English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Brady

Brady traducir español

1,990 traducción paralela
Sabah 07 : 30 gibi Brady aradı. Adresi yazılı olan adama yollamamı söyledi.
Brady llamó a las 7 : 30 esta mañana y me pidió que se lo enviara al destinatario de inmediato.
- Brady Thompson.
- Brady Thompson.
Hafızam yanıltmıyorsa Brady, yollarımız ayrıldığı zamanlar evliydi.
Si no me falla la memoria, Brady estaba casado.
Brady'nin cinayetiyle ilgili ne biliyorlarmış merak ediyorum.
A ver qué saben de su muerte.
Hapishane, Brady'nin son iki telefon görüşmesini yolladı.
Enviaron de la prisión las últimas dos llamadas de Brady.
Kendine dikkat et, Brady.
- Cuídate, Brady. Te quiero.
Hoşçakal. Brady, bu görüşmelerden 45 dakika sonra öldürülmüş.
A Brady lo mataron 45 minutos después de esas llamadas.
Warden, katili yakalama konusunda pek de iyimser değil.
- ¿ Tuvo alguna pelea Brady?
- Brady'nin kavgalı olduğu biri var mıymış?
- Parece que era un preso modelo.
Brady'nin karısını takipte yeterince şanslı mıydınız?
¿ Pudieron localizar a la esposa de Brady?
Yetkilinin dediğine göre Brady'nin oğlu hiçbir salı derslere girmiyormuş. Solunum problemi varmış.
Según el director, el hijo de Brady falta todos los martes porque tiene un problema respiratorio.
Brady bunu yapmamış olsaydı Jared şu an yaşıyor olmayabilirdi.
Si Brady no hubiera hecho lo que hizo, Jared no estaría vivo ahora.
- Brady, hüküm giydiği cinayeti kimin işlediğini söyledi mi hiç?
¿ Brady le dijo alguna vez quién cometió el asesinato que se adjudicó?
- Sordum! Ancak Brady ne kadar az bilirsem o kadar güvende olacağımı düşünüyordu.
Pero Brady sentía que cuanto menos supiera, más segura estaría.
Şu ana kadar bildiklerimiz, Brady'nin ödemelerinin 4 ay önce geç ulaşmaya başladığı, sonra azaldığı ve nihayetinde bittiği.
Lo que sabemos hasta ahora es que hace unos cuatro meses los pagos a Brady empezaron a llegar tarde redujeron el dinero y luego dejaron de enviarlo.
Karısının dediğine göre de ödemeler, Brady poliçeyi kuryeye vermeye karar verince kesilmiş.
Y, según la esposa, ahí fue que Brady decidió enviar la póliza de seguro.
- Kurbanımız Brady ona ödeme yapan kişiyle iletişimde olmalı.
Brady debió estar en comunicación con el que realizaba los pagos.
- Hapishanede, Brady'nin tüm konuşmalarının kaydı olmalı.
Debe haber registros de con quién hablaba.
- Brady her ne demişse işe yaramış gibi.
Lo que fuera que dijo, funcionó.
Brady'nin durumdan bıkmış olabileceğini düşündünüz mü?
¿ Cree que Brady se haya cansado de la situación?
Brady konuşmalarını yaparken görev başında kim varmış görelim.
A ver quién estaba cuando Brady llamaba.
- Bir keresinde onu yollayıp Brady'yi içeri aldık.
Lo desestimamos al enfocarnos en Brady.
Bu raporların çoğuna bakmamıştım bile. Araştırma dedektifleri bunları bize ulaştıramadan Brady tutuklanmıştı bile.
Nunca miré algunos de estos informes porque cuando los trajeron ya teníamos a Brady en custodia.
Öyle sanıyorum ki Brady'nin itirafı gelince doktor uğraşmayı bırakmış.
Creo que cuando Brady confesó, el forense decidió no indagar.
Brady, Olivia'ya beyzbol sopası ile vurduğunu söylemiş.
Brady dijo que le pegó a Olivia con un bate de béisbol.
Bu yaralara ve kafatası kırığı yapısına bakınca beyzbol sopası vuruşu göremiyorum. - Brady onu öldürdüğü konusunda yalan söylemiş.
Cuando miro estas heridas y el patrón de fractura del cráneo no veo sólo un golpe de bate de béisbol.
Muhtemelen ne kullandığı konusunda da yalan söylemiştir.
