Emanet traducir español
2,475 traducción paralela
Yükümlülüğümü yerine getirdiğim ve ücretim ödenmediği için bu emanet artık benim.
Dado que cumplí con mi tarea y dado que mi pago no va a producirse Esa señal es ahora mía.
Chris, emanet konseptini kabul etmiyor.
Chris no está de acuerdo con este concepto de la señal.
Takımı sezon boyunca ben götürdüm ve oyuncular da hayatlarını emanet eder bana.
Llevé este equipo toda la temporada y los chicos confiaron en mí con sus vidas.
"Beni nazik Lorduma emanet edin : Elveda."
"Me encomiendo a mi amable Señor, oh, adiós."
Beni nazik Lorduma emanet edin : Elveda.
Me encomiendo a mi amable Señor, oh, adiós.
Beni nazik Lorduma emanet edin... Elveda.
Me encomiendo a mi amable Señor oh, adiós.
On yıl önce benim ile Grenoble'dakiler arasında aracı olsun diye herşeyi ona emanet ettim ve o beni becerdi!
10 años hace que confíe en él para que fuera el intermediario entre los de Grenoble y mis chicos, ¡ y me jode!
Sana emanet. Bu sefer ne yaptı?
Es todo tuyo, mujer. ¿ Qué hizo esta vez, cariño?
Poppy'i sana emanet ettiğimde, ağzında bakla ıslanmayacağını bilemezdim.
Cuando te confié a Poppy, no esperaba que sacaras el secreto.
Emanet kasaya ne dersiniz?
¿ Qué tal una caja de seguridad?
Ayrıca emanet kasasının da mahkemeye getirilmesini istiyoruz.
También nos gustaría una citación para su caja de seguridad.
Sayın Hakim, kolye Bayan McDowel'da değilse o zaman emanet kasasını açmamda bir sorun çıkarmayacaktır.
Señoría, si la Srta. McDowell no tiene el collar de diamantes, entonces estará de acuerdo en que abra su caja de seguridad.
Evi sana emanet ediyorum ve karşılığında bana bunu mu sunuyorsun?
¿ Dejo esta casa a tu cuidado y esto es con lo que me esperas?
Kuzgun kaleyi ele geçirdiğinde baban seni bana emanet etti.
Cuando parecía que el castillo caería en manos de Cuervo... tu padre me confió la tarea de salvarte la vida.
2 yıldan sonra Escalante bir atı yarışa koyuyor, fazla çalıştırmıyor sonra da sadece üç galibiyeti olan bir aprantiye emanet ediyor.
Escalante mete un caballo que estuvo fuera dos años, Todos los entrenamientos suaves, y le da la montura a un don nadie aprendiz novato.
Dinle, oğlum. Onları sana emanet ediyorum.
Escucha, hijo, te las confío.
Onu sana emanet etmiştim, böyle mi geri veriyorsun?
Te lo confíé, ¿ y así me lo devuelves?
Yani, en az işi yapan adam gösterinin odak noktası oluyor. Tüm bu hazırlıkları bu adamlara emanet ediyorum.
Yo les confío todas las preparaciones a estos hombres.
55. emanet, Süleyman'ın yüzüğü.
Reliquia 55, el anillo de Salomón.
Bu güçlü emanet yanlış ellere geçerse felaket olur.
Si esa reliquia poderosa cae en manos equivocadas, será un desastre.
Mühürü rahiplere emanet etti.
El confió el sello a los pastores.
İki tane emanet ve üç boşluk var, bunlar nasıl bizi koda ve yüzüğe götürecekler?
Son dos reliquias y tres lagunas, como nos llevarán al código o al anillo?
Baban kutsal bir emanet buluyor, fakat basını çağıracağına, ofisinde mi saklıyor?
Tu padre busca una reliquia antigua pero en vez de llevarla a la caja fuerte la guarda en su escritorio, La guarda en el escritorio?
Ben bizzat Süleyman'ın mührü emanet ettiği rahiplerin soyundan geliyorum.
Desciendo de un linaje de padres Confiándoles el sello por el propio Salomón.
Artık emanet bölümünün bile benden daha çok yetkisi var.
El personal de custodia tiene más acceso que yo ahora.
