Enron traducir español
355 traducción paralela
Şu Enron aşağılıklarını ömür boyu hapse gönderin.
mandando a esos idiotas de Enrohn a la pinche carcel de por vida.
Bush Yönetimi ve Enron arasındaki kadar açık bir yolsuzluk örneği görmemiştim.
No conozco mejor ejemplo de un gobierno tipo "Cash Carry"... como la administración Bush y... Enron.
Enron tarzı bağlantılarımız yok.
No tenemos esas conexiones tipo Enron.
İş Dünyası Haberlerine bakıyoruz- - Borsa'da bir toparlanma yatırımcının güvenini arttırabilir, ama Enron sorumlularının işlerinde... daha fazla cezalar olur mu?
Revisando las noticias económicas- - Una reunión del mercado de reserva puede aumentar la confianza de los inversionistas, pero ¿ son mas los cargos en los trabajos para los ejecutivos de ENRON?
Bu adam Enron skandalında neredeydi?
¿ Qué hacía este hombre durante lo de Enron?
- Ne yaptıklarından emin değilim ama içimden Enron'u suçlamak geliyor.
- No estoy seguro de qué hicieron pero me inclino a culpar a Enron.
Enron Gezisi'ni demek istiyorsun.
Te refieres al juego de Enron.
Kırık Düşlerin Enron Gezisi.
JUEGO DE ENRON DE LOS SUEÑOS DESTROZADOS
Bush'un seçim kampanyasına en çok bağış yapan Kenneth Lay ve Enron'un iyi yöneticilerine.
El principal contribuidor de la campaña de Bush. Kenneth Lay y la buena gente de Enron.
Lanet olası Enron ya da Worldcom kimseyi işe alıyor mu?
¿ Están Enron o WorldCom contratando gente?
Worldcom'dan Cythia Cooper, FBl'dan Coleen Rowley ve Enron'dan Sherron Watkins gibi insanları.
A la gente como Cynthia Cooper de WorldCom Coleen Rowley del FBI y a Sherron Watkins de Enron :
Geçen Şubat, Senato'da Çoğunluk Partisinin Başkanı'nın odasında risin adında öldürücü bir zehir bulundu.
¿ Cree que los de abajo salen perdiendo con nosotros? ¿ Usted no? Enron, los fabricantes de dispositivos médicos y el tabaco han prevalecido aquí.
Enron skandalı gibi.
Un escándalo parecido a Enron.
Ayak bileklerindeki kelepçeler fonda sessizce öterken,.. ... Enroncularla puro içeceğim.
Voy a estar con los de Enron fumando habanos mientras suenan las alarmas de sus pulseras.
Newport Grubu, Orange County'nin Enron'u.
El Newport Group es la Enron de Orange County.
Biri Enron mu dedi?
¿ Os recuerda a algo la palabra Enron?
Enerji sektörü. Adı Enron.
Comercian energía.
Aktiflerini 10 milyar dolardan. 65 milyar dolara çıkarmak. Enron'un 16 yılını almıştı.
Enron tardó 16 años en incrementar sus activos de 10 billones de dólares a 65 billones, y tardo 24 días en caer en bancarrota.
Enron'un ölümcül bir kusuru. ... varsa o da.
Si se hablara de algún error en Enron, se diría que fue el orgullo.
Gerçekte Enron, iskambil kağıtlarından yapılma bir evdi.
En realidad, Enron era una casa de paja.
Enron un öyküsünün ilginç tarafı insanların bunu. ... rakamlara ve karmaşık piyasa işlemlerine. ... ilişkin olarak algılaması.
Creo que la historia de Enron es fascinante, porque la gente la percibe como una historia acerca de números... que se trata de una cantidad de transacciones complicadas.
Efendim ; bunun Enron un iflası ile bir ilgisi. ... olduğuna dair bir belirti var mı?
Sargento, ¿ nos puede dar alguna información de si esto tiene que ver... con la bancarrota de Enron?
Kendisinin bir Enron çalışanı biliyoruz ama neden intihar ettiğine dair. ... bir delil bulamadık.
Sabemos que era un empleado de Enron, pero respecto a otras cuestiones... o la razón de por qué se suicidó, no la sabemos.
Enron ile bir ilgisi var mıydı?
¿ Y algunas de ellas eran sobre Enron?
... hissedarların çıkarlarına aykırı. ... hiçbir şey yapmadım.
o que no fuera por los intereses, todo el tiempo que trabajé en la corporación Enron, fue para los intereses de los accionistas de la compañía.
Sonuçta Enron un çöküşünün sorumlusu kimdi?
¿ Quién fue el verdadero responsable de la caída de Enron?
Enron ülkenin piyasa değeri en büyük yedinci şirketiydi ve. ... değeri neredeyse 70 milyar dolardı.
Enron era la séptima corporación más grande del país, valorada en casi 70 billones de dólares.
Enron da ise bana öyle geliyor ki kaptan kendine. ... ve yakın çevresine ikramiye verip kendisini ve üst düzey kişileri. ... filikaya bindirip ; kalanlara.
