Chips traducir español
868 traducción paralela
Chips Cooney'e sor.
Pregúntale a Chips Cooney.
Chips Cooney.
Chips Cooney.
Chips Cooney'nin yanına git.
Harry, acércate a Chips Cooney.
- Hoşça kalın Bay Chips.
- Adiós, señor Chips.
Chips işi görür.
Será Chips.
Hadi Chimps.
Adelante, Chips.
İyi misin, Chip?
¿ Estás bien, Chips?
- Bacak nasıl?
- ¿ Qué tal la pierna, Chips?
Chips sen ve Kurt bir kement alın.
Chips, llevas un lazo largo con Kurt.
Kemendi kafasına geçir, Chips.
¡ Pásale la cuerda por la cabeza!
Chip ve ben taksi durağına bakacağız.
Chips y yo nos adelantaremos y preguntaremos en las paradas de taxis. ¡ Buscad en todas partes!
Balık ve Patates cipsinden kötü olamaz.
Su comida no será peor que el "Fish and chips".
Hazırlar, içlerinde çip var.
Están limpios. Chips internos.
Majorca barlarında balık-patates Watneys Red Barrel birası kalamar, iki parça sebze yerler. Penye plaj elbiseleriyle oturup Timothy White güneş kremini o şişko, soyulmuş, şişmiş, irinli derilerine sürerler, çünkü ilk gün fazla yanmışlardır.
Y paran en los "Fish Chips"... y se untan los cuerpos purulentos... porque se han pasado con el sol al primer día.
Naneli çikolata dilimleri.
Chips de chocolate y menta.
- Naneli çikolata dilimleri mi? - Evet.
- ¿ Chips de chocolate y menta?
Geçmişteki örneklerine göre, çok da fena bir oran değildi. Ama muhafazakar parlementer Chips Channon, bu durumun kapitalist sisteme sekte vuracağını düşünüyordu.
Un miembro conservador del Parlamento, el Señor Shannon, pensó que esto arruinaría el edificio del Capitalismo.
Julie patates kızartması sever. Kim de Fritos sever, tamam mı?
A Julie le gustan los Chips y a Kim le gustan los Fritos, ¿ OK?
Elveda Bay Chips.
Adios'Mr. Chips'
Haydi Chips, gitme zamanı.
Vamos, Chips, tiempo para ir.
İşçi Partisi sözcüsü, bunun tek yolunun bu olduğunu söyledi. Gerçek sorun, çipler yandığında ve kırmızı hat çaldığında yaşanacak.
El verdadero miedo es que cuando los "chips" suenen y las luces rojas parpadeen los EE.
Çipler falan yani.
Chips y esas cosas.
Günümüz toplumu çipler olmadan var olamazdı.
La sociedad no podría funcionar sin chips.
Yakında çipler sayesinde tansiyonumuzu bile düzenleyebileceğiz.
Pronto los chips hasta podrán regular nuestra presión arterial.
Yakın zamanda, belirli beyin fonksiyonlarının yerini çipler alacak.
Pronto, los chips serán capaces de reemplazar ciertas funciones cerebrales.
Amerika'da son teknoloji ürünü çiplerle çalışan bir bilgisayar üretilmiş.
En Estados Unidos, habían desarrollado una computadora que estaba equipada con el modelo más nuevo de chips.
- Çiplerde bir sorun mu varmış?
- ¿ Había algo mal con los chips? - Evidentemente.
Son zamanlarda, bilim adamları daha küçük çipler yapmaya çalışıyorlar.
Últimamente, los científicos han estado tratando de hacer los chips más pequeños.
Ve çipler daha da küçülmeye devam ediyor.
Los chips cada vez son más y más pequeños.
Bazı dış etkenler çiplerin programını değiştirebilir.
Ciertas influencias externas pueden cambiar la programación de los chips.
Çip bunlara maruz kaldığında kararlılıklarında bozulma olabiliyor ve otomatik programlanmaya sebep oluyor.
Cuando los chips están expuestos a esos factores su inestabilidad puede llevar a una reprogramación automática.
Japonya'da biyo-çip'ler üzerine araştırmalar yapılıyor.
En Japón, se está experimentando con bio-chips.
Prototip bir bilgisayar üretmişler. Protein bazlı çiplerle çalışıyor.
Construyeron una computadora un prototipo con chips hechos de proteínas.
Organik maddelerden çip üretiyorlar.
Imaginen eso. Chips fabricados con materia orgánica.
Görünüşe göre, çipler son derece kararsızmış ve yeniden programlanmaya yol açmışlar.
Al parecer, los chips eran tan inestables que la reprogramación se produjo inmediatamente.
En ilginç olanı ise bu protein çipler yeniden programlanmaya başlayınca tavşan gibi çoğalıyorlar.
Lo más fascinante fue que los chips de proteínas comenzaron a reproducirse como conejos.
Bilgisayar kendi çiplerini kendi üretmeye başlıyor.
La computadora comenzó a generar... -... sus propios chips.
- Çiplerin kendi kendini üretmesi imkânsız.
Chips que se reproducen, no es posible.
Sadece çikolatalılar kalmış.
Solo tenemos chips de chocolates.
Bir mühendis, izolineer yongaları komuta tablosundan çıkarmış.
El ingeniero jefe ha extraído los chips de la consola.
Bunlar kontrol yongaları.
Éstos son los chips de control.
Birileri kontrol yongalarını sökmüş.
Alguien ha traído todos los chips de control.
İmkansız. 14 dakikada yerleştiremem.
No podré reinsertar los chips.
Bunlar Data için basit izolineer yongalar.
Sólo son unos simples chips, al menos para Data.
O lanet kontrol yongalarını, doğru şekilde yerlerine yerleştir.
Olvide los cumplidos. Coloque los chips en perfecto orden. ¡ Ahora!
Küçültme gerçekleşti... iki 500 serisi Foton Eko Bellek çipi, ya da kısaca FEB... yani bir kontrol ve bir uzaktan kontrol eşlendi.
La miniaturización se consigue... emparejando dos chips de memoria de eco fotónico de la serie 500, o MEF como los llamamos nosotros, con un controlador y un remoto.
Küçültme için sadece kontrol gerekli. Ama tekrar büyültmek için iki çipe de ihtiyaç var.
Para la miniaturización se precisa el controlador, pero para la reampliación hay que combinar los dos chips.
Karmaşık büyültme işlemini iki çip kullanarak... ilk başaran biziz.
Somos los primeros en perfeccionar el proceso de reampliación... utilizando dos chips.
Çiplerden biri kapsülde.
Uno de los chips está en la cápsula.
Küçültme, ikili çip sistemine dayanıyor.
La miniaturización funciona con un sistema dual de chips.
O çiplere ihtiyacımız var.
Necesitamos esos chips.