Ettigin traducir español
9,029 traducción paralela
Etmissin ihanet ettigin tüm yeminlere.
Todos los juramentos que traiciones.
Koparmissin ettigin kutsal yeminlerini. Görüyorsun ki simdi kalmiyor hiçbir sey her zaman ve daima.
Cortaste votos sagrados, y ahora ves que nada dura siempre y para siempre.
En azından babamı tehtid ettigin konuşmaya kadar.
Por lo menos, no hasta que usted insistió en tener esta plática de chicas y empezó a amenazar a mi padre.
Talep ettiğin üzere ajan kimliğimi terk ettim.
Hemos renunciado a la nave espía según su petición.
İkimizin farklı yolları var Anne, ama hayal ettiğin dünya benim de savaştığım dünya.
Tú y yo quizás tenemos métodos diferentes, Anne, pero la vida con la que sueñas es por la que yo estoy luchando.
Beni kabul ettiğin için teşekkürler.
Hola. Gracias por recibirme.
Grace'i bizlere emanet ettiğin için sana teşekkür etmek istiyorum.
Quiero darte las gracias por regalarnos a Grace a todos nosotros.
5 ayda kat ettiğin yol gerçekten hayret verici ve hayatının şiddet dolu olduğunun da farkındayım.
Estoy sorprendido por lo lejos que ha llegado en 5 meses, y me hago ilusiones de que esto no es una vida violenta.
Waller bu görevi kabul ettiğin için sana teşekkür etmemi istedi.
Directora Waller me ha pedido darle las gracias por haber aceptado asumir esta misión.
- Test ettiğin teşekkür ederim yine de.
Bueno, gracias por examinarlo por mí.
Neyse, gitmem gerekiyor. Test ettiğin için çok teşekkür ederim. Sonra görüşürüz.
Que- - en realidad, tengo que irme, pero muchas gracias por examinar esto, te veo después.
Sırf muhabbet olsun diye nefret ettiğin abimi sordun.
Acabas de preguntarme por mi hermano, al cual odias, para llegar a un silencio incómodo.
Ona yardım ettiğin için teşekkür etmek istedim.
Yo... Quería agradecerte el que la ayudaras.
Kendin yapmasan bile bu saati tamir etmek sana bir şeyi kontrol ettiğin hissini veriyor. Bu çok güzeldi, Hodgins.
El cáncer te hizo sentir como si perdieras el control y arreglando este reloj, aunque no puedas arreglarlo tú, te da la sensación de que tienes el control de algo.
Ona evlenme teklif ettiğin yer.
Dónde le propuso matrimonio.
Takip ettiğin ipucu bu muydu?
¿ Esa es la pista que estaban siguiendo?
Tamamen berbat ettiğin hani?
¿ El que echasteis abajo por completo?
- Böyle kısa sürede kabul ettiğin için sağ ol.
Gracias por aceptarlo en un plazo tan corto.
Olduğun gibi görüyorum, hareket ettiğin gibi.
Veo cómo eres, cómo te mueves.
Pek çok ailede, evet, ama beni tedavi ettiğin şekilde, Sana yumruk atabildiğim kadar güvenirim.
En la mayoría de las familias puede que sí, pero tal y como me has tratado confío en ti tanto que podría echarte de aquí.
Benim dışımda herkesin iş teklifini kabul ettiğin için mi?
Espera... ¿ Y por eso aceptas todas las ofertas de trabajo salvo la mía?
Yattığın adamla ilgili tavsiye almak için terk ettiğin eski kocana mı gittin?
¿ Acudiste al marido que habías dejado buscando consejo sobre el tipo con el que te acostabas?
- Hak ettiğin şeyleri... -... göreceğin hapse gireceksin!
Vas a ir a la cárcel y te harán cosas terribles.
Gina, tahmin ettiğin gibi, poster kampanyası geri tepti.
Vale. Gina, como predijo, la campaña de carteles no ha sido bien recibida.
