Etmedim traducir español
6,960 traducción paralela
Pek kahvaltı etmedim.
Realmente no desayune.
Endişe etmedim... bu evde herkese oda var.
- En esta casa hay sitio para todos.
Beş yıldır, bir dakika bile şüphe etmedim Seattle'da sen ve ben doğru aramayı yaptık, tamam mı?
En cinco años, nunca dudé ni por un minuto que tú y yo tomáramos la decisión acertada allá en Seattle, ¿ de acuerdo?
Seni kesinlikle terk etmedim.
Nunca os abandoné.
Aslına bakarsan ben sipariş etmedim.
De hecho no las había pedido.
Buraya kadar gelmenize asla müsaade etmedim, Bayan Florrick.
Nunca les di permiso para ir por ahí. Sra. Florrick.
- Fark etmedim.
No me he dado cuenta.
Geçmişte sana yeterince yardım etmedim mi?
¿ No te ayudé bastante entonces?
Hiç tereddüt etmedim, bir kere bile.
Nunca dudé, ni una sola vez.
Kabarık olduğunu fark etmedim.
No me había notado hinchada.
İyi de... Ben de sana ölen kadını, derin dondurucudan göçmen bürosuna, taşımana yardım etmedim mi?
Pero... recuerda, te ayudé con el tema del... del transporte de aquella mujer del congelador del centro de refugiados.
Anne olmayı asla hak etmedim.
Nunca merecí ser madre.
- Hayır etmedim.
- No, no lo hice.
Fark etmedim.
No que lo haya notado.
Etmedim.
No he dudado.
Ve ben onunla kavga etmedim.
Y no me he peleado con él.
Ben bunu böyle hayal etmedim.
No es lo que me había imaginado.
Bir rüyanın beni etkisi altına almasını hiç tecrübe etmedim. Yani, " Şimdi bu rüya gerçekleşir mi?
¡ Jamás tuve control de un sueño, en que pensara : " Estoy soñando!
Acele etmedim, deli bir karı gibi davranmadım ve kazandım!
¡ Me tomé mi tiempo, no fui una idiota loca, y gané!
Müdahale etmedim. Sokaklarda deli gibi davranıyordu.
Yo no "intervine"... estaba actuando como loca ahí en la calle.
Böyle olacağını hiç tahmin etmedim.
- Eso no me lo esperaba.
O kitapları alsın diye ben teşvik etmedim onu.
No le animé a que cogiera esos libros.
Bunu hiç hak etmedim.
Nunca me lo merecí.
Ben ihbar etmedim.
Yo no les llamé.
Jianxing, ne sana ne de Yichuan'a hiçbir suretle ihanet etmedim.
Jianxing, jamás te traicionaría a ti ni a Yichuan, por ningún motivo.
- Daha kabul etmedim zaten.
Bueno, ¿ sabes qué? Aún no he dicho que sí.
Hayır, dikkat etmedim.
No, no estaba prestando atención.
Senden ise hiç haz etmedim.
Tú no mucho.
Bilmediğimi mi sandın? Ha? Hayır, başından beri biliyordum ama tek kelime etmedim.
¿ Creías que no lo sabía? No, siempre he sabido que fuiste tú, aún así no dije nada.
Hala hasta olduğunu fark etmedim bile.
No me di cuenta de que seguías enfermo.
Stefan'a asla ihanet etmedim. - Elbette etmedin.
Le fui completamente fiel a Stefan.
Seni kast etmedim.
No pensaba en ti.
Çok kızmıştım, ona teşekkür bile etmedim.
Estaba tan enojada. Ni siquiera le agradecí.
Tek bir kişiye bile ihanet etmedim ben.
No he traicionado a nadie.
Tabii henüz etmedim.
No aún. Claro.
Gördüğün gibi Storybrooke'taki herkese ihanet etmedim.
Y... ya ves, no debo traicionar a todos en Storybrooke.
Seni kast etmedim zaten!
Bueno, ¡ no me refería a ti!
Üzerinde çalıştığım bu dosya kız kardeşim hakkında düşünmeme sebep oldu. Nasıl oldu da bu kadar zamandır ona ne olduğunu hiç merak etmedim.
Este caso en el que estaba me ha hecho pensar en mi hermana y en que no había pensado en ella o lo que pasó en mucho tiempo...
Hiç kimseye kardeşin hakkında tek bir söz etmedim ve niyetim de yok.
No he dicho una palabra sobre tu hermano a nadie, y no tengo intención de hacerlo.
- Ben terk etmedim!
- ¡ No hice nada!
On bir yaşındayken, kız kuzenimin taytını denedim ve nefret etmedim!
¡ Cuando tenía 11, una vez me probé las medias de lana de mi prima, y no odié el modo en que sentía!
Aslında bundan o kadar da nefret etmedim.
En realidad, no odiaba esto.
Ve şikayet etmedim.
Y no me he quejado.
Ama bunu hak etmedim.
Pero no merecía eso.
Fark etmedim.
No me di cuenta.
Bir dakika bunu ben sipariş etmedim..
Espera, esto ni siquiera es lo que ordené.
- Merhamet diye yalvardı ama merhamet etmedim.
Lo torturaste.
Orada olduğunu fark etmedim.
Lo siento.
- Tek kelime etmedim.
Vamos.
- Etmedim cidden.
- No, de verdad que no.
Ama ben hala senin bebeği oynamayışının şaşkınlığını yaşıyorum. Teklif edildi ama ben kabul etmedim.
Me lo pidieron, pero rechacé la oferta.