Dilenci traducir español
679 traducción paralela
Beni bir dilenci mi sanıyorsun?
¿ Crees que pido limosna?
Dilenci!
¡ El mendigo!
Dilenci, çektiğin tüm bu çile bir son bulsun istemez misin?
¿ Mendigo, quieres el fin de todas tus sufrimientos?
Kontes bu dilenci kızın kendi öz kızı olduğundan şüphelenmez.
La condesa no sospecha que esta mendiga es su propia hija.
Sonunda insanlar dilenci olmuş.
Los hombres no somos más que unos mendigos.
300'den fazla dilenci Piccadilly'ye doğru yürüyor.
Hay más de 300 mendigos en Picadilly.
Westminster dilenci kaynıyor!
Delante de Westminster hay miles de mendigos.
Zengin, yoksul, dilenci.
Rico, pobre, mendigo.
Bay Rainsford, Tanrı, bazı insanları şair olarak yaratır. Bazılarını kral, bazılarını dilenci.
Sr. Rainsford, Dios creó a los poetas, también creo a los reyes y a los mendigos.
# Evinden bir dilenci gibi sokağa atılacak olan hoca.
Un maestro que será desalojado como un mendigo.
Beş para etmez dilenci gibi!
¡ Como un mendigo inútil!
Doğuştan dilenci olan, verileni alır ve tutar.
Un buen mendigo se queda con lo que encuentra.
- Dilenci beğenmezlik edemez.
- No podía escoger.
Dilenci değilim ben.
¡ No soy un mendigo!
Rahip, dilenci, şövalye ya da hacı hangi kılık İngiltere'nin en iyi okçusunu gizleyebilir?
Tanto si va de cura como de mendigo ¿ qué disfraz ocultará al mejor arquero de Inglaterra?
Seni arsız dilenci, bu sefer idam mangasının önüne geçeceksin!
¡ Mendigo andrajoso, esta vez te haré fusilar!
Dilenci, prensesin verdiği bilezikle on başlı bir hayvana dönüşüvermiş.
Tan pronto le dió el brazalete él se transformó en el demonio de 10 cabezas Ravana.
Çok çabuk ol, çingene dilenci.
Y date prisa, gitano mendigo.
Bir dilenci eşitmiş gibi havalara giriyor, bu nasıl olur?
Un mendigo de la calle dándose importancia de ser alguien. No lo entiendo.
Fakat bir hırsız veya uşak olmak için doğmuşsun, ya da bir dilenci.
Pero se nace ladrón o criado o mendigo junto a un camino.
Kızkardeşim olan birinin Heathcliff için ters, dilenci kılıklı, kaba, yontulmamış biri olmasından başka birşey düşünmesi imkansız.
Es imposible que una hermana mia considere a Heatcliff como algo más... que un zafio y mal vestido mendigo, grosero y patán.
- Zavallı kör dilenci. - Sandığından daha da talihsiz.
- Qué mala suerte la tuya.
Bütün bahçeyi aradık. - Yalnızca iki dilenci bulduk.
Hemos hallado a dos mendigos en el jardín.
Doğuştan dilenci.
Un mendigo nato.
Sakat bir dilenci elinden almisti bunlari, ben de geri aldim ondan.
Se las ha quitado un quiosquero impedido. Le he obligado a devolvérselas.
Bir dilenci.
Es un mendigo.
Kör dilenci, Şehrazat'ı tacirlere sattığını söyledi!
El ciego dice que vendiste a Sherezade como esclava.
Ve ben de onu dilenci sandım. Hokkabazlık yapabilir mi diye sordum.
¡ Le pregunté si hacía malabarismos!
Defolun, dilenci dölleri!
¡ Fuera de aquí, mendigo!
O dilenci doğruyu söylüyordu.
¡ Dimitrios! Ese mendigo tenía razón.
Bir de ateş ettiğini gören bir adam var, Udo ona Sammy diyor dilenci gibi bir şey.
Luego hay uno que lo vio todo, uno que conoce a Udo, se llama Sammy. Un pordiosero.
Sadece size kralların dilenci bağırsağında da nasıl gezintiye çıkabileceğini anlatmak istedim.
Sólo que un rey puede pasar por las tripas de un mendigo.
Rahat bırak, seni küçük dilenci.
Aléjate de mí, pedigüeño.
Asıl sen acınacak haldesin. Dilenci misali başıma üşüştün.
Es usted el que da pena, siguiéndome como a un mendigo.
Hayır, her zaman bir dilenci gibi görüneceksin.
Siempre parecerás pobre. Mejor.
Casusum, dilenci kılığında ve böyle aletleri olan bir katil konusunda beni uyarmıştı.
¡ Pero esto es una conspiración diabólica! No, no. Yo le conozco.
Niçin kendine bir düzen kurmuyorsun, birkaç dilenci bul, sokağa sal?
Sienta la cabeza. ¿ Por qué no pones unos mendigos en las calles?
Ben sana bir servet sunuyorum, sense bana dilenci veriyorsun!
¡ Te ofrezco una fortuna, y tú me das mendigos!
Ben dilenci değilim!
¡ No soy una mendiga!
Böyle dilenci gibi dikilme karşımda.
No actúes como un pordiosero.
Şimdiyse serilmiş yatıyor şurada. Bir dilenci bile eğilmez olmuş önünde.
Ahora yace ahí, y nadie es tan pobre como para hacerle una reverencia.
- Defol, dilenci!
- ¡ Armadura y lanza!
Öyle olsaydın ihtiyaçlarını karşılayamayan, hırpani bir dilenci olamazdın.
Aunque necesitara uno, no podría permitírmelo, y aunque pudiese, no cogería a un andrajoso.
Herkes dilenci olacaklarından korkuyor.
A todo el mundo le preocupa que puedan llegar a mendigar.
Fakir olabilirim ama dilenci değilim!
¡ Qué insolencia! Aunque sea pobre, no soy un mendigo.
Arkamda meteliksiz bir dilenci bıraktım.
Me he quedado atrás, una mendiga sin una moneda.
Arkamda meteliksiz bir dilenci bıraktım. Gün, gecesinin pelerinine çökeni çeker.
Me he quedado atrás, Llévame a la otra orilla.
Kendimi dilenci veya sefil biri gibi hissediyorum.
Me miró como si fuese algo indigno.
Seni çingene dilenci!
¡ Gitano mendigo!
Kurtlar yesin diye. Şişko kralla, cılız dilenci aynı sofrada iki çeşni, iki ayrı kap yemektir sadece.
Rey y mendigo sólo son distintas viandas.
Aynı bir dilenci gibi görünüyorsun!
¿ Despiertas por fin?