Teresa ve Frank, bir şey olursa çocuklarını sizlere emanet edebileceklerine inanmışlar.
Teresa y Frank creían que si algo les sucedía, podrían encargarle a usted el cuidado de sus hijos.
Annem ona en değerli varlıklarını emanet edecek kadar güvendi.
Mi madre creía en ella, le encargó sus tesoros más preciados.
Bu dosyayı ona emanet edemeyeceğini biliyorsun.
No puedes dejarle esto a él. Lo sabes.
- Annem sana emanet, tamam mı?
Cuida de mamá por mí, ¿ vale?
Bu bedeni toprağa emanet edeceğiz, ruhunu Cennet'e kabul et.
Nosotros ponemos a su cuerpo en el suelo, Se toma su alma al cielo.
Simdi Benny'nin bedenini alevlere emanet ediyoruz, toprak topraga, kuller kullere, toz toza, umit ve gercek inanisla, sonsuz hayata yeniden dirilisine.
Ahora enviamos el cuerpo de Benny a las llamas, la tierra a la tierra, cenizas a las cenizas, polvo al polvo, con la esperanza segura y cierta de la resurrección a la vida eterna. - Bueno, si a Benny se le abren las puertas del cielo, todavía hay esperanza para nosotros.
- Larry, burası sana emanet.
- Larry, observa las cosas.
Emanet sende mi?
¿ Tiene el paquete?
Peki ya emanet?
¿ Y el paquete?
Eğer süperime güvenirsem ancak o zaman mülkümü emanet edip yurt dışına çıkabilirim. Ve şu an güvenmiyorum.
Yo solo puedo ser el propietario si confio en mi super, y actualmente, Yo no.
Ama iyi biri olduğunu düşünmeseydim Jim'i ona emanet etmezdim.
Pero no le habría dejado a Jim si no pensara que es una buena persona.
Yükünü hafifletmek amacıyla küçük meseleleri bize emanet ediyor.
Él nos confía las pequeñas tareas a nosotros para que aligeremos su carga.
Neyse biz kasanın kapısını patlattık, emanet sandıklarını alt üst etmeye başladık.
Perdón empezamos a saquear las cajas del deposito de seguridad.
Körfez Savaşı'ndan beri tanırım, canımı bile emanet etmişimdir.
Lo conocí en el Golfo, confié en él con mi vida.
Babaannemin babama emanet ettiği çok eski bir kolye var.
Él tiene un collar muy antiguo que mi abuela dejó para mí.
Bu üzüntü verici ama derin bir minnettarlık duygusu ile, şahsen bu 80308 numaralı madalyayı, Memur Antonio Betz anısına, ebedi istirahatgahına emanet ediyorum.
Y así es con el corazón oprimido pero con un profundo sentido de la gratitud por su servicio y sacrificio por este medio felicitar la estrella número 80308 en memoria del Oficial Antonio Roberto Betz.
Evimizi sana emanet ediyoruz Beth.
Te confiamos nuestra casa, Beth.
Aslında bana emanet, bu yüzden şanslı. Ama yüce doktora dua etmek istiyorsanız işte buradayım Bayan İncil.
De hecho, él está en mis manos, por suerte para él, pero si tú quieres rezar por el gran médico... entonces aquí estoy yo, mujer Biblia.
Çocuklar, restorant size emanet.
Niños, vigilad el restaurante.
Tina, restorant sana emanet.
Tina, vigila el restaurante.
Merhaba, emanet kasanın küçük gizli anahtarı.
Hola, pequeña llavecita escondida de una caja de seguridad.
Bir emanet kasaya kolayca sığabilir.
Esa puede entrar fácilmente en una caja de seguridad.
Sophie, Hardison, emanet kasayı açın.
Sophie, Hardison, abran esa caja de seguridad.
Allah'a emanet olun.
Que Dios os bendiga.
Tamam ama çocuklarını emanet ettikleri kişinin davranışını sorgulama hakları var. - Ne, onları mı savunuyorsun?
¿ Qué, les estás defendiendo?
Çocuğumu emanet edebilecek kadar güvenebileceğim tek insan.
Así que, esta es mi mejor amiga, Brooke Davis.