Entre traducir español
99,054 traducción paralela
Beyler, şirketlerimiz arasındaki kan davasından çok sıkıldım!
Caballeros, estoy harto de todo el resentimiento entre nuestras compañías.
Dünya ve Mars arasındaki çatışma Ganymede İstasyonu'nu enkaz hâline getirdi.
La batalla entre la Tierra y Marte devastó la estación Ganímedes.
Yalnızca ikimizin arasında olan bana karşı bir şeyleri vardır değil mi?
Bueno, entre nosotros, como que le gusto, ¿ sí?
İçeri girmesini nasıl engelleyeceğiz?
¿ Qué hacemos para que no entre aquí?
- 660,000 dolar, ikiye bölünmüş, eksi % 20, Harika bir geceydi iş
660.000 dólares, divididos entre dos, menos el 20 %, es una gran noche de trabajo, socio.
- Bir suçlu,
¿ Conoces la diferencia entre un criminal?
- Gerçek farkın ne olduğunu biliyor musun Hırsızlar ve kanun adamları arasında mı, müdür?
¿ Sabe cuál es la verdadera diferencia entre los ladrones y los hombres de la ley, alcaide?
O da çok uzun süre aralarında kaldı.
Él es todo lo que se interpone entre ellos y un largo rato adentro.
Sör Merlyn'le onun arasında sevgi eksilmemiş.
No hay mucho afecto entre él y Sir Merlyn.
Dün gece biri beni öldürmek istedi.. .. ve Yatak On, oda arkadaşlarım arasında kötü bir üne sahip.
Alguien trató de matarme anoche, y la cama 10 tiene mala reputación entre los internados.
Saçma göründüğünü biliyorum. Ama o yatağın hastalar arasında kötü bir ünü var.
Sé que suena ridículo, pero tiene una reputación oscura entre sus pacientes.
- Biz hemşireler birbirimizi kollamalıyız.
Las enfermeras necesitamos cuidarnos entre nosotras.
- Onların arasında birşey var mı?
- ¿ Hay algo entre ellos?
Dr Powell'le onun arasında bir şey var mı?
¿ Hay algo entre ella y el doctor Powell?
- İnsan kurban etmekten mi bahsediyorsun?
Sacrificio humano, ¿ quieres decir? Popular entre los druidas.
Gündüz ve gece arasındaki.
Entre el mundo del día y de la noche.
Pardon. Suç mahallinde az zaman harcarsak daha iyi olur.
Perdón, pero entre menos tiempo estén en la escena, mejor.
Seçmek için yeterince çektin, değil mi?
Ya tienes suficientes entre las cuales elegir, ¿ no te parece?
Bazı eski dava dosyalarını inceledim ve aynı yöntemle yapılmış üç tane daha vaka buldum.
Escarbé entre algunos casos viejos y encontré otros tres secuestros con el mismo modus operandi.
Sonra birinci ve ikinci ayakkabı arasında bir duraksama olur alt kattaki komşular da kulaklarını kapatıp...
Entonces llegaba esta pausa entre el primer zapato y el segundo, durante la cual el vecino de abajo se cubría los oídos...
Normal bir yetişkinin iskelet haline gelmesi 8-12 yıl sürer.
Un adulto normalmente tarda entre ocho y doce años en esqueletizarse.
Aramızda kalmasını istediğim de bu.
Lo que quiero es que lo mantengas entre nosotras.
Çıplak elleriyle birbirlerini parçalara ayırıyor olacaklar.
Van a hacerse pedazos entre ellos con sus propias manos.
Eğer buradaysan giren herhangi birisi hakkında kesinlikle endişelenmemeliyiz
Sin duda no tendríamos que preocuparnos de que alguien entre si tú estás aquí.
Aralarında bir trafik ihlali var ve bu üç yıl önceydi.
Una infracción de tráfico entre ellos y eso fue hace tres años.
Pekala bakalım gözetim var mı Maddie'nin izlediğ yolu kapsayan Restoran ve arabası arasında.
Veamos si hay cámaras de seguridad que cubran el camino que tomó Maddie entre el restaurante y su auto.
Bu birbirimize yaptığımız bir taahhüttür.
