Doğal olarak traducir español
2,805 traducción paralela
Fiziksel olarak benden daha büyük, doğal olarak benden daha güçlü.
Él es físicamente más grande que yo, así que naturalmente tiene mucho más poder.
Doğal olarak etrafında bulunan bütün kimyasallar proteinler ve enerji kaynaklarına ihtiyaç duyar.
Necesita todos los productos químicos, proteínas y... fuentes de energía que naturalmente lo rodean.
Bu yeni teknoloji doğal olarak sinir sistemini açıklayacak yeni benzetmelere ilham kaynağı oldu.
Esta nueva tecnología, como es natural, inspiró nuevas metáforas para describir al sistema nervioso.
Geleceği gören ya da tarihin akışını değiştiren herkes doğal olarak tehlikelidir.
Cualquiera que haya visto el futuro y pueda afectar a la historia es inherentemente peligroso.
- Biz de doğal olarak aklımıza en kötü ihtimali getirdik.
- Naturalmente, asumimos lo peor.
Doğal olarak kendini korumak için kollarını uzatmıştır.
Naturalmente, ella habría extendido sus brazos para protegerse.
Böylece doğal olarak kendi varlığına ve potansiyel olarak aydınlığa daha yakındır...
Entonces ella está naturalmente más cerca de su ser y potencialmente más cerca de la iluminación.
- Doğal olarak. - Ne oldu?
- Naturalmente.
House'un masasında üzerinde senin adın yazan bir zarf gördüm ve doğal olarak buhara tutup açtım.
No lo hizo. Vi un sobre en el escritorio de House... con tu nombre en él, así que naturalmente yo... lo vaporicé para abrirlo.
Kozmik ışınlardan doğal olarak yayılan radyoaktif bir izotop.
Un isótopo radiactivo que se encuentra de forma natural en los rayos cósmicos.
Doğal olarak sen de kendini özel hissetmek istiyorsun.
Así que naturalmente, tu también quieres sentirte especial.
Doğal olarak suçlular da beni durdurmak için her yolu deniyorlar.
Naturalmente, los delincuentes quisieran detenerme por cualquier medio posible
Ve doğal olarak yaralandığında da iyileşmek için sekse ihtiyaç duyacaksın.
Y, por supuesto, cuando estés herida, seguirás necesitando sexo para curarte.
Bak, 1969'da Sorbonne'daydım ve doğal olarak Fransız bir sevgilim vardı.
Verás, yo estaba en la Sorbona en 1969 y tuve una novia francesa... naturalmente.
Doğal olarak.
Lo usual.
Doğal olarak Amerikalılara haber verildi.
Por supuesto, los estadounidenses se han notificado.
Bölümde notlarımız hiç iyi değildi biz de o yüzden kokain satmaya başladık. - Doğal olarak tabii.
No éramos muy buenos con el arte así que empezamos a distribuir cocaína.
Bunlar doğal olarak oluşmadı.
Esto no ha ocurrido de forma natural.
Bu yaratıklar doğal olarak gelişmemiş.
Esas criaturas no evolucionaron naturalmente.
Bu yüzden doğal olarak, yabancılar karşı ihtiyatlıyız.
Así que naturalmente, somos precavidos con los extraños.
Doğal olarak, reddettim.
Por supuesto, me negué.
- doğal olarak eşit değillerdir. "
Son escencialmente iguales.
- Ayrı eğitim tesisleri doğal olarak eşit değildir. "
Instalaciones educativas separadas son inherentemente desiguales.
- Ben Bay Garza'nın doğal olarak absürt sorusuna itiraz ediyorum.
Objeción a las absurdas preguntas del Sr. Garza.
Doğal olarak.
Naturalmente.
Ben de doğal olarak, bir Triceratops'un kaburgasını kırıp falandı filandı derken, balinayı aşağıya devirdim.
Así que, naturalmente, le quebré una costilla a un triceratops, bla bla bla, derribé la ballena.
Doğal olarak canın yanar.
Por supuesto que duele.
Doğal olarak da gelişmiş teknolojileri vardı.
Supuestamente, tienen tecnología avanzada.
Doğal olarak, efendim.
Naturalmente, señor.
Dünyada doğal olarak içine konulana V-8... 563 beygir gücü üretiyor.
Consiguiendo 563 cavallos.
Anunnaki, Neanderthal adamın doğal olarak burada, yeryüzünde gelişmekte olduğunu gördü ve ona kendi genetik işaretlerini eklemek istedi.
Los Anunnaki vieron al hombre de Neanderthal, evolucionando de forma natural en la Tierra y decidieron marcarlos genéticamente.
Doğal olarak annelerini özlüyorlardır.
Naturalmente, ellos extrañan a su mama.
Çünkü doğal olarak öğrenebileceğimi sandım.
