Da bulundum traducir español
185 traducción paralela
Glasgow'da hiç bulunmadım, ama Edinburgh'da, Montreal'de.. .. ve Londra'da bulundum.
Nunca he estado en Glasgow, pero he estado en Edimburgo... y Montreal y Londres.
Öyle mi? Boston'da bulundum.
- Parece de Boston. - ¿ Ah, sí?
Sanırım bugün önemli bir katkıda bulundum.
Bueno, me parece que he hecho una importante contribución hoy.
- Para toplandı ve ben de $ 16.47 katkıda bulundum.
- Hicimos una recolecta, yo puse16.47 $
Doğrusu, kızların tamamen çirkin olduğu kasabalarda da bulundum.
Incluso conozco pueblos, donde son feísimas.
Liverpool'da onların Anıt Tiyatrosu'nda bulundum.
He estado en su Memorial Theatre en Liverpool.
Avustralya, İsviçre, Fransa ve Belçika'da bulundum.
Estuve en Australia, Suiza, Francia, Bélgica...
Ben Londra'da bulundum.
Yo estuve en Londres.
Philadelphia'da bulundum ama, eminim bundan fazlası vardır.
Bueno, he estado en Filadelfia, pero seguro que hay mucho más que eso.
Batı'da bulundum, Doğu'da da ama hiç bu kadar harika değildi!
Bueno, he estado en el Este, y en Occidente... pero nunca ha sido como esto. ¡ Maravilloso!
Roma'da, Milan'da, Bergamo'da, Como'da bulundum.
He estado en Roma, Milano, Bergamo, Como.
Friki'yi dinleyin! Afrika'da bulundum, maymunları bilirim! İnsanlardan daha mantıklıdırlar.
Y hagan caso a Friki, mujeres, que ha estado en África y conoce... a los monos, que tiene más sentimientos que los hombres.
Efrafa'da bulundum ve bunun büyük bir hata olduğunu söylüyorum. Hepiniz ölebilirsiniz.
Estuve en Afrafa y digo que están cometiendo un error... que tal vez termine matándolos.
Upper Boukhara'da bulundum. Ve orada.. Tanıdığım en ilginç insanla tanıştım.
He estado en Abdul-Bokhara, donde conocí al hombre más interesante.
Amerika'da, ki orada bulundum, kadınlara'women'deniyor.
En americano se dice, woman, women. Yo he estado en América, mujeres :
Ben kameranın iki tarafında da bulundum.
He estado a ambos lados de la cámara.
- Ben büyük katkıda bulundum.
- Soy un contribuyente importante.
İkinci Dünya Savaşında Romanya'da, Yunanistan'da, Yugoslavya'da bulundum.
En la II Guerra Mundial estuve en Rumania, Grecia, Yugoslavia.
- Evet, ben... Bir süre Orta Doğu'da bulundum.
- Sí, sí pasé algún tiempo en el Medio Oriente.
Yakın Doğu'da bulundum ama böylesini hiç görmedim.
Estuve destinado en el Medio Oeste Jamás vi nada parecido.
Orada da bulundum.
Y estuve allí...
Aslında Woodstock'da bulundum.
Yo estuve en Woodstock.
İspanya'da bulundum ama siz o zamanlar doğmamıştınız.
No he estado en España desde que usted nació.
Ayrıca, işin öbür tarafında da bulundum, küçük pembe külotları takip eden adam olarak.
También he estado del otro lado. Yo he seguido los calzoncillos rosas por el corredor.
Ben hapishanenin içinde de dışında da bulundum, genelde içinde.
He estado entrando y saliendo de prisión, sobre todo entrando.
Ben İtalya'da Roma'da bulundum.
He estado en Roma, Italia.
Yüzlerce Leviathan'da bulundum bunun Moya olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu.
He estado a bordo de cientos de leviatanes, y no tenía ni idea de que fuera Moya.
Aynı zmanda Draylax'da ve Teneebian'ın üç uydusunda bulundum.
También he estado en Draylax, y en las dos Lunas Andorianas.