En Enron, me parece a mi que... el capitán primero se dio a sí mismo y a sus amigos unos bonos, y luego él y los de arriba se subieron en el bote salvavidas, y luego gritaron, "Todo va a estar bien".
Ken Lay de yanlış bir şey yapmadığını söyledi.
"Presidente de Enron" Ken Lay dijo no haber hecho nada malo.
Enron, George W. Bush'un ilk başkanlık seçimleri kampanyasındaki. ... en büyük kurumsal katılımcıydı.
Enron había sido el mayor contribuyente a la primera campaña presidencial de George W. Bush.
Enron, Washington'daki pek çok kişiye. ... katkıda bulundu.
Enron hizo muchas contribuciones a mucha gente en Washington, D.C.
Yayınlanan raporlara göre geçtiğimiz dört yılda kocanız... Enron dan hizmetleri için hisse senedi olarak. 300 milyon dolarlık tazminat almış.
De acuerdo con artículos publicados, su esposo ganó... 300 millones de dólares en compensaciones y acciones... de Enron en los últimos cuatro años.
Bunlar, Enron'dan elde ettiğimiz lime lime olmuş deliller.
Esta es la evidencia destrozada que encontramos de Enron.
Bay Fastow'un Enron'da.
"Bancarrota de Enron" El Señor Fastow sólo recibió
... sadece 30 milyon dolarlık hissesi vardı ama. ... yan anlaşmalardan 30 milyon. ... daha aldı.
"Representante, Ohio" 30 millones en acciones de Enron, pero ganó otros 30 millones con sus negocios laterales.
... şirketin görünümünün ne kadar yapay. ... olduğu anlaşıldığında Lay... Skilling ve Fastow'a yönelik.
"Enron Expuesto!" Sentimiento inmediato de rabia... hacia Lay, Skilling y Fastow cuando la gente se dio cuenta... de como se habían enriquecido... y la apariencia tan artificial de esta compañía.
Enron un belgeleri ortadan kaldırması daha fazla soru doğurdu.
La noticia de papeles destruidos en Enron levantaron más preguntas.
Enron bir kaç kötü adamın eseri mi ; ... yoksa Amerikan rüyasının karanlık tarafı mıydı?
¿ Era Enron el trabajo de algunos hombres malos, o la sombra gris del sueño americano?
Lay oldukça mütevazı bir kökenden gelerek Enron hikayesine dahil olmuştu.
"Co-Autor, Los Chicos Más Brillantes del Salón" Lay proviene de raíces muy humildes.
... bu işine ben çok küçükken, muhtemelen.
"Ex-Presidente de Enron" y fue ordenado ministro bautista...
Deregülasyonun sihirli gücü... Ken Lay i 1985 yılında Enron u kurmaya itti.
El poder mágico de la desregulación impulsó a Ken Lay a fundar a Enron en 1985.
Doğal gaz boru hattı şirketlerini birleştirerek devletin gaz fiyatlarını piyasaların iniş çıkışlarına. ... göre dalgalanmaya bırakma kararından. Enron un yararlanabileceğini düşünmüştü.
A través de una fusión de empresas en red de oleoductos de gas natural, lay pensó que Enron podría sacar provecho de la decisión del gobierno de dejar que los precios flotaran con las tendencias del mercado.
Enron yöneticilerinden Rich Kinder. ... şirketten ayrılırken. Lay ona görüntülü bir hoşça kal mesajı hazırladı.
Cuando Rich Kinder, uno de los ejecutivos de Enron, se fue de la compañía, Lay organizó una despedida en TV.
Rich, Enron'dan ayrılışın dolayısıyla. ... bir çift laf etmem istendi. Sana "Teksas'tan ayrılma!" diyeceğim.
Rich, me han... pedido que te diga algo en tu despedida de Enron, y sería esto :
Başından beri Baba George Bush. ... devletin Enron Internatonal'a. ... milyarlarca dolar yardımda bulunmasını sağlamıştı ve.
En los comienzos, George Bush padre ayudó a obtener billones en subcontratas gubernamentales para Enron Internacional, y ayudó a promocionar a Lay a un puesto no oficial como Embajador de las Desregulaciones.
Enron herkese karşı. ... dürüst olan bir şirkettir.
Enron es una compañía que hace negocios con todo el mundo con total integridad.
İnsanların Enron ile girdikleri ilişkide. ... kendilerine olabilecek en dürüst. ... şekilde davranıldığını.
Nosotros queremos que la gente se vaya de Enron pensado que han sido tratados con la mayor integridad y veracidad posible.
Enron açıkça çürük elmalar.
Y Enron...
... arkadaşınız olduğundan söz etmiştiniz.
"Ex-Presidente de Enron" en su declaración que él era su mejor amigo.
Enron da çalıştığım süre boyunca.
Yo no hice nada incorrecto...
... bir öfke baş gösterdi.
"Acusados en las tiras de Enron"