Es un compromiso que hicimos entre nosotros.
Merhaba lütfen içeri gir
Hola, por favor entre.
Diğer Yeri hakkında hiçbir şey yok, ancak Zerdüştler inanıyor 3.000 yıllık bir mücadele olacak Iyiyle kötülük arasında Son bir saldırıyla sonuçlanan
No hay nada sobre el otro lugar, pero los zoroastrianos creen que habrá una lucha de 3.000 años entre el bien y el mal que termina con un asalto final de Azi Dahaka.
Hele de sen ne kadar tehlikeli olduğunu kendin gördün.
Tú, de entre todas las personas, has visto lo peligroso que es.
İnanmayacaksın ama, ortaklara para ödemediğimiz yeni müşteriler bulduğumuz ve boş alanımızı kiraya verdiğimiz için para durumumuz iyi.
No lo vas a poder creer, pero entre no tener que pagarle a ninguno de los socios, firmando con un par de clientes nuevos, y subalquilando nuestro lugar estamos llenos de plata.
- Durumlar değişti. Sabahtan akşama ne değişti?
¿ Qué diablos cambió entre hoy y esta noche?
- Dinle Chidi, gerçek aşk nadirdir bir çöl çiçeği gibi ama aynı zamanda gerçek aşk basittir de.
- No, Chidi, el amor verdadero es raro, como una flor del desierto entre dos oasis, pero el amor verdadero también es muy simple.
Siz iki şarlatanın birbirinizin kıçından hiç ayrılmamanızdan tahmin etmeliydim zaten.
Supuse que dos charlatanes se olerían entre sí... Está bien...
Hayır iki saattir deniyoruz ama anca birbirimize toslayıp duruyoruz.
No. Lo intentamos por dos horas, pero sólo había un montón de, como, chocar entre sí.
Birbirlerine işkence edecekleri bir ahiret tasarlayacağım.
Voy a diseñar un más allá donde se torturarán entre sí.
Onlara İyi Yer'de olduklarını düşündürteceğim. Birbirlerini çıldırtacaklarından emin olacağım. İyi Yer mimarı olarak onlarla birlikte kalacağım.
Voy a hacerles pensar que están en el "Buen Lugar", y para asegurarme de que se vuelvan locos entre sí, estaré allí, pasando como un arquitecto del Buen Lugar.
Şimdiden birbirlerinin boğazına yapışmış durumdalar.
Ya están cortándose la garganta entre sí.
Girdiğim saniye alarmlar çalmaya başlar.
Las alarmas van a saltar en el momento que entre.
Nakaratlarin arasinda bir de ucgen duyuyorum.
Yo también oigo un triángulo entre todos los coros.
Agaclarin etrafindan dondurmen lazim.
Tienes que hacerla doblar entre los árboles.
Hakem benim sanatcimdi ve Wexler Sanatcilari birbirini kollar.
El referí es cliente, y en Artistas Wexler nos cuidamos entre nosotros.
Lutfen kucuk hanim, iceri girin.
Por favor, señorita, entre.
İki saatimi şu boktan giysilerine bakarak harcadım.
Llevo dos horas buscando entre todas tus prendas viejas de mierda.
Gir şuraya.
Entre ahí.
Peki, ne üzerinde çalışıyorsun?
¿ Y qué tienes entre manos?
Sen gittikten sonra içeri girdiğimde, ölmüştü.
Cuando entré luego de que te fueras, estaba muerta.
Ateşi olabilir diye düşündüm, ama odaya girdiğimde, orada bu... bu adam beşiğin içine uzanıyordu.
Creí que quizás tendría fiebre, pero cuando entré en su cuarto, estaba este... este hombre parado al lado de su cuna, alzándolo.
- Evet, içeriye girdiğimde, Elini boynuna sararak duvara yasladı.
- Sí... cuando entré, la tenía contra la pared con las manos en el cuello.
Seni arayacaktım ama kliğine adım attığımdan beri başımı kaşıyamadım.
Te habría llamado de inmediato, pero he estado muy ocupado desde que entré en la clínica.
Üzgünüm panik oldum.
Lo siento, entré en pánico.