English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Dayım

Dayım traducir español

3,945 traducción paralela
Dışarıdayım.
¡ Estoy afuera!
Yukarıdayım.
- Sí, estoy aquí arriba.
Zaten Eski Yol'dayım.
Calle Quick Hill.
Evet, 14811 Jefferson'dayım.
Estoy en 14811 Jefferson.
Baba, aşağıdayım!
¡ Papá, estoy aquí abajo!
Baba, ben aşağıdayım!
Papá, estoy.. ¡ estoy aquí abajo!
- Evet! Yukarıdayım!
- ¡ Sí, aquí arriba!
Fakir bir dayım bile yok.
Yo no tengo ni uno pobre.
1103 Bayside'dayım.
Estoy en 1103 Bayside.
Sanki yukarıdayım, onları kendime çekiyorum.
Siento como si estuviera ahí, apuntándoles.
Dayım.
Mi tío.
- Sara? - Ben dışarıdayım.
Estaré aquí afuera.
- Ben yukarıdayım.
- Duermo allá arriba.
Florida mı? Ben Colorado'dayım. Bilirsiniz, yani...
Estoy en Colorado, ¿ sabes?
Burada sizinleyim. Colorado'dayım.
Estoy en Colorado.
Çünkü şu anda Pearson'dayım ve şimdiye inmesi gerekiyordu ama yok.
Porque estoy en Pearson y se suponía que debía bajar del vuelo y, no lo ha hecho.
Artık Tulsa'dayım ve başarılı olmaya odaklanıyorum.
Ahora estoy en Tulsa y todos están haciendo un gran trabajo.
Yani bana diyorsunuz ki, şeridin bu tarafında Meksika'dayım. Ama buraya geldiğimde ise...
Entonces, dices que de este lado de la cinta, estoy en México, pero cuando paso a este lado...
Ben dışarıdayım.
He salido.
Ben dışarıdayım.
No, estoy fuera.
Dayım Edmure'un kuvvetleri orada konuşlanmış durumda.
Mi tío Edmure tiene a sus huestes como guarnición allí.
Elbette Çılgın Kral da burada. Dayım öldürdü.
Y, por supuesto, está el Rey Loco, asesinado por mi tío.
Belki bu gece dayım sızınca ziyaretine gelirim.
Quizá te haga una visita esta noche después de que mi tío caiga inconsciente.
Hanımlar, dayımı da siz alın.
Ladies, attend to my uncle. He's not heavy. Damas, atender a mi tío.
- Çok iyi! - Bu akşam dışarıdayım. Aç kalmak... zorunda kalacak.
Tendrá que... come -
Ben aşağıdayım.
Sólo voy a ir abajo.
- Şu anda JFK'dayım. JFK?
- Estoy en el aeropuerto JFK ahora
Aşağıdayım!
- ¡ Oye, aquí abajo!
Bomba'dayım. Çok yazık.
Qué mala pata.
Bomba'dayım diye senle Kyle için daha az müsait olacağım anlamına gelmez.
Lo entiendo. Solo porque esté en "La Sensación" no significa que esté menos disponible para ti y para Kyle.
Dayım Tavis.
Era mi tío Tavis.
Dört yıldır Goog'dayım.
Llevo 4 años en "Goog".
Bir toplantıdayım.
Uh, a mitad de una junta.
Hayır, ben Dal'dayım.
Estoy en el Dal.
- Orr'dayım. Özel eğitim sınıfı.
Enseño educación especial.
10 dakikadır dışarıdayım.
He estado diez minutos fuera desde que llegué aquí.
- Yukarıdayım.
Aquí arriba.
- Artık o nokta'dayım. - Evet, ama valim...
- Ahora estoy más allá de ella.
- Çocuklarla Benihana'dayım.
En Benihana con mis hijos.
Tabii Cliff dayım ona baskı uyguladıysa başka.
A menos que el tío Cliff le ofreciera algo.
Dayım bize araba ayarladı.
El tío nos encontró un coche.
Dayımın hoşuna gitmeyecek.
El tío no le gustará...
Ama kan bağımız yok, dayımın karısı çünkü.
Pero no lleva mi sangre, es la esposa de mi tío materno.
- Aria'dayım.
En el Aria.
Ailesinden kimseyle karşılaşmadım. Ne bir kardeş ya da amca, dayı falan.
Jamás conocía ninguno de sus familiares... ni un hermano, una hermana, un tío.
- Dayın hâlâ orada mı?
- Su tío sigue ahí?
Günahlarımın bedelini sen ödüyorsun dayı.
Estás pagando por mis pecados, tío.
- Dışarı çık. - Dışarıdayım zaten!
- Salir a la calle.
# I'm traveling on Thanks for a great day today.
Gracias por este gran día.
700 metre aşağıdayız, unuttun mu?
Estamos a 700 m, ¿ Recuerdas?
- Mali sıkıntıdayım, tamam mı?
Estoy en un bache financiero, ¿ vale?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]