Berbattı traducir español
2,193 traducción paralela
- Berbattır.
- Esto está de la patada.
Eskisi berbattı ve ilk iş olarak... Luke'tan uzaklaşmam biraz zor olsa da başardım.
El sitio era un antro, y había tres personas pero... es lo primero que hago sin Luke como mi agente.
- Berbattı.
- Peor.
- Fransa'da yemekler berbattır.
- La comida es terrible en Francia.
Geçen gece benim için berbattı.
La pasé muy mal anoche.
Çok ama çok yalnız hissettim. geçen gece berbattı... Sanki devasa bir iş önümde ve yemek yemeden onu yapamayacaksınız gibi.
Me sentí muy, muy, muy solo, anoche sentí como... es como si tuviera una tarea enorme frente a mi y sin comida, comienza a dolerte, y lo estas sintiendo.
Fırında makarnan berbattı zaten.
Tus macarrones con queso son una mierda.
Nina ile konuşma şeklin harbiden berbattı.
Fue realmente una cagada la forma en que le hablaste a Nina.
O berbattı.
Apesta.
- Matematikte berbattım.
- Yo era malo en matemáticas.
- Çok berbattı.
Fracaso total.
- Hayır, berbattı.
- No, fue malísimo.
- Otoyol berbattı.
- La autopista estaba para la mierda.
Gerçekten berbattı.
Realmente fue de mal gusto.
Hepinizin hayatı berbattı.
Todos ustedes tenían problemas.
Bak, birini öldürmek ne kadar berbattır bilirim ama hatırlaman gerek.
Mira, sé lo horrible que es matar a alguien... -... pero debes recordar- -
Herkesten özür dilerim, trafik berbattı.
Lo siento. El tráfico estaba terrible.
Bizim Antonius berbattı.
Nuestro Antonio fue terrible.
Berbattın.
Tú apestas.
Hemşireyle ilgili olansa berbattı.
El de la enfermera - menuda mierda.
Üzgünüm, geç kaldım. Trafik berbattı.
Perdona el retraso, el tráfico estaba terrible.
Fresno'dayken notları berbattı.
Sus notas en Fresno daban asco.
Buranın yemekleri berbattır.
La comida de aquí es una mierda.
Evet, mide ağrısı berbattır.
Bueno, sí, un lavado de estómago da bastante asco, así que... Bueno...
Berbattı.
Es peor.
Bir yılbaşında, üvey anne berbattı.
Una navidad, la mamá, que era espantosa.
Üzgünüm, berbattı.
Sí, perdón, estuvo mal.
Berbattı, değil mi?
Uh, digo, esto apestó, cierto?
Bugün berbattı gerçekten. Üzgünüm, başka nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
Lo siento no hay otra forma de decirlo.
Senden önce berbattım.
Yo era un desastre antes de conocerte
Geçen geceki yemek nasıldı? Berbattı.
- ¿ Qué tal estuvo la cena anoche?
Bu espri berbattı.
Eso estuvo horrible.
Diğer öğretmenlerden iyiydim fakat hepimiz berbattık.
Con Más Probabilidades de Éxito Era mejor que los otros, pero todos éramos terribles.
Çok sıkıcıdır hatta berbattır.
Es aburrido y apesta.
Çalışanları o 18 yaş üstü hipnotizmacıya götürmek istediğin zaman seni dinlemiştim ve berbattı.
Te escuché cuando quisiste llevar al equipo a ver ese hipnotizador para adultos, y fue un asco.
Bir süre berbattı, her gün yalnız yiyordum ama şimdi bir sürü arkadaşım var, yani iyi.
Apestó un tiempo, comía sola cada día. Pero tengo un montón de amigos ahora, así que es bueno.
Booth'un matematiği berbattır.
Booth es terrible para las matemáticas.
Kaç yaşında olursan ol lise baloları berbattır.
Los bailes de instituto apestan, no importa que edad tengas.
Alıcılar her zaman berbattı.
La recepción no siempre es buena.
Evet, ondan kastım TV olmaması berbattı. Günaydın!
Sí, pero me refería a que no tener televisión era lo peor.
Kendine verdiğin yemini bozmak berbattır.
Es terrible romper una promesa que te haces a ti mismo.
50 kilo kadar fazlam vardı ve ön dişlerim de berbattı.
Pesaba como 50 kilos más y tenía dientes de conejo.
Evet berbattı.
- Sí, fue horrible.
Dün Liam'la ilk randevumuza çıktık. Ve çok berbattı.
Anoche tuve mi primera cita con Liam y fue horrible.
- Berbattı.
- Sí. - Fue horrible.
Berbattı. Şu büyüklükte kabları vardı.
No estaba el taxi boy fue indignante... tiene ese... enorme, enorme jacuzzi
Yazan elini kapatmak için diğer elini kullanmakta berbattı.
¿ Por qué estamos usando mi ordenador?
Bu berbattı!
Horrible.
O elbiseler berbattı.
Esos vestidos eran muy malos.
Berbattı, zordu ve birden kolay biriyle tanıştım.
Loca ha sido horrible y dura
Berbattı.
¿ Qué?