Epeyce traducir español
1,300 traducción paralela
— Evet, sıra epeyce uzun.
- Si, la línea es muy larga.
Tıbbi bilim, sen burada yokken epeyce ilerledi...
La ciencia médica ha hecho algunos avances mientras usted estaba...
Buna epeyce kalın bir dilim... "iyi pişmiş biftek" de denilebilir tabi.
Y ese es un buen pedazo de carne a la "bourguignon".
İşin aslı, seninle çıkmayı bıraktığımızdan beri seni epeyce düşündüm.
La verdad es que... desde que dejamos de salir... he pensado mucho en ti.
Teybe kaydedilmiş itiraflar davalarda epeyce ikna edicidir.
Las grabaciones son muy convincentes en un juicio.
- Epeyce düşündüm.
- ¿ Saben? He estado pensando.
Seyirciler bu akşam Cooper'ın bu hale düştüğünü görünce epeyce şaşırdı.
Las cosas han dado un giro sorpresivo... esta noche en la pelea de peso medio.
Ama bugün tehlikeli bir gün çünkü... yetişkin yarışmacıları az önce... kuliste gördüm ve... çocukları epeyce terletecek gibiler.
Pero hoy es un día peligroso porque conocí a los adultos detrás de cámara y les digo, son un desafío genial para estos niños.
Bu seferkinin suratı için epeyce çalışacağız. Pekala, İşe koyulalım.
¡ Nada me haría más feliz que ser la Señora Quagmire!
Evet, bunu için 3 yıl eğitim aldım, epeyce zorlanmıştım.
Claro, a los 3 años aprendi todo lo que hacia, no sé veia complicado
Epeyce bir süre bekledim. Gece saat galiba 1 gibi...
Hasta a la medianoche, o una hora.
Doktor anneme yeni bir ilaç verdi Onu ruh gibi yapıyor ama davranışları epeyce değişti.
El médico le dio a mamá una nueva prescripción, la seda pero mejoró su conducta.
Son konuşmamızı epeyce düşündüm.
He pensado en cómo terminaron las cosas.
- Okulda birlikte epeyce vakit geçiriyoruz. Bir kaç kez çıktık.
Nos vemos en el colegio y hemos salido varias veces.
Bay Witter dün sabah olanları düşünmek için epeyce vaktiniz oldu.
Sr. Witter, espero que haya tenido tiempo suficiente para poner en perspectiva los sucesos de la mañana de ayer.
- Epeyce yarası var.
- Son bastantes.
Bahçemi sulamayacağım için epeyce tasarruf ederim.
Me ahorraré dinero en agua para el césped.
Epeyce geciktin İki saattir bekliyorum.
Te tomaste tu tiempo. Llevo esperando dos horas.
Evet. Epeyce masa yapıyorum.
Sí, los masajes tienen algo que ver.
- Babanız getirmeye gitti. Ama epeyce vakit geçti.
Bueno, su padre fue a traerme un poco, pero ya tiene un rato.
Tamam, kurtulmayı başaran olası kurbanımız Lorinda Guiterrez'in epeyce bir sabıkası var.
La posible víctima fugitiva, Lorinda Gutiérrez tiene muchos antecedentes.
- Evet, epeyce.
- Bastantes.
Bunu epeyce düşündüm.
Estuve pensando en esto.
Şaşırabilirisin. Bir 69 Mustang vitesi epeyce zor kavrar.
Te sorprenderías con lo difícil que es manejar un Mustang del año'69.
Plazma yanığı için son dokunuşları yapıyorum, ve epeyce iyi göründüğünü söyleyebilirim.
Estoy dándole los últimos toques a la quemadura de plasma de Siete y se ve bastante auténtica, si debo decirlo.
Samanlığı epeyce daraltıyor bu.
Lo que reduce considerablemente el pajar proverbial.
Epeyce fazla.
Muchos.
Birinin spor takımı epeyce sıkıymış.
Alguien tiene la ropa interior un poco apretada.
Bak, Jack için epeyce sert bir şey söyledin.
Usaste un término muy duro con Jack.
- Kendini epeyce kaptırmış.
- Es muy escandaloso.
Şimdi yazdığımdan epeyce memnunum.
Así que ahora estoy bastante satisfecho de lo que he escrito.
- Bunu izlemek için epeyce para ödedim.
Pagué por ver la película. Ella también.
Zaten epeyce içmişti. Birlikte biraz daha içtik. Bir süre sonra beni eve götürmek istediğini... söyledi.
Me llevaba una docena de copas de ventaja, así que tomamos alguna más... y, al rato, me dice que quiere... llevarme en coche a casa.
Epeyce azdı.
Era muy baja.
- Epeyce yürüdüm de.
- Paseo mucho a pie.
Bu çiçek salonda epeyce gezdi.
Esta flor ha viajado a lo largo del salón.
Etrafta epeyce tanınıyorsun, ama arkadaşların, şimdi neredeler?
Te hacen mucha publicidad pero tus amigos... Dónde estan ellos ahora?
Bizim Saraylarımız epeyce küçük.
Nuestros palacios son bastante pequeños.
- Hafızam epeyce iyidir.
Tengo una muy buena memoria.
Bizim saraylarımız epeyce küçük.
Nuestros palacios son bastante pequeños.
Kendini buna epeyce kaptırmışsın
Pues sí que te gusta.
- Epeyce kabarık. - Bu araçları kontrol edebiliriz.
No podemos con todos estos autos.
Bence hepimiz benim dava vekili olarak epeyce gelişme gösterdiğime hemfikiriz.
John, sabemos que he mejorado mucho como litigante.
Epeyce sağlıklı bir koma.
Pues es un coma lleno de vida.
Bak Sketch, epeyce hızlı koş kısmını unutma.
Pero, Sketch, no te olvides de la parte en que sales corriendo.
- Yani epeyce bekleyeceğiz.
Eso significa que será una larga espera.
- Epeyce pahalıydın değil mi?
Sí, tenías un precio para ser vendido, ¿ no?
- Evet. Hem de epeyce.
- Sí, unos cuantos.
Trombosit eksikliğinden kaynaklanan kanama epeyce durduruldu.
Un caso claro de hemorragias por trombocitopenia.
- Epeyce uzak.
- Vienes de muy lejos.
Epeyce zor.
Para nada.