Bulut traducir español
1,480 traducción paralela
Tek bir bulut bile yok.
No hay ni una nube.
Bir saniye sonra, gökyüzünde bulut kalmadı.
Un segundo después, ya no había ninguna nube en el cielo.
Bulut kadar zararsız bir şeyde insanların bir imge bulmaya çalışmalarını bir türlü anlayamamışımdır.
Jamás comprenderé la necesidad humana de encontrar imágenes en algo tan inofensivo como una nube.
Beyler bayanlar, Bulut Tanrısı yağmur taneciklerini olgunlaştırdı.
Mesdames et messieurs, parece que la Diosa Nube está plena de bebés de lluvia.
Yalnızca ufak bir bulut.
- Es sólo un jirón de nube.
Bulut için!
¡ Nubes!
Ey kara bulut, Yağdır yağmurunu
Oh, nube negra, Vierte tu lluvia
Ey kara bulut Yağdır yağmurunu
Oh, nube negra Vierte tu lluvia
Peçesi bulut olacak
La nube es su velo
Ey kara bulut Yağdır yağmurunu
Oh, nube negra, Vierte tu agua
Bulut var mı?
¿ Hay nubes?
Howard'tan diploma ve yaşlı " Demir Bulut'tan bir ayı postu aldım.
Me diplomé en Howard y Nube de Hierro me regaló una piel de oso.
Kara Bulut Projesi engellenmeden tamamlanacak.
El Proyecto Nube Oscura se desarrollará sin trabas.
Kara Bulut mu?
¿ Nube Oscura?
Hava durumu bulut formülleri, bu mürekkebin şu an tam nereye düşeceği gibi şeyler.
Como las pautas meteorológicas, formaciones de nubes, y el lugar preciso Donde esta tinta termina. Y hasta ahora va bien.
Ama, fazla bulut toplanırsa, göreceğin bir gökyüzü kalmaz artık.
Pero si vienen demasadas nubes, no puedes ver el cielo más.
Ey kara bulut, Yağdır yağmurunu
Ay, nube negra vierte lluvia
Ey kara bulut Yağdır yağmurunu
Ay, nube negra vierte lluvia
Bulut var mı?
¿ Hay nubes arriba?
Bulut olmadan, hiçbir işe yaramaz!
Sin las nubes, su espíritu no servirá!
Biri bir silahla ateş edince atış artığı bulut şeklinde ellerine ve üstüne siner.
Cuando se dispara un arma el residuo del disparo se deposita en las manos y la ropa.
Kara bir bulut gecenin karanlığında parlak gümüş kenarını gösterir.
"Una nube negra muestra su ruedo de plata a la noche". Un gran motivo.
Gelirken bana bulut getirin.
Traedme una nube.
Ama tepemde, hiç gitmeyecek bir bulut dolaşıyormuş gibi gelmiyor.
Pero no siento que tenga una nube negra sobre la cabeza.
Tanrım! Tepende epeyce kara bulut var değil mi?
Tiene una pequeña nube negra encima, ¿ verdad, querido?
- Ama başkansanız edemem. Nefret ettiğini söyleyen sizdiniz. Siz, sevgi, nefret, Yanki, bulut...
Pero no a usted, el presidente, sino al usted que dijo odiarse y odiar a los Yankees, las nubes...
Nelvastatik bulut örtüsü taramaları da haberleşmeyi de engelliyor.
Las nubes nelvastaticas cubren las comunicaciones así como los escaneres
Bulut tabakasının altına mı?
¿ Más abajo de la capa de nubes?
Hamza Bulut ( Lets Game ) Düzenleyen :
Down the street The same old thing
Hamza Bulut ( Lets Game ) Düzenleyen :
En la calle Lo mismo de siempre Semana que duró
Hamza Bulut ( Lets Game ) Düzenleyen :
The same old thing We did last week Not a thing to do
Zehirli bulut temizlenip ayrılaırken arkasında ölü vücutlar bıraktı.
La nube venenosa se ha disipado, dejando un rastro de cadáveres.
Milyonlarca baligin oldugu ve planktonlarin bulut kümesi halinde actigi denizler vardir.
Hay mares donde los peces abundan por millones y el plancton florece en vastas nubes.
Ne olduğu konusunda bir bilgimiz yok ama büyük bir bulut var ve...
No sabemos los motivos que han provocado la nube sobre...
Necie Rose Kelleher, sizi Şarkı Söyleyen Bulut'un Kontes'i ilan ediyorum.
Necie Rose Kelleher, te corono Condesa de la Nube Cantora.
Dilinin üzerinden bulut gibi kayıyordu.
Pasaba por la lengua como una nube.
Öksüz, bir bulut kadar yalnız
Soy un huerfano, solitario como una nube.
LA'nın son gecesi, gökyüzünde küçük bir bulut değil.
Es la última noche de LA y no hay ni pizca de smog en el cielo.
Bir bulut düşün.
Imagine una nube.
Bulut yavaşça süzülüyor.
La nube se mueve lentamente.
Beyaz bir bulut gibi...
Como una nube esponjosa.
Termallerden yani? - Evet. Bulut ne kadar büyük olursa içine o kadar hava çeker.
Sí, cuanto más grande la nube, más aire es succionado y más fuerte la corriente cálida.
Hayır, ama bir kaç bulut görebilirsin.
No, pero puede que veas algunas nubes.
Herneyse buhar yada bulut o adam tam bir bilgi hazinesi onunla sadece iki saat geçirdim şu an o atılganda mı?
Bueno, pues para ser una nube de vapor es una magnífica fuente de información. Acabo de pasar dos horas con él. ¿ Estaba en el Enterprise?
Şu bulut neye benziyor sence tatlım?
¿ A qué se parece esa nube para ti?
Beyler, ben kesin kafayı buldum, sanki şu bulut bana kızmış gibi bakıyor.
Caballeros, debo de estar borracho porque parece que esa nube está enojada conmigo.
Sakın bana bulut şehrine daha ulaşmadığımızı söylemeyin!
No me digas que no hemos pasado la ciudad de nubes.
Bulut şehri yok, bir dev bile yok.
No, no hay ciudad, si siquiera el gigante.
Bulut'un shinobisinin dediklerine kulak verin!
¡ Escuchen lo que dice el shinobi de la Nube!
Güneş sizin arkadaşınız bulut gelirse gidermek için hazır.
Preparado para vencer a cualquier nube que intente oscurecer su día...
Bir bulut olsa olsa bu kadardır.
Una bala es así.