Brady mintió sobre haberla matado pudo haber mentido también sobre el elemento usado.
Brandy ve ilişkide olduğu kişi sahte bir e-posta adresi vasıtasıyla haberleşmişler.
- Brady y su contacto se comunicaban con una cuenta de e-mail falsa.
Neden Brady'ye para yollamayı kesti? Wellesleylerde bok gibi para var.
El que fuera que esté detrás, ¿ por qué dejó de pagarle a Brady?
Para kesilmeseydi Brady, her şeyi başlatan bu dominonun fitilini ateşlemezdi.
Los Wellesley tienen dinero. Si continuaban pagando Brady no habría iniciado lo que llevó a todo esto.
Maliyetinin çok da altında bir fiyatla onu öldürmek varken neden hayatı boyunca Brady'ye para yollasın ki?
Son avaros. ¿ Por qué pagarle a Brady toda la vida cuando puedes matarlo por menos? Entonces, ¿ por qué esperaron 10 años?
Brady'nin suçsuzluğunu itiraf etme ihtimali yüzünden Winston,... cesetten kurtulmak için kesesini açmış olmalı.
Winston debió pagar para eliminarlo por si Brady confesaba con la policía. Así parece.
Brady'nin hapishanesinden getirdiğiniz hizmet çizelgesindeki bütün gardiyanları araştırdık.
Revisamos todos los nombres de la lista que consiguió en la prisión. Él es el único que resalta.
Brady'nin öldürüldüğü gün ise bir kez daha bankaya uğramış.
El día que mataron a Brady, hizo otro depósito en efectivo.
Günümün büyük kısmını, Brady Thompson'ın öldürüldüğü hapishanede çalışmakta olan Patterson isimli gardiyanı terletmekle geçirdim.
- No lo creo. Pasé la mejor parte del día interrogando a un guarda, Patterson de la prisión donde mataron a Brady Thompson.
Brady Thompson veya Patterson falan tanımıyorum.
No conozco a ningún Brady Thompson ni a ningún Patterson.
Brady Thompson'ın bir paketle ilgili olan konuşmalarını dinlemek için ona para verdiğini söyledi.
Dijo que le pagó para que vigilara las llamadas de Brady Thompson sobre un paquete.
Müebbet yemiş birini bulup Brady'yi arkasından deşmesi için ona para verdiğini de söyledi.
Dijo que le pagó para que un reo apuñalara por la espalda a Thompson.
- Peki neden 10 yıl sonra Brady hapisteyken aniden ödemeyi kesti?
Entonces, ¿ por qué luego de 10 años dejó de pagarle a Brady por estar en prisión?
Bu nedenle belki Brady ortadan kaybolur diye... ödemeyi kesti.
Dejó de hacerlos, creyendo que Brady desaparecería.
Frank, Brady'nin suçsuzluğunu kanıtlayacak delili olduğunu öğrenince de panikledi.
Y al oír que Brady tenía pruebas de su inocencia se asustó.
Bayan Wellesley'nin yüzüğünü çalıp Brady'yi sonsuza dek ortadan kaldırma planını finanse etmek için rehin bıraktı.
Robó el anillo de la Sra. Wellesley y lo vendió para seguir pagándole a Brady y que se callara.
- Blake Wellesley, Brady'nin özgürlüğünü neden sattığını öğrenince yerel çocuklara yardımlar için 20 milyon dolar ayırdı. - Brady'nin oğlunun tedavisini de üstlendi.
Al saber Blake Wellesley por qué Brady vendió su libertad donó 20 millones de dólares a una institución de niños local que acordó ocuparse del hijo de Brady.
Ölüm sebebi neymiş Bay Bray?
¿ Cuál es la causa de la muerte, señor Brady?
- Tim Brady, anasını satayım.
ANDRE : Tim Brady, hijos de puta. KEVIN :
Geçirdim mi Wayne Brady.
Chupate esa, Wayne Brady.
Sonra, Brady vardır. O, bir totaI garabetidir. - Hey, naber adamım?
Mira las piernas de esa chica estoy dispuesto a darle una movidita
Jared'le evi terk ediyorsunuz.
- Brady...
- Ama Brady- -
- No hay tiempo de hablar.
Brady'nin oğluna ne olacak?
- ¿ Qué pasará con el hijo de Brady?
- Ben, sana onu vereceğim. - evet evet şimdi.
Luego esta Brady, es todo un cerebro

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]