Duyamadım traducir español
1,251 traducción paralela
Seni duyamadım.
No te he oído.
Affedersin, duyamadım.
Disculpa, no te oí.
Kusura bakmayın iyi duyamadım. Yüzde 12 mi dediniz?
Lo siento, no le he oído bien Usted dijo... ¿ 12 %?
Tanrıya merhamet için yalvardım, ama sesini duyamadım.
He rogado a Dios que me perdone. Pero no puedo oir su voz.
Ne dedin? Duyamadım.
Supongo.
Daha bir soru duyamadım.
No estoy seguro de captar la pregunta.
Annene "Teşekkür ederim" dediğini duyamadım sanki.
¿ No le dices gracias a tu madre?
İyi duyamadım.
No escuché bien creo...
Seni duyamadım.
No te oigo.
Elbette, buna minnettarım, dürüst olduğun için gerçekten teşekkür ederim... ama "yapıcı bir eleştiriyi" henüz duyamadım.
No, est bien. Yo te agradezco realmente. S ¡, te agradezco tanta franqueza, pero la parte de la "cr ¡ tica constructiva", ¨ cu ndo viene?
Duyamadım.
No pude escucharlo.
Ne dedin, duyamadım.
¿ Qué dices? No te oí.
Durun, soru neydi, duyamadım?
Me perdí la pregunta. ¡ Yipii!
- Duyamadım!
- ¡ No te escucho!
- Seni duyamadım.
No te escuché. ¡ Sí!
Çok sesli ağlıyordu, son heceyi tam duyamadım?
Lloraba mucho y no entendí.
- Oh, senin adayını duyamadım.
Ah, no escuché que tú te ofrecieras.
- Duyamadım.
- No lo oigo.
- Seni duyamadım.
- ¡ No te oigo!
- Komik, ama seni tam duyamadım... - Seni seviyorum.
- Gracioso, pero realmente casi ni te escuché...
Son sözünü duyamadım.
No he oído lo último.
Ermişliğin hazzını duyamadım.
No sentí la redención de la iluminación.
- Duyamadım, daha yüksek sesle konuş!
Púdrete. Di algo que no haya escuchado antes.
Hayır, duyamadım Don.
- No, no Io oí, Don.
Duyamadım.
No oí eso.
- Adını duyamadım.
Boris Usted?
Hayır, kodu duyamadım, çünkü adamın saçlarının arasında küçük bir adam vardı.
No, no escuché el código porque él tenía un hombrecito en el cabello.
- Duyamadım. 310'lu kısmı duydum.
- No escuché. Sólo el 310.
Özür kısmını tam olarak duyamadım.
No entendí la disculpa.
Biliyorum. Ama senin yeminlerini dinledik ve onlar çok güzeldi. Esasında ben hepsini duyamadım çünkü içimden kendime "sersem" deyip durdum.
Pero tuvimos los tuyos y fueron hermosos y yo realmente no los oí porque estaba repitiéndome en mi cabeza : "Idiota, idiota".
Tam duyamadım, bana ne dedin?
¿ Cómo me llamaste?
Hayır, ben duyamadım.
No, no oí nada.
- Üzgünüm. Seni duyamadım.
No estaba escuchando.
Ne dediğini duyamadım.
No te he oído.
Dudakları oynuyordu ama duyamadım.
Movía los labios pero no la oía.
Duyamadım Paslı Çivi.
No oí, Clavo Oxidado.
Duyamadım.
No puedo oírte.
Onun ilk adımını hiç göremedim ilk sözcüğünü hiç duyamadım.
No vi su primer paso... No oí su primer palabra...
Ben partideydim ve mesaj sesini duyamadım.
Yo estaba en una fiesta y yo no recibí su beeper.
Sürekli arıyorum ama hiç sesini duyamadım.
Yo te llamo y te llamo y no he oído nada de ti.
- Duyamadım Harry.
- Entiendo. - No te oigo, Harry.
Üzgünüm. Duyamadım.
disculpe, no lo oí.
Siz piçleri duyamadım.
No los oí bien.
- Seni duyamadım?
- ¿ Tienes alguno aquí?
Ya da duyamadığımız.
Ni oír.
Duyamadığımız birşeyler arıyorum.
Estoy buscando algo que no podamos oír.
- Efendim, seni duyamadım.
¿ Qué?
- Ne dedi? - Üzgünüm, duyamadım.
- ¿ Qué dijo?
Bunu gerçekten duyamadın mı?
En serio no lo oyes?
Sanırım, arkadaki adam seni duyamadı!
El señor de allá no te oyó.
- Afedersin, duyamadım?
- ¿ Perdón?