Elini uzat traducir español
721 traducción paralela
Sanki, seni benden almak için sana elini uzatıyor.
Parecía que venía a por ti, ¡ como si viniera a separarte de mí!
Elini uzat bakalım, Danny.
Venga esa mano, amigo Danny.
Bana inandı ve elini o tek elini uzatıp teşekkür etti.
Entiende mis motivos y me tiende su mano... su única mano. Me propone :
Şimdi elini uzat.
Ahora, extiende tu mano.
Elini uzat.
Extiende la mano.
Evlilik için ona elini uzat.
Para él será tu mano.
Şurada durup, röntgen filmi için elini uzatışını hatırlıyorum.
Recuerdo que se quedó ahí parada, pidiéndome con la mano la radiografía.
Tokalaşırlar. Yani genç kız elini uzatırsa.
Pues se dan la mano, es decir, si ella se la ofrece.
Yere inmek için eğmiş dalı kız, Delikanlı elini uzatıp yardım etmiş son hız.
se estiró, se estiró, y en sus brazos cayó ".
Elini uzat lütfen.
Deme la mano.
Al, vârisin sana elini uzatıyor Bâkire.
Vamos, tu Delfín te ofrece su mano, Doncella.
Sadakati onu etkiler ve ona elini uzatır.
Su constancia la conmueve y tiende la mano.
Sadece insan varlığının en alt tabakasında beni yukarı çekmek için elini uzatıyor.
Sólo en el nivel más bajo de la existencia humana... Él extiende su mano... para levantarme.
Birisi elini uzatıyor diyordunuz. Kim?
Ha dicho que alguien le tiende su mano. ¿ Quién?
Onunla konuşurken, yumuşak beyaz elini uzatıp
Y mientras hablara con ella ella me acariciaría con su mano, suave y blanca, y diría :
Öyleyse bana elini uzat.
Bien, entonces échame una mano.
Birisi sana elini uzatırsa...
Si alguien le ofrece su mano...
Tanrı'nın bana elini uzatıp yüzünü göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum.
Quiero que Dios muestre Sus manos... enseñe Su cara, que me hable.
Her arkanı döndüğünde, biri elini uzatıyor.
Cada vez que te das vuelta, alguien está estirando la mano.
Komşunuz Amerika Birleşik Devletleri 5,000 mil genişliğindeki okyanusun ötesinden Japonya'ya elini uzatıyor.
A 8.000 km de distancia, al otro lado del mar, los Estados Unidos de América, sus vecinos, tienden una mano a Japón.
Bana elini uzat!
¡ Deme la mano!
Bize çizdiğin kadere dayanma cesareti ver. Sona ulaştığımız an bize elini uzat. Bize yolumuzu göster.
Danos valor para aceptar tu voluntad, y cuando llegue el final, extiende tu mano y enséñanos el camino... para que comprendamos mejor que solo tú puedes dar... y solo tú puedes quitar.
Bana elini uzatıyor, çünkü onu öpmemi bekliyor.
Me ofrece la mano, espera que se la bese.
Elini uzatıyorsun ama sana ulaşamıyorlar.
Manos salen de él tratando de alcanzarte, pero no lo logran.
- Elini uzat, evlat.
- Dame la mano, muchacho.
Elini uzat, Kazak.
Extiende el brazo, cosaco.
Elini uzatıp yanağıma dokundu.
Alargó su mano... y rozó mi mejilla.
Elini uzat.
Deme su mano.
Elini uzat.
Levanta tu mano.
Elini uzat bana.
Venga, dame la mano.
Elini uzat.
Dame tu mano.
Elini uzat.
Saque la mano.
Ona elini uzat. Arabayla biraz dolaşacağız.
Ven, vamos a dar un paseo en coche.
Bana yaklaşır, ve sonra yürüyüşe gelir, ve bana elini uzatır, onun gülümseyişi saf ve göz alıcı, benim seçtiğim çiçekleri takar.
y extendiéndome Ia mano, ingenuamente sonriente mis flores preferidas me entregaste.
Elini uzat. Titriyor mu görelim.
Enséñeme la mano, a ver si le tiembla.
Uzat elini. Ben sana ne demiştim?
Venga esa mano. ¿ Qué te dije?
- Uzat elini!
Filippucci.
Elini suyun altına uzat.
Lávate la mano.
Eğer gerçeksen, elini bana uzat.
Si eres real, alarga la mano hacia mí.
Unutma. "Başı sıkışan dostuma uzatırım yardım elini daima."
Recuérdalo. "Un amigo necesitado es un amigo doblado".
Yapman gereken tek şey elini cebime uzatıp onu almak.
Tendrá su ticket.
Sol elini Basra'ya uzat, ayası yukarıda tut.
- Dame la mano izquierda.
Bir daha sordum, yine karşılık yok. Üstelik öfkeyle kapıya uzatıp elini, çek git demek istedin bana, ben de gittim.
Volví a insistir, y no contestaste... sino que, con un movimiento enojado de la mano, me ordenaste que me fuera.
Sonra senin Caius Cassius, uzat elini.
Después, Cayo Casio, la tuya.
Hadi, uzat elini sana yardım edeyim.
Deja que te eche una mano.
Hadi uzat elini.
Vamos, cógete a mi brazo.
Uzat elini.
Extiende el brazo.
Sağ elini uzat canım.
- La derecha.
Uzat elini, Jake.
Dame la mano, Jake.
Gözüpeksin, uzat elini Nemeçek!
eres listo, Nemecsek!
Çok şeker bir çocuktur. - Hanımefendiye merhaba de. - Elini uzat.
Vamos, Vincent, da la mano a la señora.