Evlât traducir español
1,445 traducción paralela
Evlât, buradan git.
- Hijo. Vete.
Ne tür bir gece görüşünden bahsediyorsun, evlât?
¿ De qué tipo de visión nocturna estás hablando?
Elveda, evlât.
Adiós.
Bakire Meryem bana bir kız evlât verir diye umuyordum.
Parecía que María me bendeciría con una hija...
Evlât, umarım kartlarla aran kadınlara olandan daha iyidir.
Espero que seas mejor con las cartas que con las mujeres. Créame, lo soy.
Evlât, yapabileceğine emin misin?
Hijo, ¿ crees que puedes con esto?
İnternette oynamaya benzemiyor değil mi, evlât?
Un poco diferente que jugar en Internet, ¿ no, hijo?
Bunu daha önce de yaşamadık mı, evlât?
¿ No lo hicimos antes, chico?
Merhaba, evlât.
Hola, hijo.
Elin kolun bağlı oturma, evlât.
No te quedes de brazos cruzados, muchacho.
O halde yapman gerekeni yap, evlât.
- Haz lo que tengas que hacer, hijo.
Gayet iyisin evlât, sana bir görev vereceğim.
Vamos, preparate, hijo, tengo una mission para ti.
Laf laf laf laf laf laf laf laf laf laf! Ve bu belirtilerin hepsi ortaya çıktı evlât.
Cuando todas esas señales aparezcan, mi muchacho, él regresará...
Ben onu gördüm evlât.
Ya lo vi, mi hijo.
World Gobbler'ı unut evlât, onunla asla baş edemezsin.
Olvida al Ogro, chiquita. Nunca...
Evlât?
¿ Más?
Kendisi evlât edinme bürosunda çalışıyor.
Trabaja en la agencia de adopción.
- Hareketlerimi seviyor musun, evlât?
- Te gustan mis movimientos, eh?
Evlât, annene havai fişek gösterisi için nehir kenarına geleceğimizi söyledim.
Le dije a tu mamá que la encontraríamos junto al río para los fuegos artificiales.
Senin hesaplamalarına ihtiyacım yok, evlât.
No necesito tus cálculos, universitario.
İçeri gir evlât.
Camina y entra en la casa, chico.
Ona bir bak, evlât.
Mírala, muchacho.
Yıllar önce yapılması gereken şeyi yapıyorum, evlât.
haciendo lo que debió haberse hecho hace tiempo atrás.
- Elini çabuk tutmalısın evlât.
- Será mejor que te muevas rápido.
Kimse seni vuramaz evlât. Sana ihtiyaçları var.
Nadie te disparará, hijo.
Biliyor musun? Annenle ben harika bir hayat yaşadık evlât.
Sabes tu madre y yo tuvimos una gran vida, hijo.
Ama en güzeli dünyaya harika bir evlât armağan ettik.
Y la mejor parte de eso es que tuvimos un gran hijo también.
Bin o uçağa evlât.
Sube a ese avión, hijo.
Sen işini yapıyorsun evlât.
No te preocupes por eso, estás haciendo un gran trabajo, hijo.
- Bak, evlât. Aklında ne varsa, onu bir kenara koy.
Mira, muchacho, debes dejar eso a un lado.
- Bak evlât, senin için neyimiz var.
Hola, muchacho, mira lo que te trajimos.
Evlât. Sakın unutma.
Muchacho, no lo olvides...
Söylesene evlât, müşterin nasıldı bu akşam?
Bueno hijo, ¿ cómo estuvo la clientela esta noche?
Evlât?
¿ Muchacho?
Ona birleşmiş şirketler topluluğumuza katılmasını teklif ettik evlât.
Ha sido invitado a unirse a nuestro grupo asociadado de compañías, hijo.
Öyle deme evlât. O köprünün altından ne sular geçti.
Vamos hijo, eso es historia vieja ya.
Buna izin veremem, evlât.
Eso no lo permitiré, hijo.
- Tabii ki biliyorsun evlât.
- Claro que lo sabes, hijo.
Sen sadece bir elemansın evlât.
De la cual eres un engranaje.
Detaylara ihtiyacım yok evlât. Git hadi...
No necesito los detalles, hijo.
"Tamam evlât git." dedi.
Me dice, "Está bien, hijo. Ve."
- İyi gidiyor, evlât.
- Bien hecho, chica.
Evlât, sınırlarımı zorluyorsun.
BYOB. Hijo, estás acabando con mi paciencia.
Geçmişte aramızın ne kadar kötü olduğu umrumda değil. Her evlât babasının onu sevdiğini bilmesini ister.
No importa cuán difícil fue nuestra relación en el pasado todo muchacho necesita saber que su padre lo ama.
Petty'e pek çok şey söyleniyordu, ama bir kız evlât olmayı hiç yaşamamıştı.
Bueno, Patty era llamada de muchas formas pero la etiqueta que ella nunca cumplía era la de hija.
Seni uyarmıştım, evlât.
Te lo avisé, chaval.
Çok gözü kara bir abin var, evlât.
Tienes un hermano mayor asombroso, niño.
Gözlerini aç evlât.
Abre los ojos, chico.
- Beni adeta evlât edindi.
- Como que me adoptó.
Sağ ol evlât.
Gracias, hijo.
Haydi, evlât.
Okay.