Dolayısıyla traducir español
3,194 traducción paralela
Bu parçayı bilmiyorum, dolayısıyla daha çok çalışmalıyım. Çünkü üç erkek kaldı ve kendimi ön plana çıkarmam şart.
No conozco esta canción, pero, digo, voy a practicarla con todo porque solo quedamos tres hombres, entonces me voy a esforzar mucho esta semana.
Dolayısıyla görev tamamlandı.
Así que, hecho.
Erkek kardeşim eşcinsel, dolayısıyla lâubali olmamam gerektiğini biliyorum.
Tengo un hermano homosexual, entonces sé que no es todo sobre ser atrevido.
Dolayısıyla bu kelime beni yaralıyor.
Y por alguna razón, esa palabra sale a relucir todo eso en mí.
Dolayısıyla, azim kelimesi beni yansıtıyor zaten.
Así que tenacidad es una palabra conocida para mí.
Çünkü annem uyuşturucu kullanıyordu. Dolayısıyla bu hafta...
Debido a mi mamá estuvo involucrada con las drogas, ssí que esta semana es, bueno...
Bu da oldukça korkutucu, çünkü Amber da bu şarkıyı seslendirmişti. Dolayısıyla baskı hissetmeyin.
Así que su tarea fue Survivor de Destiny's Child, que es un poco intimidante porque Amber la cantó en Glee, así que sin presión.
Bu hafta koreografi çalışması yok. Dolayısıyla klip çekiminde görüşürüz.
No habrá sesión coreográfica esta semana, así que los veré en el rodaje.
Bu şarkı, hiçbir yarışmacının ses perdesine uymuyor. Dolayısıyla kendilerini kanıtlamaları, ses perdelerine uygun olmasa bile bunu sözlerle örtbas etmeleri gerekiyor. - Merhaba
Esta canción en realidad no existe en el rango vocal de ninguno de los participantes, y realmente tendrán que probar que pueden brindarle poder a estas líneas, incluso si está fuera de su rango.
Blake en yakın arkadaşım, ama bu bir yarışma. Dolayısıyla Blake ne yapabiliyorsa daha iyisini yapmaya çabalayacağım.
Blake es como, Mi mejor amigo aquí, pero esto es una competencia, así que pensaré, "¿ qué haría Blake?"
Osirise armağan sunulan döneme kadar gider Dolayısıyla aslında Osiris'e armağan sunma töreni yaptılar.
Así que estaban realizando, básicamente, una ofrenda al propio Osiris.
Dolayısıyla uzun zaman önce burda hayat olduğu mantıklı bir düşünce.
Así que es bastante razonable imaginar que la vida se formó allí hace mucho tiempo.
O sabah farklı bir topluma dönüştürülmüştük ; daha tedirgin ve dolayısıyla daha saldırgan. Ve elbette hiçbir şey uzun süredir beklediğimiz bu zafer bile o korkunç sabah New York'ta, Virginia'da Pennsylvania'da ve tüm Amerika'da kaybettiklerimizi geri getiremez.
Esa mañana nos transformamos en una nación diferente más temerosa y por consiguiente, más hostil y nada ni siquiera esta victoria que nuestro país ha esperado tanto tiempo nos devolverá las almas perdidas esa fatídica mañana en la ciudad de Nueva York en Virginia, en un campo de Pennsylvania y por todo el país y el mundo.
Dolayısıyla düşündüm ki, bileziğim çalınmış gibi yaparsam tüm sorunlarım çözülürdü.
Pensé que si fingía que el brazalete había sido robado... resolvería todos mis problemas.
Bu konuda daha iyileri de var dolayısıyla ben neredeyim sence?
Bueno, se va a poner aún mejor, porque adivina dónde estoy.
Kâğıdın bizim en büyük giderimiz olduğunu dolayısıyla magazin dergilerini keserek kâğıt israfını önlemeye çalışacağız.
Debido a que el papel es nuestro mayor gasto, vamos a reducir la revista cortando todos los artículos de investigación.
Dolayısıyla Kral mutludur gördüklerinden ve sola yatırır bang!
Por lo que Su Majestad está contento con lo que ve y... ¡ a su derecha bang!
Ve dolayısıyla, yaptıklarınıza ne kadar hayran olsam da Jeanne Weaver'a katılmaktan ve acaba asıl misyonumuzu mu kaybettik diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Por mucho que admire lo que habéis hecho, No puedo evitar estar de acuerdo con Jeanne Weaver y preguntarme si de alguna manera hemos perdido nuestra verdadera misión.
- Yani bana. Vincent hava alamsı için arka kapıyı açık bıraktıklarını söylemişti dolayısıyla buradan içeri giriyorum.
Vincent dijo que dejaban la puerta de atrás abierta para dejar entrar el aire, así que podría entrar por aquí atrás.
Daha yeni Pazartesi oldu. Birinin Pazar gazetesini alması pek mümkün değil dolayısıyla silahlar teslimatçı çocuk onları alana dek orada durmuş.
Ya es lunes... es improbable que alguien vaya a comprar el periódico del domingo, así que las armas estuvieron ahí hasta que el chico del reparto las recogió.
Dolayısıyla, belki, Dark Side'ın inanılmaz başarısına rağmen, hala içimizde bir çeşit
Entonces, tal vez porque el enorme éxito de "El Lado Oscuro de la Luna" todavía había esa sensación de decir :
Dolayısıyla en çok beni sevdiklerine eminim.
Entonces estoy bastante seguro de que soy el favorito.
Arka teker takımı çarpışmanın yükünü almış. Dolayısıyla...
El eje de las ruedas traseras se llevó lo peor del impacto, así que...
