Estadio traducir español
2,158 traducción paralela
White Hart'taki sandalyelerde manevra için fazla yer yok, değil mi?
No dan mucho espacio esos asientos del estadio White Hart
Dodger Stadı'na giderken arabada iki kişi olma kuralına uymak için arabaya bir fahişe almıştım çünkü maça geç kalıyordum.
Levanto a una prostituta para usar la vía especial de autos y llegar al estadio de los Dodgers. Porque llego tarde al partido.
Tabii salon görevlileri dışında, çünkü bu alanda yarın "Silsüpürler Buz Gösterisi" var.
Excepto por los trabajadores del estadio por culpa de hufflesnuffs en hielo. necesita el espacio mañana
Maç akşamı NBA sahnesi gibisi yoktur.
No hay nada como un estadio de la NBA en una noche de partido. Boston.
- Şey, onlar, binanın planı mı? - Evet.
¿ Son éstos los planos del estadio?
Bu varsayıma nereden ulaştınız ki... Çünkü, siz bir hokey antrenörüsünüz, ve burası da bir hokey salonu.
Porque usted es entrenador de hockey y este es un estadio de hockey.
Salonu kurtarmak istemişti.
Quería salvar el estadio.
Seni artık stadyumda bile görmüyorum.
Ni siquiera te he vuelto a ver en el estadio.
Eğer devam edersen böyle, sana eleme maçları için bile ayalarım. Ajansımı ara ama tamam.
Cuando llegue al estadio... le daré entradas, llame a mi agente.
FUTBOL TAKIMI DOLU STADYUMUN ÖNÜNDE İLK MAÇINI KAZANDI.
Equipo de fútbol gana el primer juego frente a estadio completo
Ben, stadyumda şu yığın mezarların kazılmasında çalıştım, günde 400...
Yo estuve en el estadio cavando tumbas por $ 400...
Hatta Tiger Stadyumu'ndaki ilk maçında tünelde takıma eşlik etmenden mutluluk duyarız.
Pero mejor que eso, en su primer juego en el estadio del Tigre nos gustaría que tú guiaras al equipo a la salida del túnel.
SJ, benim sana önerim, ikimiz için de çok anlamlı olacak bir şey. İlk maçta Union Stadyumu'na kol kola girip para atışını birlikte yapacağız. Nasıl?
SJ, estuve pensando mucho en eso, y una de las cosas que creo que será especial para los dos es caminar juntos hasta el centro del Estadio Neely en el primer partido y arrojar la moneda juntos.
Ole Miss'te stadyumun yanında bir koru var.
En Ole Miss tenemos una arboleda junto al estadio.
Luisiana Stadı'na bu hikâyeden esinlenerek Ölüm Vadisi adı verilmiş.
Al estadio de la universidad de Louisiana lo llamaron Valle de la Muerte por esta historia.
... o zamanlar dev gibi stadyumlar dolup taşardı ve ben bakardım ve düşünürdüm :
... el público en el estadio, y estoy pensando... ¿ Qué hacen aquí?
O parayı toplamak için bir ay boyunca stadyum doldurmamız gerek.
Habría que llenar un estadio un mes para conseguir lo que debemos.
Bu inanılmaz genç adam için staddaki herkes ayağa kalktı.
El estadio se pone de pie por este increíble muchacho.
Kampus stadyumundaki en iyi Dead konserinde.
En el estadio del campus, el mejor concierto de los Dead.
Hastalık daha ilk aşamalarında.
Es un primer estadio.
Bugün keşke sen de yanımda olsaydın diye düşünüyordum.
Me sorprendió desear que estuvieras ahí, en el estadio.
Tüm velodromu boşaltıyoruz.
Estamos evacuando todo el estadio.
- Velodromda.
- En el estadio.
Bana 98'deki Güney Amerika'daki stadyuma ateş edilme olayını hatırlattı.
Me recordó a un tiroteo en un estadio. En el'98 en américa del sur.
Güney Amerika'daki stadyumda ateş edilme olayı.
Sobre ese tiroteo en un estadio en américa del sur.
Futbol sahasında altı polis memeru vurulmuş, Marinadaki stadyumda da altı mermi atıldı.
Seis oficiales de policía tiroteados en un estadio de fútbol, seis tiros en el "Marine Estadio"
Bu gerçekten iyi bir teori, Ve sende başroldesin.
Esa es realmente una buena teoria y tu estás en el estadio.
