Bozulmuş traducir español
2,329 traducción paralela
Hayır, bozulmuş.
No, solo está roto.
Bozulmuş görünüyor.
Parece degradado.
Güçlerim bozulmuş demek.
Mis poderes apestan.
Bozulmuş sistemi ortadan kaldırmak için geldim.
He venido a acabar un sistema corrupto.
Nathan ve Clay'den bir mesaj aldım. Görünen o ki, arabaları bozulmuş.
Recibí un mensaje de Nathan y Clay.
Seni bozulmuş tatlı.
Agridulce.
Arabası bozulmuş.
El coche se ha averiado
Saçım bozulmuş mu?
¿ Sigue estando bien mi pelo?
Daha önce 1300'ün üzerinde bozulmuş parça tamir ettim. Bunun neredeyse üretilmiş bütün versiyonları elimde var.
Tengo mas de 13 mil piezas de recambio y tengo casi casi todas las versiones de estos que se han hecho
- Fena görünüyor. Bozulmuş olabilir.
- No es como whisky, se pone malo hombre.
Bu gitarla oynandıysa, bozulmuş kabloları filan görmemiz lazım.
Si esta guitarra fue saboteada, veríamos cables pelados.
Neden? Geçen hafta çok büyük bir ortaklık bozulmuş ve bunun için de Barney suçlanıyormuş.
Aparentemente, una inversión no funcionó la semana pasada y a Barney lo culpan por ello.
Bunun nedeni, veri tabanınızın bozulmuş olması. Bakın, bakın!
Sí, eso es porque su base de datos se corrompió. ¡ Oh, mira, mira, mira!
Toplumun şekli bozulmuş, çöküşün eşiğinde.
Una sociedad retorcida, al borde del colapso.
- Kev, makine bozulmuş.
- Kev, la máquina está rota.
İlişkileri bozulmuş, kızlar suratına kurşunu sıkıp kaçmışlar.
Está bien, así que la relación va hacia el sur, le dan de un tiro en la cara y luego se van.
Yunan ordusu bozulmuş, hükümet düşmüştü.
El ejército griego fue dispersado y el gobierno se derrumbó.
Şimdi yine Cardoza'nın bozulmuş kanıtıyla karşı karşıyayız.
Y aquí estamos de nuevo, con pruebas sucias provenientes de Cardoza.
- Rufus'un Waffle makinesi mi bozulmuş?
- ¿ Qué pasa, que se ha roto la máquina de gofres de Rufus?
Yumurta ve jambon yaparım diyordum ama yumurtaların bozulmuş. Jambonunun üzerinde de tüylü bir şeyler var.
Esperaba tocino y huevos, pero tus huevos vencieron y tu tocino tiene hongos.
Gerçi filtren bozulmuş sanırım.
Pero creo que el filtro está roto.
Babanız her şeyi kızarttı ama yemeden önce bozulmuş mu bir bakın.
Papá dejó todo bien frito, pero mejor huélanlo antes de comerlo.
O zaman sadece Rahl'ın yaptığı büyü bozulmamış çocukken onu kıran büyü de bozulmuş demektir.
Entonces, no sólo fue deshecha la magia de Rahl, sino también la que usaron para quebrarla de niña.
Çok isterdim ama telefonum bozulmuş.
Lo haría, pero mi teléfono está averiado.
CBI Bozulmuş bir B.S.'nı yakaladı çürümenin kökünü kazıdı ve cinayet davalarımızdan birini çözdü.
La OIC acaba de atrapar un fiscal corrupto. Erradicaron corrupción y resolvieron un asesinato, alguien nuestro.
Bozulmuş.
Está roto.
Bozulmuş mu?
¿ Roto?
Bozulmuş olamaz.
No puede estar roto.
Sen bozulmuş bir şeker kamışı gibisin.
Eres un bastón con tizón.
Onlar sadece araçları yanlış malikanede bozulmuş asilzadeler.
Sólo son aristócratas cuyos carruajes se rompieron en el feudo equivocado.
- Açıkça görülüyor ki seninki bozulmuş.
- Bueno, claramente el tuyo se ha roto.
Demek istediğim, orada bozulmuş bir tren olmalı değil mi?
Quiero decir, debe haber un desastre allí abajo, ¿ no?
Ağız yapım bozulmuş.
Mi embocadura está mal.
Duyduğuma göre Walter ile araları bozulmuş.
Escuché que él y Walter se han separado.
Bu çok bozulmuş, bundan bir parmak izi alabileceğimizden şüpheliyim.
Está en muy mal estado, dudo que pueda encontrar alguna huella.
Görünen o ki, işleri bayağı bozulmuş.
La mujer de Mike es una de mis mejores amigas y nunca me contó nada. Al parecer, tiene problemas en su empresa.
Dört tanesi... Dördü de Pazartesi bozulmuş.
Bueno, informaron de la rotura de cuatro el lunes a la noche.
- Kapı bozulmuş olmalı.
- La puerta debe funcionar mal.
Eğer o bozulmuş şeyi Sam'in boğazından itmeye çalışırsak olacakları tahmin edemeyiz.
Sí intentamos meter forzosamente esa cosa mutilada en el cuerpo de Sam, no tenemos idea de lo que sucederá.
Özel olduğunuzu düşünüyorsunuz ama siz sadece bozulmuş, şeytani ruhlarsınız.
Creen que son algo especial. Pero son solo espíritus. Espíritus pervertidos, retorcidos y malos.
Bozulmuş.
No funciona.
Bu şey bozulmuş belli.
Esta cosa debe de estar rota.
Mikrodalga fırınım bozulmuş.
Mi microondas se descompuso.
Adalet şu an kör değil aynı zamanda bozulmuş.
La justicia no está solamente ciega en este momento, está rota.
Saçım bozulmuş mu?
¿ Cómo tengo el pelo?
Diğerleri çok eski olduğundan bozulmuş.
Las otras están tan deterioradas porque son antiguas.
Ne yazıkki, dosya bozulmuş.
Por desgracia, estaba corrupto.
Dokun bozulmuş, dostum.
Tienes una lesión, amigo.
Kablolu kanalları bozulmuş, bu yüzden televizyonu burada izlemek için gelip gelemeyceğini söyledi, ben de ona evet, tabiki dedim.
Su televisión por cable se estropeó, y se preguntaba si podría venir aquí a ver tu televisión, y le dije que si, por supuesto.
Navigasyon sistemi bozulmuş.
Y el sistema de navegación está roto.
- Kapın bozulmuş.
Tu puerta se atasca.