English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ C ] / Clarkson

Clarkson traducir español

370 traducción paralela
Clarkson Apartmanı'ndan Bayan Wolf'u bağlar mısınız?
Póngame con la Srta. Wolf de los apartamentos Clarkson.
Clarkson öldü ya.
Clarkson. Ahí atrás.
Clarkson... Onları El Alameyn'de durdurmuşlar.
Clarkson, los pararon en El Alamein.
Sen yemek yerken ben de peruğumla ilgileneyim.
Mientras comes, iré a Clarkson a buscar mi peluca.
Clarkson, bot ekiplerinizi hizaya sokun. Hemen! Yürüyün!
Clarkson, con sus tripulaciones siga a mis delincuentes.
Bu kasette Bayan Clarkson'ın kışkırtmasına yer verilmemiş.
Lo que esa cinta no refleja es la provocación de la señora Clarkson.
Clarkson pas atacak ortadaki Willhide'a fırlatıyor.
Clarckson va a pasar y conecta con Willhide.
Isabelle Jasmine Clarkson.
Isabelle Jasmine Clarkson.
Thomas Clarkson Hakkında bazı şeyler okudum..., Edmund sayesinde.
He leído algo al respecto. A Thomas Clarkson, concretamente. Bajo la guía de Edmund.
Aynı polisler, Clarkson ve Powell.
Mismos agentes, Clarkson y Powell.
- Powell ve Clarkson?
¿ Powell y Clarkson?
Clarkson İlçesi Okulu ile Crane'e bakın.
Mire el caso del distrito de Clarkston contra Crane.
Firari takımının komutanı Dan Clarkson bilgi istiyor.
Dan Clarkson, comandante del equipo de persecución. Quiere realizar un interrogatorio.
Al Clarkson adında aptal bir suçlu.
Un tipo llamado Al Clarkson.
Al Clarkson sevgilisiymiş, 1983'te hüküm giymiş.
Al Clarkson era su novio, Condenado en el 83.
Lil, gidip Al Clarkson'la görüşsen iyi olur.
Lil, podría querer a Al Clarkson.
Neden bunu ona sen söylemiyorsun? Harrel tutuklanana kadar Clarkson'ı bırakmam.
No suelto a Al Clarkson hasta que arreste a Harrell.
Al Clarkson, savcılık farklı açılardan bakmadığı için yandı.
Al Clarkson fué perjudicado por los fiscales Que no miraron todos los ángulos. No voy a hacerle eso a Will.
Olur. Onu yaparken Clarkson'ınkini de baştan yazarsın.
Mientras estás en eso, Rehaces lo de Clarkson.
Bende daha iyisi var. Al Clarkson'un tutuklanmadan az önce çekilmiş görüntüleri.
Fotografías de vigilancia de Al Clarkson antes de su arresto.
Aptal bir ördek gibi yürüyecek misin yoksa Clarkson gibi arabayı sürecek misin?
¿ Irás por ahí como un estúpido pato o conducirás como... Clarkson?
- Gene Clarkson mu?
- ¿ Gene Clarkson? - Sí.
Clarkson yatırımının öylece gitmesine izin vermez.
Tal vez Clarkson no desea dejar escapar su inversión.
Bence Dibbs, Chet gider gitmez Clarkson'u aradı ve kendi ölüm emrini imzaladı.
Supongo que Dibbs lo llamó cuando Chet se marchó sin saber que firmaba su propia sentencia.
- Clarkson, Chet'in peşinde olduğunu biliyor.
Clarkson sabe que Chet le pisa los talones.
Bay Clarkson, eğer bir sakıncası yoksa ellerinizi cebinizden çıkarmanızı istiyorum.
Sr. Clarkson, por favor quite sus manos del bolsillo.
Deke Clarkson adlı bir adam hakkında ne biliyorsun?
¿ Qué sabes de un tipo llamado Deke Clarkson?
- Bir ceset. Deke Clarkson'ınki.
- El cuerpo de Deke Clarkson.
Janice'i ve Deke Clarkson adlı bir adamı öldürdüğümü sanıyor.
Piensa que maté a Janice y a un tipo Deke Clarkson.
Ayrıca o Deke Clarkson'la sevişiyordu.
Además andaba con Clarkson.
Soyadım Clarkson, Clairmont değil.
Mi apellido es Clarkson, no Clairmont.
Bay Clarkson?
¿ Sr. Clarkson?
Clarkson?
¿ Clarkson?
Sen Clarkson'la buluştun mu?
¿ Tú te reuniste con Clarkson?
- Clarkson'dan haber var mı?
- ¿ Algo de Clarkson?
Herbert Clarkson, diğer adıyla Clairmont ahlaklı vatandaşlara yaptığı şantajlarla ünlüdür.
Herbert Clarkson, o Clairmont tenía un historial de extorsiones.
Kelly Clarkson demek zorundayım.
Tengo que decir que con Kelly Clarkson.
Kelly Clarkson.
Kelly Clarkson.
Clarkson diye bir adamım var.
Tengo a un tipo.
İspanyolca biliyor.
Clarkson, él habla español.
Kelly Clarkson!
¡ No! ¡ Kelly Clarkson!
Clarkson Walker.. .. arasında bir yerde.
En algún lugar entre Clarkson y Walker.
Tanrım. Sporcular gibi giyiniyorum.
Dios mío, tengo ropa de Jeremy Clarkson.
Affedersiniz, Siz Kelly Clarkson değil misiniz?
Disculpa. ¿ No eres Kelly Clarkson?
Son olarak, Bay Thomas Clarkson'u tanıştırayım.
Finalmente, permíteme presentarte al Sr. Thomas Clarkson.
Efendim, Bay Thomas Clarkson geldiler.
Señor, aquí está el Sr. Thomas Clarkson.
Thomas Clarkson'un konuşmasını dinlemek için yağmurda tam 48 km yol kat ettim.
Y he viajado 50 kilómetros bajo la lluvia para oír a Thomas Clarkson hablar.
Clarkson, Birmingham'a giderken yolculuğu sırasında birisinin benim köle bir kadınla evli olduğumu söylediğini duymuş.
Clarkson se escondió en un carruaje en Birmingham y escuchó a alguien decir que me había casado con una esclava.
- Clarkson meselâ.
- Clarkson, por ejemplo.
- Acaba bana Clarkson'u kim tanıştırdı?
- ¿ Quién me presentó a Clarkson?
Kahve evlerinde Clarkson'un bir Fransız casusu olduğu konuşuluyor.
Dicen que Clarkson es un espía francés.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]