Cumartesi günü o sahaya çok taşaklı bir güven ile çıkıp sonra o güveni alıp bütün stadyuma yayacaksın.
Vas a salir corriendo a este campo el Sábado Lleno de confianza Y vas a coger esa confianza y la vas a lanzar por todo el estadio.
Her zaferle seninle Arena'da yüzleşmeye bir adım daha yaklaşıyorum. - Çalınmış şanımı geri almak üzere.
Con cada victoria me acerco a enfrentarte de nuevo en el estadio, y a reclamar glorias robadas.
Duro bu haberi yüzünde lanet bir gülümsemeyle karşıladı ama ben Arena'dan bir başına sağ çıkamayacağından korkuyorum.
Duro recibe las noticias con una maldita sonrisa. Pero yo temo que no sobrevivirá el estadio por su cuenta.
Arenada kazandıklarım...
- Lo que gane en el estadio...
Benim sınırlarım arenanın sınırlarından çok daha ötede.
Las mías van mucho más allá de las arenas en el estadio.
BBC Ulusal Yayını ve İmparatorluk Servisi sizleri ; babası, majesteleri Kral 5. George'un mesajını okumak üzere Wembley Stadyumu'ndaki İmparatorluk Şöleni'nin kapanış merasiminde hazır bulunan ekselansları York Dükü'nün konuşmasına götürüyor.
Es el Programa Nacional de la BBC y los Servicios del Imperio llevándolo al Estadio de Wembley para la ceremonia de cierre de la Exhibición del Imperio donde Su Alteza Real el Duque de York leerá un mensaje de su padre, su majestad el rey Jorge V.
Bildiğiniz gibi, bu senenin başlarında, kendisine III safhadaki lenfoma teşhisi kondu.
Como muchos de vosotros sabeis, fue diagnosticada con Linfoma en estadio tres.
Evet, bu sahayı çalacağız.
Sí, vamos a robar este estadio.
Valiyi, sahip olduğu bu yere beysbol sahası inşa etme fikriyle oltaya getir.
Enganchar al alcalde con la idea de que vamos a construir un estadio aquí en toda esta tierra que él posee.
İçinde takım olmadan bir beysbol sahası inşa ettiğimize nasıl inandıracağız?
¿ Cómo lo convencemos de que estamos construyendo un estadio sin equipo que juegue en él?
Beysbol sahası mı inşa ediyor?
¿ Está... construyendo un estadio?
Nehir kenarında bir saha.
Un estadio frente al río.
Vergi ödeyenlerin parasıyla yapılacak olan 30 milyon dolarlık saha gökten düşüyor.
Un estadio significa treinta millones de dólares de dinero prestado de los contribuyentes simplemente cayendo del cielo.
Şimdi de bu çıktı, üzerinde ismim olacak bir beysbol sahası.
Nunca pudo. Ahora, esto... Un estadio, con mi nombre en él...
Beysbol sahasını nasıl inşa edeceğiz?
¿ Cómo construimos un estadio?
Yeni bir saha yapıyorsunuz.
Están construyendo un nuevo estadio.
Sahayı Belbridge'de inşa etmenizi istiyorum.
Y quiero que construya el estadio en Belbridge.
Ben bir duş alayım. Bizimle stada gelmek ister misin?
Voy a tomar una ducha. ¿ Quieres venir al estadio con nosotros?
- Stadyum mu?
Al estadio?
Şöyle de denebilir biz deri hücrelerini tekrar ilk safhaya dönüp embriyotik kök hücrelerini değerli kılmaları için tekrar programlıyoruz.
Se podría decir, que estamos reprogramando células de la piel para volver al estadio, que hace que las células madre embrionarias sean tan valiosas.
İlk konser Pittsburgh Civic Arena'da 11,000 kişin önünde gerçekleşecekti Manfred Mann ve Uriah Heep'in ön grubu olarak.
El primer espectáculo iba a ser frente a 11 000 personas en el estadio de Pittsburgh Civic, como teloneros de Manfred Mann y Uriah Heep.
Alanın sonunda standların altında diğer kulislerden uzak küçük oda şeklinde bir kulisimiz vardı,
Teníamos un camerino que era una habitación pequeña debajo de las gradas al final del estadio, lejos del resto de los camerinos.
- Elbette.
- En el estadio algunas de esas personas estaban- - - Claro.
Wembley bir stadyum.
Wembley es un estadio.