Beltran traducir español
132 traducción paralela
Müziği Felipe Beltran tarafından yazıldı. Bunu geçen seneki Güney Amerika turumuzda yazdı.
Felipe Beltrán nos escribió la música el año pasado, durante la gira por Sudamérica.
Derhal Albay Beltran'ı görmeliyim.
Tengo que ver al coronel Beltran.
Beltran beni bekliyor.
Me espera Beltran.
Albay Beltran yani.
querrá decir el coronel Beltran.
Beltran bekliyor.
Beltran esta esperando.
General Scavino, Peder Beltran Belediye Başkanı ve Vali.
¿ Aló? Sí... Sí, mi General.
Peder Beltran'ı da kafana takma.
-... funcione el servicio. ¿ Entiende?
Söylentilere göre polisle Herrero arasında bir bağlantı var, Beltran yönetimine de ödeme yapılmış, Belediye vekillerini indirmek için para verilmiş.
De acuerdo con esto la policia estaba investigando un posible contrato con Herrero, pagado por la administracion Beltran... como remuneracion por darle una paliza a uno de los tenientes del alcalde.
Avcı Dillon ile bu masada satranç oynardım, ta ki polisin ölüm mangası tarafından öldürülünceye kadar, Beltran yönetimine karşı konuşmaları yüzünden olmuştu.
Solia jugar al ajedrez en esta mesa con Hunter Dillon, Asesinado por un escuadron de la muerte por hablar en contra de la administracion Beltran.
Beltran'ın adamları mı?
¿ La gente de Beltran?
Evin, Lou Beltran diye birine ait olduğunu söylemiştin.
Dijo que la casa pertenecía a un tipo llamado Lou Beltran.
Bayan Beltran, boşanma işi daha sonuçlanmamıştı, sanırım.
Sra. Beltran, asumo que el divorcio no estaba terminado.
Lou Beltran'ın kan izlerinin olduğu yere koy.
Ponlo debajo de de la salpicadura de Lou Beltran.
Lou Beltran, saaatini sağ koluna takıyordu!
Lou Beltran usaba su reloj en la muñeca derecha.
Belthran ne zaman gelecekti?
¿ Cómo te fue con el Sr. Beltran?
Tanrım, Shirley, ne o yoksa bay Brand " e sakso mu çekiyorsun?
Dios, Shirley ¿ acaso le chupas el pito al Sr. Beltran?
Guillermo Beltran, federallerin yeni adamı.
Guillermo Beltrán es el nuevo blanco federal. ¿ En serio?
Beltran denen bu herif...
Este tipo, Beltrán, es el que tiene el poder.
Beltran'ın odasında çalışmak için tek kişilik yer var o da benim olacak.
Sólo uno puede ocuparse de Beltrán, y ese seré yo.
Senden korkmuyor, sana saygı duymuyor keza Beltran da öyle.
No te teme, no te respeta, y Beltrán tampoco lo hará.
Senin gördüğünü Beltran da gördü yani şu andan itibaren direk onunla anlaşacağım.
Beltrán acaba de ver lo mismo que tú, lo que significa que a partir de ahora trataré con él directamente.
Beltran bugün ilk görevimi verdi.
Beltrán me dio mi primer tarea hoy.
Senin için yeşil ışık yandı, Cruz. Beltran'ın bize muhbirlik yapan bir adama bilgi verdiği için ne kadar şanslı olduğunu anlayabiliyor musun?
¿ Te das cuenta la suerte que tuviste de que encargaran el trabajo... a alguien que trabajaba de encubierto para nosotros?
Beltran ölmemi istiyorsa, zaten şansım yok.
Si Beltrán me quiere muerto, estoy muerto.
Bir kaç gün daha böyle geciktirme taktiği uygulamaya devam et. Sana söz veriyorum, Beltran'ı onlara kendim teslim edeceğim.
Tú sigue demorando por un par de días, y te prometo que yo mismo les entregaré a Beltrán.
Beltran beni aramaktan asla vazgeçmeyecektir.
Beltrán nunca dejará de buscarme.
Pezuela'yı hallettiğime dair Beltran'ı ikna etmek zorundayız.
Hay que convencer a Beltrán de que eliminé a Pezuela.
Elbette, belki David Beltran'ın esas planı için ipucu verebilir.
Claro, David puede contarles del plan maestro de Beltrán.
