Dormir traducir español
38,553 traducción paralela
- Uyumadılar mı?
¿ No podían dormir?
Uyumak için yapılacak çok şey var.
Demasiadas cosas que hacer hoy como para dormir.
Los Angeles bu gece rahat uyuyabilir, millet.
Los Ángeles podrá dormir tranquila esta noche.
Hala yapabiliyorken gidip biraz uyumalıyız.
Bueno, deberíamos dormir mientras podamos.
Yatmaya hazırım.
Estoy lista para dormir.
Bu, bütün gece çene çalıp seni ayakta tuttuğum için özür dileme şeklim.
Esa es mi manera de decir que lo lamento por haber hablado y no haberte dejado dormir toda la noche.
Burada uyuyamam.
No puedo dormir aquí.
Annem bana ninni olarak söylerdi.
Mi mamá solía cantármela para dormir.
Uyumadan önce biraz kitap okuyabilirim.
De acuerdo. Quizá lea antes de dormir.
Ayık sesi ipsiz bungee jumping yapmamı tetikleyen kadınla yatmayım mı?
No dormir con alguien Cuya voz sobria me hace quiero ir puenting sin cuerda?
Uyumak sigara içmek gibi.
Dormir es el nuevo vicio.
Başrolü paylaştığı kadınlarla yattığı için Bu konuda bir şöhreti vardı.
Tenía una gran reputación de dormir con sus coprotagonistas.
Uyumaya çalışmalısın. İkimiz de uyumalıyız.
Deberías intentar dormir.
Sonsuza kadar uyumak istiyorum.
Quiero dormir para siempre.
Yatak odasına gidip uyumaya çalıştım.
He ido al dormitorio a intentar dormir algo.
- Biraz uyumalısın.
Deberías ir a dormir algo. Sí.
İyi uyuyabildin mi?
Dormir bien?
Benim teşhisim daha çok uykuya ihtiyacın olduğu yönünde.
Mi diagnóstico es... necesitas dormir más.
Uzun bir gün oldu ve şimdi uyuman lazım tamam mı?
Bueno, ha sido un largo día y necesitas dormir un poco, ¿ sí?
Sen bu çayı içeceksin ve yatağa gideceksin eğer mide sıkıntısıysa uyuman gerekiyor.
Te tomarás este té y te llevaré a la cama, porque si tienes un virus estomacal necesitarás dormir.
Aşağısı hareketli olunca uyumak biraz zor oluyor.
Es difícil dormir con todo lo que está pasando abajo.
Uyumaya devam et.
Vuelve a dormir.
İstediğim zaman evime gidiyorum, istediğim zaman içki içiyorum. Günün sonunda da, uyuyabiliyorum. Çünkü Gotham'ı kurtarmak artık benim işim değil.
Me voy a casa cuando quiero, me emborracho cuando quiero, y al final del día, puedo dormir, porque salvar a Gotham ya no es mi trabajo
İçeride uyuyabileceğim bir yer olmadığına emin misin?
¿ Estás seguro de que no hay ningún sitio ahí dentro donde pueda dormir?
Bir öğrenciyle yattığın için.
Algo sobre dormir con un estudiante.
Sırf Wallace bizi bu durumdan kurtardı diye onunla yatman gerekmiyor.
Solo porque Wallace vino a rescatarnos no significa que tengas que dormir con él.
Burada kalabilirsin.
Puedes dormir aquí.
Uh, sokakta mı kalmak istersin?
¿ Quieres dormir en la calle?
- Uyumam lazım, Wes.
- Necesito dormir, Wes.
Bunu bitireceğiz sonra ikimiz de uyuyacağız.
Acabaremos esta, y luego nos vamos las dos a dormir.
Gerçekten artık uyumaya ihtiyacım var.
De verdad que necesito dormir.
Hayatımı yaşamamın bir bölümü uyanmak, işbaşı yapmak. Kendime bakmak, ilişkilerimi sürdürmek. Uyumak ve yemek.
Quiero decir, ya sabes, parte de vivir mi vida es... despertar, ya sabes, venir a trabajar, cuidar de mí mismo, llevar mis relaciones, dormir, comer.
Hatayı seninle yatarak yaptım.
Dormir contigo es un defecto.
Başka bir kitaba göre de Ev Cücesi yemek yemez ya da uyumaz.
Según un libro vendido por separado, el Gnomo En Tu Casa no necesita comer o dormir.
Belki yatmadan önce fazla yemişimdir.
Quizás comí bastante antes de la hora de dormir.
Eğer içerse erkek,'benimle içiyorsa benimle yatmakta da sakınca görmez'diye düşünebilir.
Porque si ella lo hace, al chico parece indicarle que.. .. "si la chica bebe conmigo, entonces no le molestara dormir conmigo".
Kızlar odadan teker teker bir erkekle çıkıyordu.
Cada chica iba a una habitación para dormir con un chico.
"Gel benimle birlikte ol" anlamına geldiğine inanıyor musunuz?
.. o lo toca mientras habla con él, ella lo está invitando.. .. "ven a dormir conmigo"?
- Bir daha uyuyamazdım. - Değil mi ama?
- Yo no podría volver a dormir.
Uyku tulumunu da beraberinde götürdün mü?
Así que, eh, traer ese, uh, saco de dormir con usted?
Daha fazla uyuyamayacağım galiba.
Al igual, no soy sólo va a dormir nunca más.
Kendi yatağında uyması gereken hâmile bir yetişkin kadınım.
Una mujer adulta embarazada que necesita dormir en su propia cama.
Babam, uyumadan önce senin hakkında hikayeler anlatırdı.
Mi papá solía contarme historias para dormir sobre ti.
Dünya Savaşı'ndan anlattıklarıyla tanık ifadelerini ve hükümet sızıntılarını bir araya getirdim.
Solo conseguí reunir sus actividades de la Segunda Guerra Mundial a partir de las historias que me contaba mi padre al dormir, testimonios y filtraciones del Gobierno.
- Başta öyleydi ama sonra hatırladım. Onu uyutmaya çalışırken bebek arabasıyla defalarca sokağı turladığım sayısız geceyi hatırladım.
Al principio no, pero luego recordé... todas las noches que pasé... paseando con ella en su carriola, tratando de hacerla dormir.
Beni uyutabilen tek ninniyi hatırlıyorlar.
Pero esos no son tus padres. Ellos recuerdan la única canción de cuna que funcionaba para ponerme a dormir.
Jenny uyuyamadı ki onun çıldırmış,
Jenny no puede dormir y según su lógica de mujer a punto de parir... por solidaridad...
Dokuz aylık hamilelik mantığında, Demektir ki... dayanışma yüzünden... Benim de uyumama izin çıkmadı.
yo tampoco debo dormir.
Oh, daha kötü de olabilirdi. Sana sonsuz uyku da bahşedilebilirdi Tıpkı buradaki kurbanımız gibi ki adı?
Podría ser peor y dormir para siempre, como la víctima, que se llama...
Çocuğumun doğmuş olmasını Ve tüm gece boyunca uyumasını dilerdim.
Desearía... que mi bebé naciera y pudiera dormir toda la noche.
Uyutmam biraz uzun sürebilir.
Podria tomar un tiempo para que vuelva a dormir.