English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ E ] / Espalda

Espalda traducir español

17,324 traducción paralela
Hizmetçi kızlar sırtına masaj yapar.
Criadas masajeando tu espalda.
- Ve babamın urbasını her zaman üzerimde bulunduracağım.
Y mantener la túnica de papá, en mi espalda en todo momento.
Arkasına sar.
Cúbrela por la espalda.
Sırtını iyice ovala. Üşütmesini istemiyorum.
Frótale bien la espalda, así entra en calor, que no quiero que se me enfríe.
Sırtım onun için yeterli büyüklükte değil.
Mi espalda no es lo suficientemente grande.
Baba, benden yüz çevirme.
Papá, no me dé la espalda.
Banyoda arkasını kollamamı seviyor.
Le gusta que cuide su espalda en las duchas.
Rusların hepsi topuklayıp kaçmıştı.
Todos los rusos te dan la espalda y huyen.
Geri çekilmelisin.
Debe mantenerse en la espalda.
Soyadıma ve mirasıma sırtımı döndüm.
Darle la espalda a mi apellido y mi herencia.
Çünkü annemi sırtından bıçakladı!
¡ Porque apuñaló a mi madre por la espalda!
Sırtından şok yemenin kalbini kırabilmesi ne kadar ilginç. Sırtını da ağrıtıyor.
Es gracioso como que te den con un táser en la espalda puede romperte el corazón y además hace que te duela de verdad la espalda.
Ama onları paintball silahıyla sırtlarından vurmak, paha biçilemez ki biz de öyle yapacağız.
Pero dispararles con bolas de pintura... por la espalda es lo mejor... que es justo lo que haremos.
Benim sırtımda da böyle bir iz var.
Yo tengo una cicatriz parecida en la espalda.
Kadın kendisinin adam bıçaklayan halinin kocaman dövmesini yaptırmış sırtına.
O sea, tiene un tatuaje en toda su espalda de ella apuñalando a un tipo.
Gözünüzü dört açın.
Necesitas cubrirte la espalda.
Sırtımda bir kaşıntı var.
Tengo picazón en la espalda.
Hayatım, Jacqueline'e sırtını göster.
¡ Cariño! Muéstrale la espalda a Jacqueline.
Evet, sırtımda morarmalar var.
Sí. Es que tengo unos moretones en la espalda.
Bir de sırtımda bu morluklar var.
También tengo moretones en la espalda.
Ayıyla polisi sır sırta bağlamışlar ve nehre atmışlar!
Ataron el oso al policía, lomo contra espalda, ¡ y los arrojaron al río!
Eğer sen işini yaparken yarısı kadar çalışırsan. Arkadaşlarını sırtından bıçaklarken yaptığın gibi Biz bu durumda bile olmazdık
Si trabajarás la mitad de duro al hacer tu trabajo... así como apuñalas a tus amigos en la espalda, ni siquiera estaríamos en esta situación.
Sırtıma güneş kremi sürer misin?
¿ Me podrías dar en la espalda?
Sana bizden aldıkları yılları geri veremem.
No puedo darle la espalda Los años que tomaron de nosotros.
Kocan cemiyete sırt çevirmeye karar verdiği için çok mutlu olmalısın.
Debe estar tan dichosa de que haya decidido darle la espalda a la sociedad.
Sanchez sırt üstü yatıyor.
Sánchez, planchado sobre su espalda.
Kaçıp gitme lan!
No me des la espalda.
Sırtımı sıvazladılar, avukatlığa giriş sınavındı dediler ben de onlarla güldüm ama aslında hiç hoşuma gitmemişti.
Y todos se rieron de ello. Me dieron una palmadita en la espalda, me dijeron que era mi prueba de fuego, y se rieron con ellos, pero, sabes, nunca me sentó bien.
Tüm bu oyunu müvekkilini geri almak için yazmış.
Este... Toda esta canción y la danza... se trata de conseguir que su cliente espalda.
