Buck traducir español
2,324 traducción paralela
Annie'yle ilgili ne söyleyebilirsin Buck?
- Buck, ¿ qué puedes decirme de Annie?
Filmden sonra nereye gitti? Buck.
- ¿ Adónde fue después de la película?
Annie dün gece bende kalktı, sabah erken saatte kalkıp gitmiş.
- Buck, pasó la noche en mi casa y se levantó temprano esta mañana.
- Ağzını topla, Buck!
Cuidado con lo que dices, Buck.
Buck. Şerifle konuşacağım.
Buck, hablaré con el comisario.
Bırak gitsin, Buck.
- Déjala ir, Buck.
Bırak onu, Buck.
- Suéltala, Buck.
- Ne! Üç yıllık gizli görev, Buck.
- Tres años encubierto, Buck.
Bucks traksiyonunu denemek istiyorum.
Ponle tres kilos de tracción de Buck.
Patricia Buck Güveli Yemek Taraftarı / Barabara'nın Annesi - Toplantı 4 : 00'da.
- Empieza a las 4 : 00.
Orman bekçisi Buck ile arkadaş oldum.
Me hice amiga de Buck, el guardabosques.
"Hot Doe Buck Lure" nedir?
Es Bud Hotdo de cloruros.
Geriye dönüp baktığımda benim gibi normal bir çocuğun Buck Howard'la tanışma gafletine nasıl düştüğünü anlamıyorum.
EL GRAN BUCK HOWARD Cuando miro hacia atrás todavía sigo sin entender cómo un chico normal como yo llegó a conocer a Buck Howard.
Biricik Muhteşem Buck Howard ile bu şekilde tanıştım.
Así fue como me encontré un día frente al único e inigualable Gran Buck Howard.
Ben Buck Howard.
Soy Buck Howard.
Buck konuşurken zihnimi tek bir düşünce kapladı.
Un pensamiento me consumía mientras Buck hablaba.
Buck "Johnny'nin Gece Şovu" na 61 kez katıldı.
Buck se presentó en el "Tonight Show" con Johnny 61 veces.
Buck bütün büyük şovlara çıktı ; Jim Nabors, Jon Davidson, Sally Jesse Raphael.
Buck se ha presentado en todos los grandes programas el de Jim Nabors, John Davidson, Sally Jessy Raphael.
Senin işin Buck'ın seyahatlerini ayarlamak ve sözleşmelerde sorun çıkmamasından emin olmak için onunla gitmek.
Tu trabajo consistirá en hacerte cargo de todos los viajes de Buck y luego acompañarlo en las giras para asegurar que sus compromisos se sucedan sin inconvenientes.
Bunun, babamın benim için düşündüğü işlerden biri olmadığı su götürmezdi. Ama Buck'ta heyecan verici bir şeyler vardı.
Este no era ciertamente el tipo de trabajo que mi padre hubiera imaginado para mí pero había algo emocionante acerca de Buck.
Edward, genç okuyucuların bilmez belki ama bana Muhteşem Buck Howard ismini veren Johnny Carson'dı.
Edward, tus jóvenes lectores tal vez no tengan conocimiento de que fue justamente Johnny Carson quien me bautizó el Gran Buck Howard.
Buck Howard.
Soy Buck Howard.
Buck'ın şovuna hazırlanması için otele dönmesi gerekiyor.
- Claro. - Buck necesita volver al hotel a prepararse para su actuación pero si nos pudiera mostrar el lugar a Troy y a mí...
Burası ana soyunma odası, tabii ki Buck'a özel.
Por aquí es donde tenemos nuestro vestidor principal para celebridades el cuál por supuesto será para Buck.
Lütfen Buck'a söyleyin kalabalık için kusura bakmasın.
Por favor, díganle a Buck que me siento tan apenada por la cantidad de público.
Buck'a zamanın geldiğini söyle sorarsa da salon tıka basaymış de.
Ve a decirle a Buck que ya es la hora y si te pregunta, dile que hay una gran multitud.
Buck, bu taraftan.
Este, Buck, es por aquí.
- Karşınızda Muhteşem Buck Howard! - Sahne ışıkları.
- Les presentamos al Gran Buck Howard.
İşte size şovunu izlerken Buck ile ilgili öğrendiğim bir şey daha ;
Esto fue lo que me impactó acerca de Buck mientras observaba el progreso de su espectáculo :
- Sahi mi, Buck?
- ¿ Sí, Buck?
Hayatımın her anında Buck Howard vardı artık.
El foco de mi vida se volvió todo Buck Howard todo el tiempo.
Çıktığımız salonlar köhneydi ve en fazla yarısı doluyordu. Ama Buck farkında değildi.
Los auditorios en los que nos presentábamos eran viejos y generalmente mitad vacíos, pero Buck parecía no notarlo.
Buck sınırları zorladı. Yaptığı her şeyde imkânsız görüneni mümkün kıldı.
Buck caminaba al borde del abismo, todo lo que hacía hacía que lo imposible pareciera posible.
Buck'ın hayran kitlesi de vardı onlara da görünürdük.
Buck tenía sus seguidores... -... y nosotros íbamos a ellos.
- Buck'ın kendine has laf sokmaları vardı.
Buck tenía sus rarezas.
Evet, Buck zor ve sinir bozucu biri olabilir hatta bazen bunlara neden katlandığımı merak ediyorum.
Sí, Buck podía ser dificultoso, frustrante y a veces me preguntaba por qué yo aguantaba todo eso.
Üniversitedeki ev arkadaşım milyon dolarlık bir fonu yönetirken ben burada Buck Howard'a Gary Coleman ve Polis Akademisi'ndeki adam için yardım ediyordum.
Mi compañero de colegio administraba fondos multimillonarios y aquí estaba yo, asistiendo a Buck Howard con su función benéfica estelarizada por Gary Coleman y el tipo de la serie de películas "Locademia de policía"
- Selam, Buck Howard.
- Hola, Buck Howard.
Neyse. Buck beni aradığın için çok teşekkür ederim.
Como sea, Buck, realmente quiero darte las gracias por llamarme.
Buck, vakit geldi.
Buck, estamos listos para empezar.
Buck'ın şovu ne kadar bayat da olsa bana önceleri çok bağırmış olsa da para kısmını asla kaçırmazdım.
No importaba lo cursi que me resultara el espectáculo de Buck y sin importar cuánto me gritara antes de empezar nunca me perdía el efecto del dinero.
Ve bunun bir parçası olmak bile bana doğru yolda olduğumu hissettiriyordu.
Pero este final era el lugar de Buck y sólo por ser parte de él me hacía sentir que estaba en el camino correcto.
Troy, Muhteşem Buck imzası isteyen bir hayranımız daha var.
Troy, aquí tenemos al último de los cazadores de autógrafos del Gran Buck.
Buck, seninle konuşmam gereken bir husus var.
Buck, hay algo que debo discutir contigo.
Ben Buck Howard.
Yo soy Buck Howard.
Buck, yazılışını biliyorum.
Buck, yo sé deletrear.
Buck Howard'ı arıyordum da.
¿ Tengo el número de cuarto correcto? Estoy buscando a Buck Howard.
Buck?
¿ Buck?
Buck zihincidir.
Buck es un mentalista.
- Buck, elimizde sadece bunlar var.
Buck, éstas son las únicas que nos quedan.
Ben ait olduğum yeri bulamadım belki ama bu son sahne Buck'ın ait olduğu yerdi.
Yo no había aún encontrado mi lugar en el mundo.