- Bu mu fark ettiğin şey?
¿ Te diste cuenta entonces?
Ya bu adam senin takip ettiğin adam olsaydı?
¿ Y si fuera tu caso?
Bana yardım ettiğin için çok teşekkürler.
Gracias por ayudarme.
Yardım ettiğin için sağ ol.
Gracias por molestarte.
Yaşam olmayan bir ay üzerinde, önceki işlerinden elde ettiğin ganimetleri tuttuğun gizli bir zula hakkındaymış.
Sobre un escondite secreto en una luna deshabitada, donde habéis ido guardando el botín de todos vuestros trabajos.
- Tahmin ettiğin şey dostum.
- Puedes apostar tu culo que sí, amigo.
Hayır, o zaten baştan nefret ettiğin müvekkilin.
No, es el que odiabas en primer lugar.
Dans ettiğin o güzel kız mı?
¿ Es esa chica muy bonita con quien estabas bailando?
Bunlar hep düşünmeden hareket ettiğin için oluyor doğal oğlan.
Eso te pasa por saltar sin ver, chico naturaleza.
İncitmekle tehdit ettiğin bir çocuk.
Pero eso fue antes de tener una niña, a la que amenazaste.
Onu kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Gracias por aceptar su caso.
Yapmadığını iddia ettiğin her şeyi daha az önce beni patakladığında yaptın.
¿ Me entiendes? Eres de ideas fijas, eso ya me lo dijiste cuando me pateaste el culo.
Kabul ettiğin tüm rüşvetler ve LeMarchal yayınlarıyla yaptığın anlaşma ifşa edilecek.
Todos los sobornos que ha aceptado en forma de respaldos por parte de los medios de LeMarchal saldrán a la luz.
Teklif ettiğin şeye dikkat et.
Cuidado con lo que ofreces.
Öğrenim salonundan nihayet mezun olmama ettiğin yardım için sağ ol.
Gracias por ayudarme finalmente se gradúan de la sala de aprendizaje.
Bizarro'nın özel mekanında onunla konuşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Gracias por reunirse con Bizarro para hablar en su sitio especial.
Bize rapor ettiğin için teşekkürler kıdemli astsubayım.
Le agradezco que nos haya contado, jefe maestro.
Bu nehirden geçmesine yardım ettiğin kadın çocuklarıyla birlikte...
Las mismas mujeres a las que ayudó a cruzar el río, con los niños... Eso es.
Ephraim Knowles savaş zamanı korkakça orduyu terk ettiğin için askeri yasa uyarınca uygulama ve emsal olarak bu mahkeme seni ölüme mahkum etmiştir.
Ephraim Knowles, por su cobarde deserción en tiempo de guerra y de acuerdo a la práctica militar y precedentes, este tribunal le sentencia a muerte.
New York'tan elde ettiğin son raporunu derlememiz gerek.
Necesitamos que prepare su informe final de Nueva York.
Tamam, dönüşünün ilk günü, insani ilişkilerin biraz paslanmış olabilir ama tantana ettiğin yeni patronumuz.
Bien, primer día del regreso, así que las habilidades de tu gente están un poco oxidada, pero esa es nuestra nueva jefa a la que acabas de hacer callar.
Tanıtıma beni de davet ettiğin için teşekkür ederim.
Yo... Agradezco que me hayas invitado al lanzamiento.
Hector. Bizimle görüşmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Gracias por acceder a vernos.
Kefalet parasını ziyan ettiğin için üzgünüm.
Lamento que hayas malgastado el dinero de la fianza.
Sanırım affedilemez kabul ettiğin birşey için... kendini affedebildin.
Creo que tú te has perdonado... por algo que tú consideras imperdonable.
Hayal ettiğin gibi biri olmaması gerçekten önemli mi Owen?
Owen, ¿ importa que no sea lo que tú imaginabas?
Eşeklik ettiğin için mi?
¿ Por ser tan capullo?