Duygusal traducir español
9,142 traducción paralela
Ama Kiki benim en derin duygusal Doygunluğumun işten geldiğini anlamama yardımcı oldu.
Pero Kiki me ayudo a entender que mi más profunda satisfacción provenía del trabajo.
Aslında onu kafam iyiyken aramamalıyım çünkü hala onun için deliyorum. Ve aşırı duygusal davranıyorum.
No debería llamarla "volado" porque todavía la quiero... y me pongo sentimental.
Duygusal bir serseri ve orospusu için değil.
Un hombre y su mujer, no un idiota insensible y su zorra.
Yani bu senin için çok duygusal bir deneyim olacak, Margot.
Es decir, esta será una experiencia muy sensible para ti, Margot.
Çocuk ölümü, yüksek bir duygusal tepki oluşmasını sağlar.
Los niños muertos tienden a provocar una mayor respuesta emocional.
Biraz daha duygusal olmanı tercih ederdim.
¿ No estás siendo, ya sabes, quizás un poco melodramático?
Mark çok duygusal olmadığında bunu senden rica ediyorum...
Te lo pediría respetuosamente cuando Mark no estuviera tan sensible...
Onun duygusal sağlığı için endişeleniyorum.
Estoy preocupada por su salud emocional.
Henry duygusal biri.
Bueno, Henry es...
Ama bana ve dava makamına göre bu duygusal bir dava değildi.
Pero estaba claro para mí y para la Fiscalía que se trataba de un "juicio emocional".
Dokunuş dünyaya duygusal bir kaynak verir.
El tacto le da al mundo un contexto emocional.
Orada çok karmakarışık, duygusal-yönleri olan işler var. Ne?
Hay material muy complejo y emocionalmente desgarrador.
Bunu duygusal sebeplerden değil de şirketin iyiliği için yaptığını bilmeliyim.
Necesito saber que estás haciendo esto por el bien de la compañía, y no por alguna razón sentimental.
Ne kadar duygusal davranırsanız...
- Cuanto más emotivo esté...
Duygusal şantaj mı?
¿ Chantaje emocional?
Bana duygusal şantaj mı yapıyorsun?
¿ Me estás chantajeando emocionalmente?
Bana duygusal diyebilirsin ama onu burada bırakamam.
Llamadme sentimental, pero no puedo dejarle ahí.
- Çok duygusal biri Jiaying.
- Es muy sensible, Jiaying.
Bu iyi bir şey yani. Duygusal yönden iyi bir şey. Bunu sana söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama...
Esto es sano de verdad, como, emocionalmente sano, y ésa no es una frase que alguna vez pensé que usaría para describirte.
Duygusal sağlığı izleyebilmek için yapılan şu yeni yazılım peki?
¿ Y un nuevo software que registra la salud emocional?
-... duygusal bir barut fıçısı.
- tú no deberías estar en ningún lugar cercano.
Hem duygusal hem fiziksel olarak.
emocionalmente, físicamente.
Onu tanıyalı çok olmadı ama bana iyi bir adam gibi gelmişti... -... belki biraz duygusal.
Lo conocí por poco tiempo, pero parecía un buen hombre aunque un poco sensible.
Kadınlar ve çocuklar için duygusal bir zayıflık gösterdin.
Demostraste una debilidad emocional por los niños y las mujeres.
Dikkatin dağılmış, duygusal, tutarsız oldun.
Has estado distraído, emocional, errático.
Bil diye söylüyorum, Latoya bize duygusal çöküşünden bahsetti.
Oye, y solo para que lo sepas, Latoya, nos informó todo sobre tu pequeña crisis.
Kate Baldwin'le duygusal bir ilişkin var. Doğru mu?
Sostienes una relación íntima con Kate Baldwin, ¿ verdad?
Yaşadığın onca şeyden sonra... bir boşanma, babanın ölümü, annenle olan travmatik görüşmen... Jane'e istediklerini vermek için duygusal olarak hazır olmayabilirsin.
Después de todo por lo que has pasado... un divorcio, la muerte de tu padre, el encuentro traumático con tu madre... puede que no estés disponible emocionalmente para darle a Jane lo que necesita.
