Cüce traducir español
2,169 traducción paralela
Bir kaç tane cüce geldi ve kavga etmeye başladılar
¡ Entró un grupo de enanos y empezaron a pelearse!
Artık Aziz Nik'in sana inancı yok. Çünkü Cüce gördü seni başka kızlarla birden çok.
"San Nic ya no tiene fe en ti porque pete te vio con otra mujer".
Hadi acele et, Kara Cüce. Yoksa gecikeceğiz.
Apúrate o llegaremos tarde.
Aziz Niklas kılığına girmiştin. Arkadaşların da Kara Cüce olmuşlardı.
Yo estaba disfrazado de san Nicolás y mis dos amigos de hombres negros.
İki cüce beni arabada becerdi.
Dos de ellos me jodieron en el auto de enano.
Nesin sen? Cüce cin falan mı?
¿ Tú qué eres, el duende de los cereales?
Bu bir cüce baykuş.
Es un búho enano.
Senin, cüce bir baykuş olduğunu, söyledi.
Dijo que eras un búho enano.
( Telefondaki adam ) Belki yarım düzine pilot balina ve üçü cüce ispermeçet.
- Media docena de "pilotos de ballena"... y tres "esperma de pigmeo". - Okay, gracias.
Seni kara kıçlı piç cüce.
Vamos, pequeño bastardo.
Ya da cüce.
O gnomos.
Cüce bir kadını, delik açtığın bir fırına kapatıp saatlerce sikini yalatmandan daha mı az eğlenceliydi?
¿ lo disfrutaste menos que con aquella enana... a la que encerraste en un horno en Stuttgart, y luego hicieron un agujero... para que te la pudiera chupar durante horas?
Cüce seks?
¿ Sexo entre enanos?
Süpernova'dan firlamis beyaz bir cüce
Desapareció una enana blanca como una supernova.
- O resimde bir cüce var.
- Hay un enano en esa pintura.
Cüce güreşini özlemişim.
Me gusta ver luchas de enanos.
"Ya da cüce Filipinli Fonzie'ye benzediğini." Bunları demedim.
"O un Fonzie enano filipino". Yo no dije eso.
Cüce annesi, oğlunun uzun atlamacı olamayacağını biliyordu.
La mamá del diminuto siempre supo, que él nunca ganaría en salto de altura en los Juegos Olímpicos.
Dalga geçtiğim şey cüce değildi.
No me estaba burlando de los enanos.
Yoksa cüce bir rakun mu?
¿ O un mapache?
Sarı Cüce, bizim Güneş'imize benzer.
Enana amarilla similar a nuestro propio Sol.
- Yapabilirim, cüce değilim.
- Alcanzo, no soy un enano!
Adam cüce.
Enano.
Ve beyaz cüce her dönüşünde o maddeyi yarıp geçiyor bu da maruz kaldıklarımıza ek olarak daha da büyük bir gama ışını yayımına neden oluyor sistemlerimiz de bu nedenle kapanıyor.
Y la enana blanca pasa a través de ese material en cada órbita- - Lo que origina una emisión aún mayor de rayos gamma adicional a la que ya estábamos recibiendo y es por eso que nuestros sistemas se apagan.
Mongoloidler demişken cüce olsaydık çok tuhaf olurdu.
Hablando de mongoloide, ¿ no sería una locura ser un enano?
Bence cüce kız arkadaşı karizmasını bozuyor.
Creo que su novia enana está arrastrando su reputación.
Üç gün sonra şef yine kulağımdan tuttu ve "İşte cüce." dedi.
Y a los tres días vuelve, me toma de la otra oreja y dice :
Willow filmindeki cüce savaşçılardan birisiymiş gibi geliyor bana.
Shawn, ya hemos pasado por esto.
Cüce cin'e mi benziyorum?
¿ Parezco un duende?
Babamın bana "prenses" dediği... ve odamda aksi bir cüce bulunduğu doğru ama.
Aunque mi padre me llama princesa, y hay un enano gruñón en mi edificio.
Linda bir cüce bulmuş ve onu çocuk...
Linda, ha mencionado tener acceso a un enano.
Daha önemlisi, bu iğrenç cüce hikayenizi hayatınız... boyunca bir daha tekrarlamamak.
Más importante, necesito tu palabra de que el enano va a vivir el resto de su vida sin que lo impliquemos en la nuestra
Şu cüce iki ödemesini zaten yapmamıştı.
Ese duende, ya nos debe dos pagos atrasados.
Artık cüce cinler, aşk tanrıları, elf kostümleri yetti.
No más duendes, no más cupidos, no más malditos trajes de elfo.
Artık cüce saçmalığı istemiyoruz.
No más porquerías de enanos.
O zaman kendisi cüce cin kostümü giysin.
Déjalo que se ponga una vestimenta de duende.
Cüce cin kıyafetiyle biraz dans etmeye mi küçük düşürücü diyorsun?
¿ Bailar y saltar en un traje de duende? ¿ Llamas a eso humillación?
- Sekiz cüce cin var.
- Hay ocho duendes, ¿ cierto?
Cüce cin sarışına bakıp şöyle der : "Sarı olabilir ama bir küp altın değil, hanımefendi."
Así que el duende mira a la rubia y dice, "tal vez sea amarillo, señora, pero estoy seguro de que no es un pote de oro".
- Seni ufak bir cüce gibi giydirip bahçemin bir köşesine koymak istiyorum.
Quiero vestirte como un gnomo y llevarte a vivir a mi jardín.
Bana anlattı, hep birlikte noelde eğlence parkına gitmiştik ve sen Noel babanın cücelerinden birinin gerçek bir cüce olmasından korkup ağlamıştın, babam da,... "Yeter artık, Daha fazla dayanamayacağım." diyerek o gece bizi terk etmişti. Tek düşündüğün dondurmaydı, eve dönerken annem, hiç bir şeyin değerini bilmediğini söylemişti!
¡ Ella me dijo, fué en la navidad en la que todos fuimos al ferrocarril de Edaville, y tu lloraste porque tenías miedo de que uno de los duendes de santa fuese un verdadero enano, y padre dijo "suficiente, ya no aguanto esto," y se fué esa misma noche y lo único que te importaba era comer helado de camino a casa y madre dijo que no apreciabas nada!
Sen boyunun farkında mısın, seni küçük cüce?
¿ Has visto tu tamaño, enano?
Hey cüce!
Hey, tu enano!
İki sosyal garip yaratık, biri dev, biri cüce tamamen ilkeleri dışındaydı ama gönülden çabalıyorlardı.
Dos criaturas socialmente raras. Una gigante, otra pequeña claramente fuera de su elemento, pero dispuestos a intentarlo.
- Atomik bir cüce mi?
¿ Un gnomo atómico? Básicamente.
Bu cücelerin cilasında İkinci Dünya Savaşına kadar uranyum kullanılmış. Kırmızı Fiestaware cüce üretimi durdurulmuş.
El uranio era un ingrediente común en el esmalte de estos gnomos hasta la Segunda Guerra Mundial, cuando toda la producción del gnomo rojo de Fiestaware se interrumpió.
Cüce yaptıklarını biliyor mu?
¿ Por qué el gnomo sabe lo que hiciste?
Akıllı cüce. - Daha fazlası gerek.
Necesito más.
Pekala, kim bu citir cüce?
- ¿ Qué pasa con los pinchos?
Kahrolası cüce.
Enano maldito.
Cüce kaçmaya çalışıyordu.
Le pegaban fuerte y él trataba de escapar, estaba tonteando...