tartışırdık.
Belly y yo debatiamos sobre esto.
Belly ve ben gençken düzenli olarak yüksek miktarda LSD kullanırdık.
Cuando Belly y yo éramos jóvenes, ingeríamos regularmente grandes cantidades de LSD.
Belly ve ben halüsinojeniklerle bunu uzatabiliyorduk.
Y Belly y yo podíamos prolongarlo con alucinógenos.
Bildiğin gibi Belly, küçük çocukların diğer dünyaları doğal bir şekilde görebilme yeteneklerinin olduğu teorisini ortaya attı.
Belly, como ya sabes, teorizó que los niños pequeños tienen la capacidad de ver naturalmente esos otros mundos.
Bu daktilo Bell'in.
Esta es la máquina de escribir de Belly.
Bell'in deneyleriydi.
Esas eran las pruebas de Belly.
Bu Belly'yle beraber yaptığımız bir deney.
Esto es un experimento que hicimos Belly y yo.
Belly Button.
El Ombligo.
- Aferin, Elly Belly.
Bien hecho, Elly-Belly.
Hey Earl, bir fırt ta ben içebilir miyim?
Cállate, Giggle Belly
- Belly.
- Belly.
Onlar Bell'indi.
Eran de Belly.