- Bundan daha zorlu yerlerde bulundum ve kafam da hala omuzlarımın üstünde.
He estado en situaciones más difíciles.
Sizi, güzel bir evliliğin timsali olarak gösterme cesaretinde bulundum ve bu da onu ikna etti.
Los puse como ejemplo de lo hermoso que puede ser el matrimonio. Y eso la convenció.
"Devlete hizmette bulundum. " Onlar da bilir. " Önemli değil.
"He prestado al Estado algún servicio y bien lo saben, pero no hablemos de ello".
" Devlete hizmette bulundum. Onlar da bilir. Önemli değil.
"He prestado al Estado algún servicio... y bien lo saben, pero no hablemos de ello".
Rusya'da turist olarak bulundum.
Fui de turista.
Hepsinde fazlasıyla bulundum ve daha fazlasını da yapamazdım.
Era demasiado ¿ no? ... Ya no podía...
'Caprica'da diken ormanlarında dolaşırken bulundum.
- Deben tener ducados de transportación. Me hallaron vagando en el bosque de espinos de Caprica.
- Ben de Boston'da bulundum.
Allá fui un tirano también.
Mesela senin şehrine, New York'a gittim ve mafyaya bulaşmaya başladım East River'da ölü bulundum ve karım ya da babam polisten beni korumadıkları için şikayetçi oldu.
Ahora suponga... que voy a su cuidad, Nueva York, y empiezo a meterme con la Mafia. Acabaría muerto en el East River. Y mi esposa, o mi padre, se queja a la policía porque no me protegieron.
Üç savaşta bulundum, Veterania'da ve Hersek'te.
He estado en 3 guerras, en Veterania y Herzegovina.
Davayı daha fazla muhakeme edebilmek için daha fazla süre talebinde bulundum ve bunu yaparken de, programımı birkaç haftaya göre düzenlemek durumundaydım çünkü Teksas, Vidor'da tam olarak ne zaman bulunacağımı belirlemem gerekliydi.
Preparé un recurso de prórroga para tener más tiempo para juzgar el caso... y al hacerlo tuve que planificar mi horario para las próximas semanas... y la hora exacta a la que iría a Vidor, Texas.
Elbette kendi hesabıma da keşifte bulundum.
Por supuesto que tuve que hacerle algunos arreglos.
Tarafsız gibi görünüyor... ya da biraz bize doğru meyilli. Zira Majestelerine Fransa hakkında... bir teklifte bulundum.
Parece indiferente, o más bien se inclina hacia nuestro lado, porque le he hecho una oferta a Su Majestad relativa a Francia...
İtalya da bulundum- -
- En Florencia, ¿ no es así?
New York'da çok fazla bulundum.
Pasé mucho tiempo en Nueva York.
Maris'in yazdığı haiku'da birkaç heceyi değiştirme aptallığında bulundum. Şu çoban.
Esta pastora alemana.
Pekâlâ dinleyin, ben setlerde daha önce de bulundum bu yüzden bırakın da size biraz tavsiye vereyim.
Vale, escucha he estado antes en un plató, así que dejad que os dé un consejo, ¿ de acuerdo?
Başaramadın. Ben cehennemde bulundum ama sen onlardan da kötüydün!
Tú no paraste. ¡ Y fue mucho peor que el infierno!
- Evet. Boş bulundum da. Yapma Daphne.
Sí, bueno, estoy absolutamente sorprendida.
Boş bulundum da. Yapma Daphne.
Vamos, Daphne.
Peg'e sevdiğim bütün dükkanların adını verme gafletinde bulundum. O da gitti, o dükkanlarda ne var ne yoksa silip süpürdü.
Cometi el error de contarle a Peg cuales eran mis tiendas favoritas... y la mujer fue y las vacio por completo.
Şu oturduğu yerde bir ya da iki kez bulundum... hiç şansın olmadığını düşünürsün.
Yo estuve ahí una o dos veces sentada justo donde esta ahora sin esperanza alguna.
Ona bir program önerisinde bulundum, o da beni ortağı yaptı.
Le di la idea de un programa y me nombró socia.