Escale traducir español
112 traducción paralela
- Ama saat dörtte Escale'de olacak.
- Pero estará a las 4 en la Escala.
Saat dörtte Escale'de mi?
¿ A las 4 en la Escala? Bien.
Kimin üstüne tırmanacakmışım?
¿ Escale por encima de quién?
Şüphesiz Eiger'a tırmanmana gerek kalmadan... onun adını öğreneceğiz.
Sin duda, tendremos su nombre antes de que sea necesario que Ud. escale el Eiger.
- Bir dağa mı tırmanayım.
¿ - Escale una montaña?
Tırman!
¡ Escale!
Katiltepe'ye çıkacak ilk kişi siz olacaksınız.
Será el primer hombre que escale el Pico de la Muerte.
# Ve sen bu dağları aşacaksın # # Zirveye ulaşan sen olacaksın #
Y serás tú quien escale la montaña, serás tú quien alcance la cima.
Bu olan biteni bir kadının sinirlenmesinden saçını başını paralamasına dönüşmekten alıkoyabiliriz.
Podemos evitar que esto escale de ser sólo una mujer agraviada por habérsele raspado la pintura...
- Kışladan çıkmamız yasak, duvardan kaçtım. - Neden?
No estoy autorizado a dejar las barracas, así que escale el muro.
Yok duvar aşk tırmanmaya olamaz.
Pared que el amor no escale.
Kimsenin penceresine tırmanmayacağından emin olmalıyım.
para asegurarme que no escale por la ventana de alguien esta noche.
Dağlara tırmanmamı istemiyorlar.
Ellos no quieren que escale montañas.
... tuvalet penceresinden dışarı çıktım ve evin yanındaki kafesten tırmanıp çatıda saklandım.
Corrí por las escaleras, salté por la ventana del baño... escalé el muro de mi casa y me escondí en el techo..
Tehdit arttıkça, tepkimiz de artacak.
Mientras la epidemia se escale, así también nuestra respuesta.
Pang Ching Yun tek harekette zirveye çıkar. Durum bu.
Pang puede que escale hasta la cima y entonces...
Klimanjaro Dağı'na tırmandım.
Escale el Monte Kilimanjaro.
O ağaca tırmanmam için beni gaza mı getiriyorsun?
¿ Me desafía a que escale ese árbol?
Seni dinlemediğimden değil dostum. Ama gözümü bile zor açarken nasıl dağdan aşağıya ineceğim?
No es que no te escuche pero, ¿ cómo quieres que escale si apenas puedo hablar?
Ben gardiyandım. Onun için yüksek mevkilere çıkmaya başladım.
Escalé cambiando agallas por dinero e influencias.
Dikenli asmaya tırmandım, kraliyet kızı benim.
- ¿ Y bien? Escalé la espinosa vid, y la princesa real es mía.
Bir kez yalnız başıma çıktım.
Una vez escalé en solitario.
Yıllar önce, yasak olmasına rağmen dağlara tırmandım.
Hace muchos años escalé las montañas a pesar de estar prohibido.
Noele kadar günleri sayarak geçirdim. saat 5'te, noel sabahı, koşarak- -
A las 5 de la mañana de esa Navidad, bajé las escale- -
Böylece beni hapse attılar ve hapishanede oturuyorum, sonra demirlere tırmanıyorum kötü şeyler yapacak gibiyim ve oraya tırmanıyorum King Kong olduğumu dışarı haykırıyorum.
Así que me encarcelaron... y me senté en la celda, luego escalé las barras... y hacía cosas y me subí ahí arriba... y gritaba que era King Kong.
- Tırman.
- Escale.
Bu tepeye çocukken tırmanmıştım.
Cuando era un niño, escalé esta colina...
El Capitan'ın tepesine 1 8 saat 23 dakikada tırmandım.
Escalé El Capitán en 18 horas y 23 minutos.
Duvarın üstünden baktığımda onu gördüm.
Llevada por la curiosidad, escalé el muro y entonces le vi.
Mont Blanc'a çıktığımda bu saati bana babam vermişti.
¡ No, no, no! Mi papá me lo dio cuando escalé el Mont blanc,
Deniz kabuğu ve midye toplarım.
Escalé y trepé.
Tırmanılamaz dağa tırmandım!
¡ Escalé la montaña inalcanzable!
Galway'deki ilk seferimde, katedrale serbest tırmanış yaparken bir papaz yere inene kadar peşimden geldi.
La otra vez en Galway, cuando escalé la catedral un cura me persiguió por toda la planta baja.
Niagara şelalesine tırmandım.
- Escalé las Cataratas del Niágara.
Onu fark edinceye kadar iki kere tırmandım.
Escalé el acantilado dos veces antes de encontrarlo.
Sonra bir dağa tırmandım ama yanımda yeteri kadar su yoktu.
Luego fuí y escalé una montaña... pero no traje suficiente agua.
- Kızınızın hırsızlıkta yer aldığı doğru mu
¿ Robaste el dinero? Escalé hasta la caja fuerte, y estaba vacía, pero encontré el dinero.
Biliyorsun, Nikolai'yi savunmak için duvarlara tırmandım.
Sabe, escalé las paredes en mi celo por defender a Nikolai.
Kilimanjaro dağına tırmandım.
Escalé el Monte Kilimanjaro.
Bir keresinde buz tırmanışına katıldım.
Una vez escalé hielo.
Bazen Adam'la tırmanırdım. Onun kolu olduğunu öğrendiğimde neredeyse kafayı yiyordum.
, escalé algunas veces con Adam, y me quedé un poco perturbado cuando me enteré que era su brazo
Herşeyden uzaklaşmak için, Anshun'un Kutsal Dağına yolculuk yaptım.
Escalé el Monte Shen en Anshun con la esperanza de dejar atrás las miserias del mundo.
Hiçbir önlem olmadan 5 kat tırmandım.
Escalé tubos de desagüe de cinco pisos sin ninguna protección.
1998'de kızlarımdan biriyle bunun tepesine tırmanmıştım.
Escalé este pico en 1998 con una de mis hijas.
Yukarı tırmandım ve seni aşağıya indirdim, olan bu.
Yo escalé y te bajé, eso es lo que pasó.
Ben yukarı tırmandım ve seni aşağıya indirdim.
Escalé y te bajé Es lo que pasó
Çok yüksek yerlere tırmandım, Bob.
Y escalé mucho, Bob.
Ağacı şöyle bir ölçtüm.
Escalé un árbol, era uno grandote.
Geçen sene Denali'ye tırmandım.
Escalé el Denali el año pasado.
Hayır, daha önceden böyle bir yere hiç tırmanmadım dedim.
No, dije que nunca escalé uno de estos.
Pelikan Bay'da ilk duvar tırmanışımda birinci olmuştum...
Sí, la primera vez que escalé una valla fue en la cárcel de Pelícano.