Bitkin traducir español
1,245 traducción paralela
Biraz bitkin görünüyorsunuz.
Se lo ve un poco agotado, ¿ sabe? .
Bütün gece orada mı kalcaksın, Bayan Bitkin Yüz?
¿ Te quedarás ahí toda la noche, Srita. cara de popó?
bu yüzden bu tamamen bitkin... döenmin ortasında yaşarken neşelenemiyorum... Hiçbir beklenti yokken... ve örnek alınacak kimse yokken.
así que no lo encuentro optimista exactamente... el vivir en medio de esta década completamente exhausta... no hay nada a lo que aspirar... y nadie a quien seguir.
Ama kılıcın acımasız hızı ve rüzgarı devirdi bitkin babayı.
Pero al sólo zumbido de su cruel espada, cae el enervado padre.
Onlar da benim kadar bitkin.
Están tan agotados como yo.
- Hayır. Salak, yıldızı sönmüş, bitkin yağ fıçısı herif!
¡ Gordinflón piojoso, acabado y decrépito!
Benim değerli ve bitkin Smithers'ım. Kıskançlık mı seziyorum?
Mi querido y cansado Smithers, ¿ percibo un toque de celos?
Biraz... bitkin görünüyorsun.
Te ves un poco enferma.
Ama bu bitkin bir durumda.
Pero éste está débil.
Bitkin haldeyim, yatacağım.
Me estoy durmiendo. Estaba por acostarme.
"Yardım istemekten bitkin düştüm."
"Estoy cansado de llamar."
İki ay sonra, büyük perhiz kutlamasının ardından ve üç gün boyunca Rose Teyzenin evinde gözleme delisi olduktan sonra bir gece Augistine'i, gülümserken bulduk büyük yatakta solgun ve bitkin yatıyordu.
Habíamos celebrado la Candelaria durante 3 días en casa de tía Rosa, cocinando crêpes, encontramos una tarde Augustine sonriente, pero pálida y sin fuerzas, en la cama grande.
Dördüncü kardeş son günlerde oldukça bitkin görünüyor.
Mi cuarta hermana parece muy cansada últimamente. Apenas me refiero si ella se está sintiendo bien
Seni hastane hayatından kurtarayım. Bitkin misin?
No tendrás que quedarte en el hospital. ¿ Estás bien?
Bitkin görünüyorsun.
Pareces agotada.
O kadar bitkin düştüm ki, kafam doğru düzgün çalışmıyor.
Estoy tan cansado que ni veo con claridad.
Bir yerden sonra bitkin duruma düşecekti.
Y en determinado momento, él caería incapacitado.
Ne kadar bitkin olduğumu, uyuyamadığımı biliyor musun?
Estoy tan cansada, que no, puedo dormir.
Bitkin düştü, ama iyi durumda.
Está muy débil, pero está bien.
Sonra deve şeklinde bir bitkin oluyor.
Y en poco tiempo tienes una planta en forma de camello.
Bitkin olmana şaşmamalı.
No me extraña que estés agotado.
Ben de öyle yapıp,... bitkin düşene dek çalışmalıyım belki de.
Puede que debiera hacer eso. Trabajar hasta quedar agotado.
Bir şeyin yok, sadece bitkin düşmüşsün.
No es nada, sólo el agotamiento.
Oskar adayının sözcüsü, sanatçının bitkin olduğunu olayın ödül törenine gölge düşüreceğini söyledi.
Un portavoz de la actriz nominada dijo que ella estaba deshecha que puso una nube sobre los premios.
Süs köpekleri bitkin görünemez.
Estos discursos animadores son tan agotadores.
Bay Barclay, Bitkin ve son derece heyecanlısınız.
Sr. Barclay, está usted agotado y muy nervioso.
Terlemişti ve bitkin görünüyordu.
Estaba pálido y sudoroso.
- Bugün bitkin görünüyordun.
Quizás no fue chiste. Hoy te veías un poco pálido.
Bitkin duruyorsun.
Te ves cansado.
Kasvetli bir gece yarısı Dolaşırken zayıf ve bitkin...
Érase una vez una lúgubre medianoche mientras paseaba, débil y cansado
Bitkin olmalısın, kalmak istemiyorsan...
Debes estar agotada. Si no quieres quedarte- -
Biraz bitkin hissediyorum. Belki ben...
Me siento un poco soñoliento...
Bitkin bir kötürüm olmayacağım.
No voy a ser un lisiado.
Çok bitkin görünüyorsun.
Te ves frito.
Sıcaklardan bitkin düşen Başkan Carter...
El Presidente Carter, debido a la alta temperatura...
- Bitkin aslında.
De hecho, agotado.
Bitkin olmalısın.
Debes estar exhausta.
Endişe içindeki vatandaşların gözü önünde, senato adayı Lloyd Wannamaker bitkin yavruyu korkunç rüyasından kurtaran kişi oldu.
Ante la mirada de los ciudadanos, el candidato Lloyd Wannamaker fue el primero en rescatar al exhausto osezno.
Onu eskisi gibi yenilmiş, bitkin ve umutsuz görmek istemiyorum.
No quiero verla de nuevo como estaba antes, derrotada, perdida y desamparada.
Sanki bitkin düşmüş ve desteğe ihtiyacı varmışçasına elini omzuma koydu.
Ella puso su mano en mi hombro Como si estuviera preocupada y necesitara ayuda.
İyi misin, çok bitkin görünüyorsun.
Te ves todo blanco.
Bitkin olursun.
Reventado.
Hasta ve bitkin görünüyorsun.
Tienes muy mal aspecto.
Hala bitkin ama kendine geliyor.
Está posdictal, pero mejora.
Bitkin ve halsiz.
Débil y con mareos.
Şimdi yat da uyu biraz, bitkin düşersin yoksa.
bien... Vete a la cama y trata de dormir no querrás agotarte demasiado.
Çok bitkin görünüyorsun.
Estás agotada.
- Son zamanlarda kendimi çok bitkin hissediyorum.
Últimamente tengo este abrumador sentimiento de tristeza.
Hanımlar bitkin düşmüş olmalılar!
- Las damas deben estar agotadas.
Bitkin ama saat süren çetin deneyimi sıyrıksız atlatmış görünen...
Está bien.
Bitkin görünüyorsun.
Se ve exhausta.