İlişkinizi duygusal ve finansal anlamda süzgeçten geçirdikten sonra nereye gitmek istemezsiniz, biliyor musunuz?
¿ Sabes donde no quieres ir luego de haber pasado una emocionalmente y financieramente drenada hora diseccionando tu relación?
Herneyse, Çok duygusal şeyleri hiç sevmem, ama sadece düşünüyordum da, o bebek, annesi sen olacağın için çok şanslı.
De todos modos, no me gusta toda esta cosa tonta pero he pensado sobre ello, y que es un muy afortunado bebé en tenerte como su madre.
Ve şu anda duygusal olarak uygun olmayabilirsiniz.
Y es posible que no estés emocionalmente preparado ahora mismo.
Onun duygusal gözenekleri de tıkanmıştı.
Sus poros también estaban obstruídos.
Yani, Becca kesin duygusal bir zindandaydı ama sen bunu zaten biliyorsun.
Quiero decir... quiero decir, Becca estaba obviamente en un lugar emocionalmente oscuro, pero tú ya sabías eso.
Uzun ve duygusal bir soruşturma olmuştu.
Había sido... una larga y emotiva investigación.
Duygusal olma.
No seas emocional.
- Siz ve Ren Smith'in duygusal ilişki yaşadığını şirket öğrenince sponsorluğunu çekmesinden korkuyordunuz.
Quiero decir que estabas asustado de que tus patrocinadores saliesen corriendo si se enteraban que Ren Smith y tu estabais... románticamente relacionados.
Duygusal olarak yaşa.
Te levantas emocionalmente.
Duygusal bir etki yaratmak ne zorlu bir iş!
Lo delicado que es crear una impresión emotiva.
Akıllı sahtekarlar, duygusal olarak ne istediğini görür.
La gente inteligente averigua hasta donde quieres ir emocionalmente.
Çoğu kişi, hayatlarının ilk on yılında oturan... kötü duygusal alışkanlıklarını aşıyor.
La mayoría simplemente se recupera de malos hábitos emocionales establecidos en los primeros diez años de su vida.
Christian duygusal ve psikolojik zorluklar ve bozukluklar çekiyordu.
Christian cargaba con desordenes emocionales y desarraigo psicológico.
Ama duygusal olarak ona bağlıyım.
Pero usted ha estado unido emocionalmente a ella.
Bu itici çünkü duygusal durumu tam orada.
Con ese impulso sobremocional será mejor que te quedes ahí.
Dürtüsel ve duygusal olarak kimi arıyorsun?
¿ A quién llamas impulsivo y sobremocional?
Sadece bana duygusal olarak uzak olduğunu söyledim.
Solo que eres distante emocionalmente.
Çiçeğini açmayı teklif ederdim ama o zaman bu aşırı duygusal durumundan faydalanmış olurdum ve bunu yapamayız.
Me gustaría ofrecer desflorarte, pero solo me estaría aprovechando de tu estado emocional elevado, - y no podemos hacer eso.
Duygusal açıdan gizlemeye çalıştığı ve gizlediği hisleri fiziksel olarak baskılayamadığı bir yoldan kendini gösterecektir.
Sentimientos que puede tratar de ocultar emocionalmente pueden manifestarse de una forma que no puede suprimir físicamente.
Birine bağlandığın zaman, zihinlerine, ruhlarına bağlandığında duygusal bir şey oluyor.
Cuando te conectas a alguien... es como, meterte dentro de su mente, dentro de su alma... es emocional, ¿ sabes?
Duygusal açıdan bütün hafta boyunca bunu kullandım, yani evet. Şimdi o hipnotizmacı buraya gelecek ve onu bu durumdan çıkaracak!
Estuve lidiando emocionalmente con eso toda la semana, así que sí pues, ahora ese hipnotista va a volver y lo desprogramará
Duygusal anlamda hazır olmak lazım.
Debes estar listo emocionalmente.
- Lowell ve Holly duygusal bir ilişki yaşıyorlar mıydı?
¿ Lowell y Holly tenían alguna relación romántica?