Cars traducir español
829 traducción paralela
Garsona bir çift sidecar getirmesini söyledim, budala motor kokteylide almış.
He encargado 2 side-cars, ¡ El chico a comprendido "motos"!
Sidecar'lar... Motor'lar
¡ Side-cars... motos!
- Çarşıya gitmeyecek misin?
- ¿ No vas al mercado?
Babanla çarşıya çıkacağım.
Me voy al mercado con papá.
Uykulu tüccarların çarşısında senin çevik parmakların bize prens kıyafetleri temin edebilir.
En el bazar de los mercaderes dormilones podremos procurarnos con nuestros rápidos dedos principescos vestidos.
Tüccarların çarşısı...
El bazar de los mercaderes...
Pers Prensi, nadide hazine arayışıyla Şiraz çarşısına gelmişti.
En busca del raro tesoro, el príncipe Persa llega al bazar de Shiraz.
Dün çarşıdan döndüğümde yatağınızı kendinizin yaptığını... görünce çok şaşırdım efendim.
Ayer me sorprendí mucho cuando volví del mercado... y vi que había tendido su cama, señor.
- Bir çarşıda karşılaşabilirsin.
- Puede salir de un bazar.
Daha dün kız kardeşleri Elizabeth ve Jane'i... çarşıda utanç içerisinde... koşar adım yürürken gördüm.
Sólo hasta ayer se pudo ver a las hermanas Jane y Elizabeth casi corriendo por la Calle del Mercado en un esfuerzo por escapar de su desgracia.
Ben istesem çarşıdan yirmisini birden satın alırım.
Puedo comprarme veinte en cualquier mercado.
Sen en iyisi çarşıya git.
Así que puedes irte si quieres.
Londra'ya birkaç çarşı izni yazmak fena olmaz.
No sería ningún error el conseguir unos pases de 3 días para Londres.
Çarşının üzerine! Yere indiler!
En el parque.
- Çarşı'daki çimenlikte.
- En el césped del parque.
- Çarşıda.
- De la calle.
- 3. Bulvar, çarşıda.
- En la Tercera Avenida, en el centro.
Çarşının ortasına yığılıverdi ağzı köpükler içinde, ses çıkaramaz oldu.
Cayó al suelo, le salió espuma por la boca y quedó sin habla.
Dün de gece kuşu, güpegündüz, öğle vakti ötüp durmuş çarşının ortasında çığlık çığlığa.
Ayer a mediodía se posó el ave nocturna en el foro... gritando y chillando.
- Çarşıdan.
De Nattè.
Çarşıda öyle bir volta atacağım ki kızların bir ikisi gözünü benden alamayacak.
Voy a pasear por la calle principal para que algunas de las chicas puedan verme.
Çarşıya inip bütün kızları kendine baktırtacaktı!
¡ Iba a pasear por la calle principal para que las chicas le vean!
Orada ben, kendi halimde çarşıya doğru yürürken biri beni boynumdan yakaladı -
Yo iba paseando tranquilamente por la calle y alguien me agarró por el cuello.
"Yaşam, sokaklar dolusu bir kent..." "... ölümse her bir yolun karşısına çıkan çarşı. "
"La vida es una ciudad llena de calles perdidas, y la muerte es la plaza a la que todas van a dar".
- Çarşıdan aldım.
Las he comprado en el centro.
Ne Avrupa'daki mezattan ne de dünya üzerindeki herhangi bir çarşıdan... alamayacağın bir tek şey var.
Hay algo que no se puede comprar en el mercado calcinado de Europa... o en cualquier otro mercado del mundo.
Neden bana bir alışveriş listesi hazırlamıyorsunuz, efendim? Çarşıdan neler alabileceğimi görelim.
¿ Por qué no redacta una lista de la compra y yo veré que puedo hacer?
Yapamazsın, vücudun fazla entellektüel! Pers Çarşısı müziğini çalarsanız ben striptiz yaparım, hem de en alasını!
Si ponéis "En un mercado persa" yo me quedo en pelotas.
Nancy, biliyor muydun? - Bir çarşı olacağını mı?
¿ Sabía que va a haber una quermese?
Ama parkta bu gece hayır çarşısı olacak.
Hay una quermese de caridad en el parque esta noche.
Şimdi siz için içine sıçarsınız.
Estos desgraciados me lo van a estropear todo.
O, "Alışverişe çarşıya gittiğinizde çok fazla ellenmiş bir şeyi almazsınız." dedi.
Dijo "Cuando vas al mercado, no compras nada que está muy sobado".
- Çarşıya indim.
- Fui al centro de la ciudad.
- Her birini çarşıdan aldım.
- Lo compré todo en el centro.
- Bill, gidip çarşıya bakabilir miyim?
- ¿ Bill, puedo ir y mirar la feria?
Çarşı izinleri iptal edildi!
¡ Las salidas se suspenden!
- Petticoat Lane çarşısından mı?
- ¿ Peticot Lane?
-... ve Kapalı çarşı'yı.
- Y el Gran Bazar.
- Çarşıya öte beri almaya gitti.
- Fue al mercado comprar algunas cosas.
- Çarşıyı yıkmaya mı çalışıyorsun?
- ¿ Pretende arruinarme el negocio?
Para biriktirdim ve çarşıya gidip iki Japon balığı aldım.
Compré dos peces con el dinero que había ahorrado.
Kendini toparla da çarşıya çıkalım.
Vamos a ir al mercado.
Çarşıya çıkıp alet edevat alırız.
Iremos de compras.
Bağışla beni ağam ama sizi çağırıyorlar, çarşıda toplanmışlar, bekliyorlar.
Ghulam desea hablar con usted en su tienda, a la sombra.
Asker çarşı iznine çıktığında zil zurna sarhoş olmalıdır.
Cuando un soldado tiene permiso... tiene que emborracharse.
~ Her zaman çarşıya uymaz ~
De acuerdo con su modo de pensar
Annen çarşıya gitmeni istedi.
, ¡ cerdito! Tu madre quiere que vayas de compras.
Ama tatlım, Peki çarşıdan buraya tekrar nasıl geleceksin?
Pero cielo... ¿ Como vas a volver aqui desde el centro?
"Ne kadar yersen, o kadar sıçarsın."
"Cuanto mas comes, mas meas"
Sen de mi bir çarsın?
¿ Y usted también es un zar?
Çarşı meydanındaki gözlükçü dükkanını hatırlıyor musun?
¿ Recuerda la óptica de la plaza del mercado?