English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bıçaklanmış

Bıçaklanmış traducir español

713 traducción paralela
Bıçaklanmış ve her yerine ok saplanmış.
Estaba lleno de cuchilladas y flechas.
Bıçaklanmış.
Lo apuñalaron.
Kalbinden bıçaklanmış.
- Le apuñalaron el corazón.
Aynı Barelli gibi bıçaklanmış.
La apuñalaron. Igual que a Barelli.
Godfrey bunun şahsıma ait bir şey olmadığını biliyor... ama hiç birimiz bir sabah bıçaklanmış bir şekilde uyanmak istemez.
Godfrey sabe que no es nada personal, pero al fin y al cabo a nadie le gustaría levantarse por la mañana apuñalado.
Ölene kadar bıçaklanmış.
Apuñalado con una navaja...
- Vurulmamış. Bıçaklanmış.
- No, fue con un cuchillo.
- Bıçaklanmış mı?
- ¿ Con un cuchillo?
- Tam kalbinden bıçaklanmış!
- ¡ Le han atravesado el corazón!
Kurban bu çantadan alınan bisturiyle bıçaklanmış.
La víctima fue asesinada con un bisturí. ¿ Con el que falta en este estuche?
Kapımın önünde bıçaklanmış.
Le apuñalaron en la escalera de mi casa.
Sırtından bıçaklanmıştı.
Le habían apuñalado por detrás.
Kim boynundan bıçaklanmış?
¿ A quién apuñalaron en el cuello?
Bıçaklanmış bir adam.
Apuñalaron a un hombre.
- İki kez bıçaklanmış elbette. - Bu görünüyor.
- Dos puñaladas, por supuesto.
- Bıçaklanmış!
- ¡ Lo han apuñalado!
- Bıçaklanmış mı?
- ¿ Apuñalado?
Lord Cecil sadece bir kez bıçaklanmış.
¡ Lord Cecil fue apuñalado sólo una vez!
Bir meçle bıçaklanmış.
La atravesó con su espadín.
Vurulmuş, bıçaklanmış, ameliyat geçirmiş?
Balas, cuchillos o una operación.
Kompartımanında bıçaklanmış. Orası, evet, tam orası.
Lo acuchillaron en un compartimiento individual.
Bu kanepeye her oturuşumda, sırtımdan bıçaklanmış gibi oluyorum.
Cada vez que me acuesto en este sofá, me apuñalan por la espalda.
Çalışma masanda uyuyakalmışken sırtından bıçaklanmışsın.
Lo apuñalaron mientras dormía en el escritorio.
Bıçaklanmış.
Fue apuñalada.
Sırtından, boynundan ve kalbinden bıçaklanmış.
Apuñalado en el costado, en el cuello, y en el corazón.
- Bir hançerle bıçaklanmış.
Apuñalándolo con un cuchillo.
Bıçaklanmış!
¡ Ha sido apuñalado!
Seikichi ölene kadar bıçaklanmış.
Seikichi había sido apuñalado.
- Bıçaklanmış. Defalarca.
- Le apuñalaron una docena de veces.
Ve bununla kalbinden bıçaklanmış.
Y le ha clavado esto en el corazón.
Bıçaklanmış, temiz iş.
Ella fue knifed- - agradable y limpio.
Baretto'nun teknesinden çıkarken görülmüşsün. Sonra bıçaklanmış olarak bulundu.
Te vieron correr... fuera de la casa flotante Barreto... donde fue encontrado acuchillado.
Bıçaklanmış olarak bulundu.
Ella fue encontrado acuchillado.
Gaillotin'in kızı bıçaklanmış ve olay yerinde ölmüş.
Una chica de Gaillotin ha sido acuchillada. ¡ Muerta!
Girişin arkasında, kızın biri bıçaklanmış.
Una chica acuchillada hasta la muerte, detrás de una cancela...
- Evet, bıçaklanmış.
- Sí, apuñalado.
- 28 defa bıçaklanmış...
- 28 laceraciones...
- Bir çok yerinden bıçaklanmış.
- Apuñalado.
Bıçaklanmış!
Lo han herido.
Anında ölüm, kalbinden bıçaklanmış.
Instantánea. Apuñalada en el corazón
Kurban önce boğulmuş, sonra keskin bir araçla gövdesinden defalarca bıçaklanmış halde bulundu.
La chica fue estrangulada y apuñalada con un arma punzante en el estómago y en las ingles.
- Durumu çok ciddi, defalarca bıçaklanmış.
- Sufre de múltiples heridas, y conmoción violenta.
- Biri bıçaklanmış, diğeri ise boğulmuş.
A uno lo apuñalaron, y al otro lo ahogaron.
Ucu tırtıllı bir şeyle defalarca bıçaklanmış.
Múltiples puñaladas, con bordes irregulares.
Kafatasının kökünden bıçaklanmış.
Una puñalada en la base del cráneo.
"Polis memuru Barrett," gece yarısından az önce, "kapının aralanmış olduğunu görmüş, " Lucas'ı da kalbinden "bıçaklanmış halde bulmuş."
Justo antes de medianoche el agente de policía Barrett vio una puerta entreabierta y encontró a Lucas con una cuchillada en el corazón.
Hastanenin acil servisinde bıçaklanmış birinin yarasına dikiş atıyordum. Aniden kapı tekmelenerek açıldı. Ve gözü dönmüş bir adam belirdi.
Estaba cosiendo una herida en la sala de emergencias y de pronto se abrieron las puertas y había un loco con una escopeta recortada.
Gırtlağından bıçaklanmış.
Recibió una puñalada en el cuello.
Böğründen bıçaklanmış ve suya atılmıştı. Tatmin oldun mu, Dimitrios?
¿ Satisfecho?
'Henry Durnley bıçaklanmış bulundu'
-...
Vahşice bıcaklanmış muhtemelen.
Tú lo conoces. Fue destripada con un cuchillo o algo así.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]