Porque pensé que sería reconocida como una situación cómica montada.
Tokamak'ın içinde hidrojen atomları doğal olarak birbirlerini iterler.
Dentro del Tokamak, los átomos de hidrógeno se repelen naturalmente.
Özellikle sürücü gazı keserek dönüşü daraltmayı umuyorsa gerçekleşecek bu olay doğal olarak anlaşılmaz görünebilir.
Todo esto puede parecer confuso, en especial si el piloto espera estrechar la curva cuando deja de acelerar y descubre que ocurre lo contrario.
Doğal olarak, arkadaki destek ( pivot ) ayağımızı maksimum güç ve kontrol için kullanırız.
De forma natural empujamos o nos apoyamos con el pie delantero para producir el máximo de potencia y control.
Doğal olarak bu soru akla geliyor.
Suena como que llegó naturalmente ; esa pregunta...
Sonra doğal olarak Haeshin senin olurdu.
Entonces naturalmente, Haeshin sería tuyo.
Doğal olarak bana karşılık vermen gerekmez mi?
¿ No se supone que me des alguna respuesta que se considere normal?
Bence kadınlar doğal olarak verici yaratıklar ve bence, erkeğin doğasında bu naziklikten faydalanmak var.
Creo que las mujeres son criaturas generosas... y creo que el hombre, por naturaleza... se aprovecha de esa bondad.
Yani, temel olarak farklı farklı kadınlar ve bu adam var. Ve bildiğin gibi, kadınlar gayet doğal olarak bağışlayıcı olurlar erkekler de bu durumdan ve başka şeylerden faydalanır.
Así que básicamente hay mujeres diferentes y un hombre... y ya sabes, las mujeres son naturalmente amables... y los hombres se aprovechan.
Affedersin, ben doğal olarak...
Lo siento, naturalmente supuse...
Yani uzaydaki her anormal şeye bakmalıyız, doğal olarak izahı olmayan herşeye.
Por tanto, debemos buscar cualquier cosa ahí fuera en el espacio, cualquier anomalía, cualquier cosa que parezca no tener una explicación natural.
Ben, cinsiyetimin zayıflığının doğal sonucu olarak kusurlarla dolu olan sıradan bir kadınım. Bu yüzden de, şüpheye ya da zorluğa düştüğüm her durumda, kendimi, Lord'um ve yöneticim olan siz Majesteleri'nin üstün muhakemesine bırakırım.
No soy... no soy más que una mujer con todas las imperfecciones naturales de la debilidad de mi sexo y por lo tanto, en todos los asuntos difíciles y dudosos debo referirme a los invalorables juicios de Su Majestad...
Doğal dünyanın neredeyse tüm şekillerinin altında yatan "öz-benzerlik" olarak bilinen matematiksel bir ilkedir.
Detrás de todas las formas de la naturaleza hay un principio matemático conocido como autosemejanza.
Belon istiridyeleri bir parça doğal deniz tuzuyla, çiğ olarak servis edilir ve şef çiğnemeden yemenizi tavsiye eder.
Ostras belon servidas crudas con un toque de sal marina natural, y el chef recomienda que no las mastiquen.
İnsanların dünyasında, bahisçi olarak çalışırım spordan tut doğal afetlere kadar her şeyin rakamlarını yürütürüm.
Todo tipo de apuestas, desde deportes hasta desastres naturales.
Batı yarımkürede doğal mıknatıs taşının en yoğun olarak bulunduğu bölge.
La concentración de material magnético más alta en el hemisferio oeste.
Eğer bunlar gerçekse heykeller ve hatta düzeltilmiş doğal formasyonlar, jeolojik olarak o kadar eskiler ki gerçekte bütün yapabileceğimiz
Si éstas son reales esculturas o incluso formaciones naturales que fueron retocadas, son tan viejas geológicamente que todo lo que realmente podemos hacer es volver a caer en algunas de las especulaciones de gente como
Peki ama gerçekten de, uzaylı savaşlarına ilişkin görgü tanıkları ve UFO'ların son zamanlardaki doğal afetler olarak tabir edilen olaylar sırasında gözükmeleri arasında gerçekten de bir bağlantı olabilir mi?
Pero, ¿ podría realmente existir una conexión entre los relatos de los testigos de las guerras espaciales alienígenas y los recientes avistamientos de OVNIS durante las llamadas catástrofes naturales de la Tierra?
Ve insanoğlunun entelektüel ve bilimsel gelişmesiyle doğal afetler olarak adlandırılan ve insanlığı kitlesel olarak yeryüzünden silebilecek felaketler arasında bir bağlantı var mıdır?
Y ¿ podría haber una conexión entre los avances humanos intelectuales y científicos, y los llamados desastres naturales que amenazan con eliminar poblaciones enteras de la faz de la Tierra?