Şu an sadece sen ve yaptığın keşif için duyduğum neşe dolayısıyla duruma uygun kaçmayan bir fiziksel reaksiyon gösteriyorum.
Lo que estoy teniendo es una reacción física inapropiada a mi total alegría respecto a tu descubrimiento.
Soyadı çeşitli güvenlik sebepleri dolayısıyla gizlenen Ethan'ı da bildiğimize göre artık söz sende.
Y desde que ya hemos cubierto a Ethan, cuyo apellido seguirá siendo desconocido, por razones de seguridad... Tarde o temprano, vamos a volver contigo.
Dolayısıyla bugün gerçek bir dans hazırlamayacağız.
Así que lo que vamos a hacer es una especie de seudo linea de baile. ¿ Listos?
Dolayısıyla iş, bu gece sahnede yapacaklarınıza kalıyor.
Todo se resume a lo que hagas en el escenario esta noche
Dolayısıyla, işte Judy.
En consecuencia, Judy.
Sizinle petrol dolayısıyla ilgileniyoruz. Siz de bizimle teknolojimiz, üniversitelerimiz, bazen de sağlık hizmetlerimiz dolayısıyla ilgileniyorsunuz.
Estamos interesados en ustedes por el petróleo... y ustedes están interesados en nosotros por nuestra tecnología, nuestras universidades y en ocasiones, nuestros hospitales.
Telefonların çoğu sahneyi gösteriyor dolayısıyla katile dair bir iz yok.
Ahora, la mayoría de los teléfonos apuntaban el escenario, así que no hay señales de nuestro asesino.
Bak, biliyorum bunun bir sürü aşaması var, dolayısıyla ikinizi konuşmanız için yalnız bırakacağım.
Miren, sé que tienen mucho para asumir. Así que voy a dejarles solos para que hablen.
Dolayısıyla, Glee'deki rol için yarışan on bir kişi kaldı yine.
Ahora, una vez más, once participantes quedan para competir por un papel como estrella invitada en varios episodios de Glee.
Dolayısıyla da yeteneğimin konuşmasına izin vereceğim.
Así que dejaré que mi talento hable por sí solo.
Ben Beatbox'ı seksi buluyorum. Dolayısıyla, bu konuda avantajlıydın.
Encuentro sexy el hacer los sonidos, así que tienes ventaja en eso.
bu tür şeyleri yaparken rahat olamıyorum. Ama yarışmada kalmak istiyorum, ve Glee'de olmak istiyorum, dolayısıyla yapmam gereken çok şey var.
Me puse muy nerviosa, no estoy cómoda haciendo ese tipo de cosas, pero quiero seguir en esta competencia.
Bu hafta sona kalmadım, dolayısıyla gerçekten çok mutluyum.
Pero fue una victoria, estoy muy, muy feliz.
Dolayısıyla pek de şaşırtıcı olmadı.
Así que no es una sorpresa a mi sistema.
Eğer zanlının tıbbi alanda profesyonelliği varsa bu ağa ulaşabilir dolayısıyla kurbanlarına da.
Si el su-des es un profesional médico, tal vez tenga acceso y por ende, a las víctimas.
Ben hiç hata yapmadım, dolayısıyla seni tamamen anlamıyorum ama senin için burdayım, J.
Yo nunca cometí un error. Así que no entiendo completamente, - pero estoy aquí para ti, Jane.
Cinsel sebepler dolayısıyla, bu işi bırakıyorum.
Dejo este trabajo, y es por razones sexuales.
Ajansım Buz Kesmiş Ateş'in tanıtımını yapmam için başımın etini yiyor dolayısıyla da...
Mi agente me está dando la tabarra para que promocione "Frozen Heat", así que...
Bu çalışanın olay mahallinde bulunuyordu. Ortakların tüm kanıtları yok etti. Dolayısıyla 29 yaşındaki masum bir insanın kasten öldürülmesi olayı çözümsüz hâle geldi.
Un periodista que también estaba acostándose con uno de tus empleados, cuya presencia en la escena del crimen fue totalmente borrada por tus socios, de forma que dejásteis el asesinato en primer grado de un hombre de 29 años inocente totalmente irresoluble.
Dolayısıyla rol yaparsın.
Así que... lo finges.
Dolayısıyla özür diliyorum çünkü bunu bilmeye hakkın vardı.
Así que, lo siento, porque tú... tú merecías saberlo.
Cinsel sebepler dolayısıyla bu işi bırakıyorum.
Dejo este trabajo y es por razones sexuales.
Seninle de iletişime geçti dolayısıyla yerini biliyorsun.
Y has estado en contacto con él, así que sabes exactamente dónde está.
Bebeği taşımayacağım. Dolayısıyla konuşmaya gerek yok.
No voy mantener el bebé, así que... en realidad no tenemos que hablar más en esto.
Gerçekten, bugün iki bitiş çizgisinin birbirine karışmasıyla ortaya çıkan karışıklıktan dolayı kaybedenler ve kazananlar arasında bir fark yok.
A decir verdad, hoy, no hay ni perdedores ni ganadores ya que las líneas de meta se han enredado en este lío de mil demonios.
Kupon anlaşması dolayısıyla bu gece tamamen doluyuz.
Oh, eso suena genial.
Dolayısıyla silkinip kendime gelmeli, yapabileceğimin en iyisini yapmalıyım.
# El simple alcohol no mueve todo # Tengo que tomar eso como un grano de sal y tengo que hacer lo mejor esta noche.
Ötücü Kuş operasyonu herkese göre tam anlamıyla bir felaketti... -... ama bu yozlaşmış olduklarından dolayı değildi.
La operación Songbird fue un verdadero desastre por parte de todos pero no porque eran corruptos.