Bishop traducir español
2,912 traducción paralela
Doktor Bishop'un sağ omzundan 38 kalibrelik kurşun çıkarmış.
Los doctores sacaron una bala calibre 38 del hombro derecho de Bishop.
Bishop kendini sağ omuzundan vurdu.
Bishop se disparó a si mismo en el hombro derecho.
Bishop sandalyeciden bile masa ayırtabilir.
¡ Bishop puede conseguir mesa hasta en una tienda de sillas!
Winston Bishop, oyun kurucu.
Winston Bishop, base...
Winston Bishop, oyun kuru...
Winston Bishop, base- -
Bishop ile konuşmamız gerekecek.
Creo que deberíamos hablar con Bishop.
- Bishop'un nesi var ki?
Juega justo. - ¿ Qué hay de malo con Bishop?
Mesela Dustin Bishop gibi biri.
Alguien como, por ejemplo, Dustin Bishop.
Bay Bishop, şefe hayran mektupları yolluyormuş, ismine ne dersen de. Hem de uzun bir süredir.
Bueno, el Sr. Bishop ha estado enviándole al capitán lo que, supongo que podrían llamarse correos de un fan, desde hace bastante tiempo.
Dustin Bishop!
¡ Dustin Bishop!
Doktor Bishop'un sağ omzundan 38 kalibrelik kurşun çıkarmış.
Los médicos le han sacado una bala del calibre 38 del hombro derecho de Bishop.
Bence Bishop kendini vurdu.
Creo que Bishop se disparó a él mismo.
Bishopneden kendini vursun ki?
¿ Por qué iba Bishop a dispararse a sí mismo?
Bishop'un yapmadığını göstermez.
Eso no significa que Bishop no lo haya hecho.
Bishop kendini sağ omuzundan vurdu.
Bishop se disparó en el hombro derecho.
O zaman... Fil'i al bakalım.
Entonces... toma Bishop.
Ajanlar Gibbs ve DiNozzo, sizi NSA Analisti Ellie Bishop ile tanıştırayım.
Agentes Gibbs y DiNozzo, les presento a la analista de la ASN Ellie Bishop.
Bishop.
Bishop.
Donanma Bakanı, Bishop'ın oyun planını kabul etti.
La Secretaría Naval acaba de autorizar el plan de Bishop.
Selam, Gibbs, Bishop'ın çizim yapabildiğini biliyor muydun?
Oye, Gibbs, ¿ sabías que Bishop sabe dibujar?
Bununla ilgisi yok, Bishop.
No se trata de eso, Bishop.
- Bishop.
- Bishop.
Ama sakın böyle dediğimi Bishop'a söyleme.
Pero no le digas a Bishop que he dicho eso.
Bishop, neden ona arabayla çarptın?
Bishop, ¿ por qué le has atropellado?
Ellie Bishop.
Ellie Bishop.
- Bishop!
- ¡ Bishop!
Asıl meseleyi hâlâ kaçıyorsun, Bishop.
Sigues sin entenderlo, Bishop.
- Bishop...
- Bishop...
Her zaman doğru cevabın oluyor, değil mi, Bishop?
Siempre tienes la respuesta adecuada, ¿ verdad Bishop?
Bishop Sokağı. Bay Myhill.
Calle Bishop, Sr. Myhill.
- Bishop, gelecek hafta fayda sağlamayacak.
- No podremos contar con Bishop hasta la semana que viene.
Bir şey mi bekliyorsun, Bishop?
¿ Esperas a alguien, Bishop?
Bayan Bishop.
Señorita Bishop.
Bishop, beni uyarabilirdin.
Bishop, podrías haberme avisado.
- Bishop, Arama Bülteni çıkarsın. - Emin misin?
Que Bishop emita la orden de búsqueda.
Bishop'la konferans odasında. Ve o iyi.
En la sala de reuniones con Bishop y está bien.
Bishop ve ben havaalanındayız.
Bishop y yo estamos en el aeropuerto.
McGee, Bishop, siz de çıkışı kollayın.
McGee, Bishop, vosotros id a la salida.
Bishop, sen bir analizcisin.
Bishop, tú eres la analista.
Nasılsın, Bishop?
¿ Qué tal, Bishop?
Bishop, rapor ver.
Bishop, informa.
Bir sonraki sefer kulaklığını çıkardığında, Bishop...
La próxima vez que te quites el intercomunicador
Zımba tabancası kullanacağım.
Bishop... usaré la grapadora.
Bishop, bu Carol, şu an Denizcilik Medikal Araştırma Merkezi "DMAM" de çalışıyor ve benim en eski dostum.
Bishop, esta es Carol, trabaja en el Centro de Investigación Médica de la Marina y es una vieja amiga mía.
Hayır, Bishop, boş ver.
No, Bishop, déjalo estar.
- Tony, Bishop'a bulundukları yerlerin adını gönder.
- Tony, envía a Bishop las localizaciones.
- Bishop, bize katılıyor musun?
Bishop, ¿ vienes o no?
- Dökül, Bishop.
Escúpelo, Bishop.
Bence Bishop kendini vurdu.
Creo que Bishop se disparó a sí mismo.
Bishopneden kendini vursun ki?
¿ Por qué Bishop se dispararía a sí mismo?
- İki silah, bir reçete.
Eso no significa que Bishop no lo hizo.