Onunla konuştuğumda minik Beltran bir ipucu verdi,... Ivan Boesky'in yaptığı gibi kara para aklama planına başlıyor gibi.
Bueno, por lo poco que dejó entrever esta tarde cuando hablé con él, parece que tiene un proyecto de lavado de dinero... que haría temblar a Ivan Boesky.
Beltran onu vurdurttu.
Beltrán lo mandó a matar.
Beltran hala nabız yokluyor ama yelkenleri suya indirecek.
Beltrán aún está tomándome el pulso, pero terminará confiando en mí.
Yapacak iki işim var,... Beltran ve kartele karşı yeterli bilgi toplayıp göçmen bürosuna teslim etmek ve dosyanı bulup kıçını kurtarmak.
Mira, tengo dos trabajos : reunir información sobre Beltrán y el cartel... para darle a Inmigraciones su mayor arresto a la fecha... y salvar tu pellejo encontrando ese archivo.
Beenie Spears'ın adamlarından 100 bin dolar çarpmak için göçmen bürosunu Beltran'ın üzerine mi salıyorsun?
¡ ¿ Usarás la investigación de Inmigración sobre Beltrán... para sacarle los 100.000 a los hombres de Beenie Spears?
Beltran ya da yönetim kurulu tufaya düştüklerini ve her şeyin boka sardığını ne zaman fark edebilirler?
¿ Cuánto pasará antes de que Beltrán o los negros descubran todo... y esto salte por el aire?
Parayı toparlamak için bir kaç güne daha ihtiyacım var,... Shane'nin hayalet olması için yetecek kadar. Beltran büyük ikramiye yürüdüğünde, göçmen bürosu onu yakalayacak bize de karşılığında genel af ve dokunulmazlık verecekler.
Sólo necesito mantener la ficción por un par de días, lo suficiente para que Shane se esfume, yo pueda tender una trampa a Beltrán para que Inmigraciones lo aprehenda... y nos den a cambio un trato e inmunidad.
Beltran diğer tarafta.
El señor Beltrán está para el otro lado.
Beltran'a parayı hemen geri vermek zorundayız.
Tenemos que llevarle el dinero a Beltrán ahora mismo.
Dosdoğru Beltran'a gidip ona Pezuela'nın hayatta olduğunu ve tanıklık edeceğini söyleyeceğim.
Iré a Beltrán y le diré que Pezuela está vivo y hablando.
Beltran asla uyuşturuculardan bahsetmedi.
Beltrán nunca mencionó drogas.
Ayrıca, Beltran'ın içeride adamım varmış gibi düşünmesini istiyorum.
Además necesito que Beltrán sienta que estamos metidos en la policía local.
Hayatta kalmak için Beltran'ı kandırsam bile yarının planını yapabileceğim bir geleceğim yok.
Y aún si engaño a Beltrán lo suficiente para seguir con vida, no tengo ningún futuro que proyectar más allá de mañana.
Olivia, Beltran'ın üzerime sinen kokusunu hissetti, zevke geldi.
Olivia sintió el olor de Beltrán en mí y se mojó toda.
Beltran'ın harekete geçmesini en erken ne zaman sağlayabiliriz?
¿ Cuándo podemos hacer que Beltrán mueva sus fichas?
General Scavino ve özellikle Peder Beltran'ın günlük raporları üzerine ben de bazı önlemler almak üzere geldim.
- Y por la brillante manera en que lo logró. - Gracias, mi coronel. Me informaron de su ascenso.
Fakat ordumuza olan sevgimiz adına gerçekleri de gizleyemem.
El Gral. Scavino y el padre Beltrán, que ya me tiene hinchadas las pelotas exigiendo que corrijamos la situación, tomaron algunas medidas.
İstihbaratta mı?
¿ Qué dice el general Scavino y qué dice el padre Beltrán, capellán del ejército?
- Emredebilirsin bana...
Y ni qué decir del Padre Beltrán.
Üniformayla çalışırken dövüş kıyafetleri tasarlamıştım kendi kendime!
El general Scavino, el padre Beltrán, el alcalde, el prefecto, ¿ están al tanto de este tráfico carnal y hacen la vista gorda?
Benim çocuklar sustururlar.
Y por el padre Beltrán, no se preocupe.
Doruk Golcu ve Yasemin Türkeli tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.
Traducido al castellano por José Beltrán Escavy
Beltran sınırı geçti,... oyunun kuralları değişti.
Cuando Beltrán cruzó la frontera, las reglas del juego cambiaron.