Asıl öz kardeşimin beni sırtımdan bıçaklamasına tahammül edemiyorum.
No puedo soportar el hecho que mi propio hermano me apuñaló por la espalda!
Şuraya yazıyorum, onu geri kazanacağım.
Mark me, Voy a ganar la espalda.
- Sırtın nasıl?
- Ahora sí. ¿ Qué tal tu espalda?
Sırtınızı bu hainlere dönmeyin!
¡ No den la espalda a estos traidores!
Kaplumbağa gibi sırtım yere yapışık kalmadım tüm gece.
No estuve pegado a mi espalda como una tortuga toda la noche.
Yıllar önce bana sırtını döndüğünde sana karşı kin beslemiştim. Seninle sayısız fersaha yelken açmıştık. Sayısız harpta çarpışmıştık.
He albergado tal resentimiento sobre ese momento todos esos años cuando me diste la espalda... a pesar de que he navegado incontables leguas contigo, he luchado incontables batallas contigo, te he enseñado incontables lecciones... y lo hiciste todo por una chica.
Şimdi bize sırtınızı mı döneceksiniz?
¿ Ahora nos dais la espalda?
Orada olsaydın yüzlerindeki ifadeyi görürdün. Silahlarını bırakıp bize sırtlarını dönenleri.
De haber estado allí, les habrías visto la cara a quienes bajaron las armas y nos volvieron la espalda.
Bu cilde adını yazıp yeminine sırt çeviren herkes bir adama ait.
Cada nombre en este tomo pertenece a un hombre que le ha dado la espalda a esa promesa.
Sırtımdan mühürlenmemi mi istiyorsun?
¿ Quieres que me ponga un letrero en la espalda?
Onun için yaptığın onca şeyden sonra sana sırt çevirmiş.
Él te dio la espalda, después de todo lo que habías hecho por él.
Seni duvara yasladı ve eğildi.
Te acuesta sobre la espalda y se inclina.
Babam için bowling salonu kurdurmuşsun... ve sırtına tüm ailenin resmini dövme yaptırmışsın.
Instalaste bolos para mi papá y te tatuaste a toda mi familia en la espalda.
Sırtından kuyruk sokumuna... ulaşan narin kıvrımları...
El arco de su espalda donde se une con su cóccix.
Belini inciteceksin.
Te vas a lastimar la espalda.
Beni sırtımdan bıçaklamanın yeni yolunu mı düşünüyorsun belki bir bumeranga yapıştırıImış bir çatalla?
¿ Piensas cómo darme en la espalda? ¿ Quizá con un tenedor pegado a un bumerán?
Sen kendini arkadan bıçakladın, Cyndee bir kılıç dünyanın çevresinde yolun sonuna kadar gider mi bilmiyorum!
Tú eres la que se da por la espalda, Cyndee. Con, no lo sé, ¡ una espada que recorre todo el mundo!
Sokak ağzı, ünlü dedikodusu ve golf yardımcısının ihaneti.
Hablamos de la media, los nombres de lugares, puñales por la espalda...
Eğer adam başarılı olup geleceği değiştirebilirse kardeşinin oğlu asla doğmamış olacaktı. Bu yüzden kardeşi adama sırtını döndü ve düşmana katıldı.
Si el hombre tuviera éxito y cambiase el futuro, el hijo del hermano nunca nacería, así que el hermano volvió la espalda al hombre y se unió al enemigo.
Sanığın sırtının fotoğrafı. Polis merkezinde çekildi. Tutuklandıktan yaklaşık bir saat kadar sonra.
Es una foto de la espalda del acusado tomada en la comisaría aproximadamente una hora después de ser detenido.
Can...
¿ Me puedes... rascar la espalda?
Sol eliyle yazıyordu ve sağ eliylede sırtımı kaşıyordu.
Y él... podía escribir con la mano izquierda y rascarme la espalda con la derecha.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]