English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Deve

Deve traducir español

1,039 traducción paralela
Geldiklerinde böyle değillerdi. Lula Mae çok sıskaydı ve kilo aldı, kardeşi de adeta bir deve dönüştü.
Engordó mucho mientras su hermano se convertía en un gigante.
- Deve kuşlarının kapısı açık kalmış.
Alguien dejó abierta la cerca de los avestruces.
Deve bizi sürükledi.
Nuestro camello se perdió.
Deve üstünde iyidir.
Van bien para cabalgar.
1000 deve demek.
Son 1.000 camellos.
Deve yarışındaki Dean Martin'e benzemekten ibaret.
Es solo para parecer Dean Martin en "Some Came Running".
Deve gibi değilsin, sen de susayacaksın değil mi?
No eres como un camello. También tienes sed, ¿ eh?
Arkadaşların, bir saat önce bir deve sürüsüyle gitti.
Tus amigos pasaron por aquí con los camellos hace 1 hora.
Dostlarımızı alıp gitmişler, bir Deve ve birkaç şey bırakmışlar
Se los han llevado, pero han dejado un camello.
Hamile bir deve gibi iki büklüm ofisime gelme.
Y no entre arrastrándose como una camella embarazada. ¡ Firme!
Öyle dediğine göre korkuyorsun.
Si esta hablando asi, deve estar.
Ses televizyondan gelmiştir.
Deve ser en la televisiòn.
Sadece'Gel, görüşelim'demiştir.
El deve haverte dicho, "Venga a verme."
Böyle saçmalıklar yapmaması gerektiğni bilirdi.
El deveria saber que no deve hacer una tonteria de esa.
Size söylemiştir.
Ella deve haver hablado para usted.
Bu her ne ise bence pireyi deve yapıyorsunuz.
Lo que sea, pienso que usted hace una montaña del monticulo de un topo.
Her birinizin bana herhâIde bir deve borcu vardır.
Cada uno de vosotros me debe al menos un camello.
İsteyene bir deve daha hibe edebilirim. Üstüne de bir at hatta.
Incluso puedo prescindir de camellos para vosotros.
Deve kuşu başını kuma gömer bazen de bayrağa.
El avestruz esconde la cabeza en la arena y a veces en la bandera.
Ham deve, tavşan, domuz ve zürafalara bakacak.
Tú, Cam, los camellos, conejos, cerdos y jirafas.
- Deve dikeni.
- Cardos.
Çok deve dikenim var.
Tengo muchos cardos.
Özele ait bütün çiftlik hayvanlarını teslim alın - eşek, keçi, deve.
Todo el ganado de propiedad privada : burros, cabras y camellos.
Sadece deve birlikleri ilerleyecek. Siz, Sör Herbert, idare sizde olacak.
Sir Herbert, usted irá al mando del cuerpo de camellos.
Arap Ülkeleri'nden deve mi ihraç ediyor yoksa?
¿ Con la importación de camellos?
Seni deve kılıklı!
¡ Eres un retrasado mental!
Bu deve nedir?
Dígame, ¿ qué es ese camello?
Bu bir deve aksanı ve oldukça zor bir aksandır. Bir mesaj mı?
Es un dialecto del camello con un acento muy fuerte.
Duyduğuma göre, çarptığım deve iyileşiyormuş.
He oído que el camello se está recuperando satisfactoriamente.
Altı adam, altı deve.
Seis hombres, seis camellos.
Baş deve yok.
No hay un camello líder.
Bu akşam enli konlu irdeleyeceğimiz konu deve gözlemciliği.
Buenas noches. Hoy vamos a echar un vistazo duro, áspero... y abrasivo a la observación de camellos.
Deve gözlemliyorum.
Estoy observando camellos.
Deve görebilecek miyim diye gözlemliyorum defterime işlemek için.
Observo para ver si hay... camellos que observar y anotarlos en mi libreta de... Bien.
Güzel. Şu ana dek kaç deve gördünüz?
Y cuántos camellos ha observado hasta ahora?
Üç yılda hiç deve göremediniz mi?
Y en tres años no ha observado ningún camello?
Sadece yedi yıldır deve gözlemciliği yapıyorum.
Sólo llevo siete años observando camellos.
Peki bir deve gördüğünüzde ne yaparsınız?
Dígame. Qué hace cuando ve un camello?
Raşitizmden korumak için onu öyle bir besledik ki koca bir deve dönüştü.
Lo alimentamos tanto para evitar el raquitismo, que se volvió un gigante.
Deve güreşi pozisyonu yok.
Y no uno sobre otro, no.
Pireyi deve yapmaya bayılıyorlar.
Se entretienen enredando las cosas.
Deve adı gibi.
Como el camello.
Benzin istasyonundaki eski işinde daha da kötüsünü yaptın. Benzine deve sidiği takviyesi yapıyordu.
¿ Acaso no eras maldito, cuando en la gasolinera, allá en tu tierra, diluías la gasolina con orines de asno?
Bu deve istiyor.
Que se lo tome este camello.
[METALİK SES] Şeceresini saydım, bozuldu deve.
Le cuento sobre su árbol familiar y el zonzo se enoja.
- Kötü deve olman gerekmezdi!
No haber elegido el camino equivocado.
Gümüş renkli elbiselerimin içinde ve deve kuşu tüylerimleyle... kraliyet prenslerinin ağızlarının suyu akardı.
Cuando llevaba mi vestido plateado y mis plumas de avestruz a la princesa se le caía la baba.
Baba deve güderdi.
Papa ir caminando con camellos.
Deve sakat
El camello está cojo.
- Bir deve getir, herşeyi götüreceğim.
- Déme un camello, no necesito más.
Sen bir deve aşık oldun.
Y tú de una gigante

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]