Biletiniz traducir español
291 traducción paralela
- İşte biletiniz.
- Aquí tiene.
- Biletiniz içinde değildi inşallah.
- No me diga que su billete estaba dentro.
Biletiniz gelmedi mi?
¿ Dijo que aún no llegó su pasaje?
- Biletiniz yok mu?
- ¿ No tiene pasaje? - No tengo pasaje.
İşte Kara Şimşek'e 30.000 dolarlık biletiniz.
¿ Entonces ganador 30.000 a Black Flash?
İşte biletiniz. Ödememi yapın bayım. 60.000 dolar.
Y ahora va a pagarme los 60.000 dolares que me debe.
Biletiniz burada. - Teşekkürler.
- Sí, señor Gibbons, están aquí.
İşte biletiniz, bir tane yataklı vagon için, bir tane de şekerleme için ve bir de dergi.
Aquí tiene su billete y para el coche-cama. Unos caramelos. Y una revista.
Ancak burada bir sonraki aşamadaki biletiniz.
Tome su pasaje para la siguiente diligencia.
- Sakin olun. Sakin olun. Biletiniz nerede?
- Tranquilo. ¿ Dónde está su entrada?
Beyler, biletiniz var ya da yok.
Caballeros, o tienen billetes o no los tienen.
- Biletiniz?
- Bien? - Tienes tu boleta?
- Biletiniz bayım?
- ¿ Boleto, señor?
- Biletiniz, hanımefendi? - Özür dilerim.
- ¿ Su entrada, señora?
- Biletiniz.
- ¿ Tiene el billete?
- Biletiniz?
- ¿ Billete?
Biletiniz lütfen.
Su billete, por favor.
Biletiniz.
Resguardo.
- Biletiniz ve bagaj fişiniz.
- Su billete y el del equipaje.
- Biletiniz, lütfen.
- Billete, por favor.
İşte biletiniz.
Su entrada.
- Bayım, biletiniz, lütfen. - İşte buyurun.
Su entrada por favor.
Bay Crown. Biletiniz hazır mı?
Señor Crown. ¿ Tiene los pasajes?
İşte biletiniz.
Aquí está el billete.
- Boş verin. Biletiniz nerede?
No importa lo que dijera. ¿ Tiene el billete?
Zaten hepsi orada oturuyorlar öylece. Bu şey için biletiniz var mı?
Con esto basta.
- Biletiniz var mı, bayım.
¿ Tiene boleto, señor?
Biletiniz ve pasaportunuz.
Su pasaje y su pasaporte.
- Boş verin. Biletiniz nerede?
- Olvídelo. ¿ Su billete?
- Biletiniz lütfen.
- Su boleto, por favor.
İşte biletiniz Bay Poirot.
Su boleto, Sr. Poirot.
Bern'e biletiniz.
Tu boleto para Bern.
Varşova biletiniz. Çağırıyorlar.
Aquí tiene el ticket para el vuelo a Varsovia.
İşte biletiniz.
Aquí tienes tus pasajes.
Biletiniz lütfen.
El billete, por favor.
- Tren biletiniz, madam.
- Sus pasajes de tren, señora.
Biletiniz, lütfen.
Su pasaje, por favor.
İşte biletiniz ve valiziniz.
Aquí tiene su billete y su maleta.
Gidiş uçuşu için biletiniz var mı?
- ¿ Tiene un boleto de salida?
Mekik için biletiniz var mı?
¿ Tiene algún billete para la Luna?
Evet, eğer biletiniz varsa.
Siempre que tengáis billete.
İşte Brüksel biletiniz, Matmazel Chevallier.
Aquí está su billete para Bruselas, señorita Chevallier.
Biletiniz.
La entrada.
Bayan Moore, Rawalpindi'den 12 Mayıs'ta hareket ediyor, sizin dönüş biletiniz açık.
La Sra. Moore regresaré en el Rawalpindi el 12 de mayo y su boleto no tiene fecha de regreso.
Pekâlâ, valiz etiketleriniz, biletiniz, Bayan Moore'nin bileti.
Aqui tiene los rétulos, los marbetes, su boleto. El boleto de la Sra. Moore.
Biletiniz var mı?
¿ Tienes la entrada?
Biletiniz lütfen.
Su billete por favor.
Biletiniz.
Tu boleto.
- Biletiniz geldi mi?
- ¿ Ya llegó?
- Biletiniz var mı?
- ¿ Su pasaje?
Biletiniz var mı?
¿ Tiene un billete?