Eşim traducir español
6,111 traducción paralela
Ben ve eşim April hemen sokağın karşısında oturuyoruz.
Saben, yo y mi esposa, April, vivimos justo cruzando la calle.
Bu eşim April.
Esta es mi esposa, April.
Eşim de bebek bekliyor.
De hecho voy a ser padre también.
Bunu söyleyen ilk eşim değilsin.
No eres la primera esposa que me dice eso.
Eşim bulmuş onu.
La encontró mi marido.
Eşim için üzüldüm.
Lo sentí por él.
Ben değil de daha çok eşim Richard istemedi. Dayanamıyordu.
Para mí no especialmente, pero Richard, mi marido, no podía soportarlo.
- Eşim...
- Mi mujer...
Ama ailemizin gerçek yıldızı elbette ki eşim.
Pero la verdadera estrella de la familia es mi mujer.
Eşim ve ben kızımız ve ailesine daha yakın olmak için buraya taşındık.
Mi mujer y yo nos hemos mudado aquí para estar cerca de nuestra hija y... su familia.
Tabii ki. Normal bir eşim olduğunda şoförümmüş gibi davranabilirsin aslında.
Por supuesto... cuando tenga un pretendiente normal, podrás hacer como que eres solo mi chófer.
Sorun değil, benim ruh eşim ya da başka bir şeyim değildi, sadece beni devam etmeme yardım etmesini umuyordum.
Esta bien, el no era mi alma gemela, ni nada Solo estaba esperando que me ayudase a seguir adelante
Eski eşim.
Uh, mi ex marido.
Eşim ve üvey anneyim. Siz de duyuyor musunuz?
Y esposa.
Eşim Mark'la tanıştırayım.
Este es mi marido Mark, este de aquí.
Eşim Mark'la tanışmanı istedim.
Solo quería presentarte a mi marido, Mark.
Eşim için özel bir yemek yapacağım.
Eh, sí. Estoy haciendo una cena especial para mi marido.
- Eşim mi?
¿ Mi marido?
Eşim bana zarar vermiyor.
Mi marido no me ha hecho daño.
Evet, eşim beni dürtüyor çünkü Rockefeller ailesinden olduğumu düşünüyor.
La historia es que mi mujer me tiene trabajando todo el día porque por lo visto piensa que somos uno de esos Rockefeller.
Yardıma ihtiyacı olan ben değilim aslında, eşim.
No... no soy yo el que necesita ayuda, es mi mujer.
Eşim ve Marcus Fox isminde bir adamla birlikte şehir merkezindeki bir ofis binasının vasilerinden biri.
Es un... fideicomisario de un viejo edificio del centro, junto a mi mujer y un tío llamado, Marcus Fox.
O benim eşim değil.
No es mi mujer.
- Eşim neden oradaydı?
- ¡ No lo sé! ¿ Por qué estaba mi mujer ahí?
Bu kardeşim Nora, eşim Mary.
Ella es mi hermana Nora, y ella mi esposa Mary.
Geçen yıl kalp krizi geçirdikten sonra, eşim daha bir sabırsız oldu.
Creo que después de que mi marido tuvo un ataque al corazón el año pasado... se siente más impaciente.
Eşim bugün yanımda saygılı davranmanı tembihlemiş olsa da yanımda rahat olabilirsin.
Mi esposa debió llamarte para decírtelo directamente... pero puedes estar cómoda cuando estés conmigo.
- Eşim... - Naomi.
- Naomi.
- Bu benim eşim.
Ah, esta es mi vida.
Eski eşim ve çocuklarım şehir merkezinde.
Mi ex esposa y mis hijas están en el centro.
- Bahsettiğiniz kişi eşim.
Es de mi esposa de la que está hablando.
Ben 22 yıldır eşim görmedim.
Hace 22 años que no veo a mi esposa.
- Eşim burada değil.
Ella no está aquí.
Eşim kalmamı istiyor. Eşi sizsiniz demek.
Mi marido quiere que me quede.
Eşim gidiyor.
Mi mujer.
Benim eşim.
De mi mujer.
Eşim için John Hancock diye imzalar mısın?
¿ Una firma para mi esposa?
Eşim, ne yaptığımızı hiç sormadı.
Mi mujer, nunca me preguntó lo que hicimos.
Eşim de 3 hafta önce annesinin yanına taşındı.
Y mi mujer, se fue a casa de su madre hace tres semanas.
Eşim hiç bu konuda konuşmak istemiyordu.
La verdad es que mi mujer nunca quiso hablar de ello.
Eşim ölüm döşeğindeyken onları bir araya getirmeye çalıştım, ama öldükten sonra, Fran'i bir daha asla görmek istemedim.
Intenté que se reconciliaran cuando mi mujer estaba en su lecho de muerte, pero después de que muriese, nunca quise volver a ver a Fran.
Oğlum hava bükme yeteneği kazandığında eşim ve ben o kadar mutlu olduk ki.
Cuando mi hijo tuvo aire control, nos pusimos tan contentos.
Bunlar, benim başarılı bir mimar olan eşim Baatar ve en büyük oğlumuzdu.
Ese era mi brillante esposo arquitecto, Baatar y nuestro hijo mayor.
Sonuçta bu arazi parçasına geldim daha sonra eşim olacak başarılı bir mimar buldum ve gerçekten ev diyebileceğim bu yeri oluşturdum.
Así que compré este terreno encontré un arquitecto brillante que luego se convirtió en mi esposo y creé un lugar que en verdad podía llamar hogar.
Eşim bu ilaçlardan kanser tedavisi süresince kullandı.
Mi esposa lo utilizó durante su tratamiento contra el cáncer.
Rebacca, eşim, Sam.
Rebecca, este es mi marido, Sam.
Eşim ve ben şirketimizi hiç yoktan var ettik.
Mi marido y yo construimos nuestra empresa de la nada.
Eşim ya da nişanlım olsa çizgi roman dükkânına para koymadan ilk ona soracağımı biliyorum.
Sé que si tuviera una mujer o una prometida, le preguntaría antes de invertir dinero en una tienda de cómics.
Eşim faturalar için öyle yapıyor.
Mi mujer lleva las cuentas.
- Merhaba, Ben David, bu da eşim Elizabeth.
- Hola, soy David, esta es Elizabeth.
- Eşim o her neyse işte, o şeydeydi.
¡ Fuera lo que fuera!