Eşyalarımı traducir español
7,716 traducción paralela
Eşyalarımı kurcalama.
No juegues con mis cosas.
Yerinizde olsam o arabaya atlayıp... Eşyalarımı alayım.
Si fuera tú, me subiría en ese coche y...
Dur, imdat, imdat! Eşyalarımızı çalıyorsun lanet herif. Çalmıyorum Ben Devi.
Alto, alto... nos robas nuestras cosas, imbécil no estoy robando.
Eşyalarımızı mı istiyorsun?
¿ Quieres nuestras cosas?
Eşyalarımı toplayayım.
Buscaré mis cosas.
- Eşyalarımızı mı karıştırdın?
¿ Revisaste nuestras cosas? Lo siento.
Eşyalarımı topladım, babama artık onun küçük kızı olmadığım yazan bir not bıraktım.
Hice las maletas, deje una nota para mi padre... diciéndole que no era su niñita ya más.
Özel eşyalarımız dahil, her şey mi?
¿ Todas nuestras cosas? ¿ Nuestros objetos personales?
Evet. eşyalarımı kurcaladın mı?
¿ Revisaste mis cosas?
Yani diğer insanlar da benim eşyalarımı kurcaladı.
¿ También otros vieron mis cosas?
Eşyalarımı mı karıştırdın, karımın eşyalarını mı?
¿ Revisó mis cosas? ¿ Las posesiones de mi esposa?
Eşyalarımı Michigan'a geri gönderir misiniz?
¿ Enviará mis posesiones de regreso a Michigan?
Ararım. Eşyalarımı kurcalama yeter.
Pero, por favor, no revises mis cosas.
Görmedin mi? Eşyalarımı karıştırırken görmedin mi?
¿ No lo viste cuando revisabas mis cosas?
Sanırım bu sürede evde olacağım, ki senin için kötü çünkü eşyalarımı karıştırmak senin için oldukça zor olacak.
Estaré en casa, mala suerte para ti, te será más difícil revisar mis cosas.
Eşyalarımı yerleştirelim.
Pondré mis cosas arriba.
Eşyalarımı toplamamı ister misin?
¿ Quieres que me lleve las cosas?
Evime girip, eşyalarımı dağıtmak için adeta beni zorladılar.
Forzaron una antrada a la casa y desordenaron todas mis cosas.
İnsanlar her zaman eşyalarımı alıp duruyor.
Siempre me roban todo.
Benim eşyalarımı getir
Lleva mis cosas.
Bütün eşyalarımı attığına inanamıyorum.
No puedo crees que arrojaras toda mi mierda a la basura.
O zaman eşyalarımızı toplasak iyi olur.
Será mejor que traigamos nuestras cosas entonces.
Eşyalarımı nereye koyabilirim?
¿ Dónde puedo dejar mis cosas?
Eşyalarımı toplamam ve ben yokken neler yapacağını Emilio'ya söylemem gerekiyor.
Dame un poco de tiempo para empacar... y dar instrucciones a Emilio mientras no estamos.
Eşyalarımı ver.
Dame mis cosas.
Eşyalarımın orada olduğunu söylediler.
Me dijeron que mis cosas estaban ahí.
Bana, eşyalarımın sende olduğu söylendi.
Bien, se me dijo que tenía mis cosas.
- Aslında bakarsan eşyalarımı getirebiliriz.
De hecho, podemos ir a buscar mis cosas en este momento. - ¿ Para qué?
Eşyalarımı al Coop.
Recoge mis cosas, Coop.
Ben gidip oda anahtarımı alsam ve eşyalarımı toplasam diyorum.
Déjame sacar la llave de mi habitación me iré a empacar mis cosas.
Eşyalarının arasında mı?
¿ Con tus cosas?
- Dur şu eşyalarını alayım.
- Vamos a sacar tus cosas.
- Beni odadaki bu eşyaları kullanarak mı cezalandırırsın?
¿ Me castigas como usando estas cosas conmigo?
- Kıyafetlerim, eşyalarım?
- Mi ropa! Mis cosas!
- Eşyalarını aldın mı?
- ¿ Lo tienes todo?
Basit, işsiz bir ev hanımı olmadığı fikrini ona ben aşıladım. Dandik bir kanalda, başka işsiz ev hanımlarına... plastik mutfak eşyaları satabilir sandı.
Le hice creer que era más que una ama de casa sin empleo que vende cacharros de plástico para otras mujeres como ella, en un canal de telebasura.
Karının eşyalarını karıştırdığım için özür dilerim.
Me disculpo por esculcar en las cosas de tu esposa.
Brooder, yanına sadece en gerekli eşyalarını al. - Alırım.
Brooder, reduce tu equipo a lo más esencial.
Eşyalarımı kurcalama anne.
Mamá, no revises mis cosas.
Dylan çabucak eşyalarını toplaman gerek, tamam mı?
Dylan, necesito que empaques tus cosas.
Şimdi eşyalarını toparla, tamam mı?
Ve por tus cosas. ¿ Sí?
Onun eşyalarının kutusunda mı?
¿ En la caja de sus cosas?
Son zamanlarda eşyalarına falan baktınız mı?
podría ser de Evie. ¿ Ha revisado sus cosas últimamente?
Umalım sahne eşyaları olmasın.
Ojalá no traigan utilería.
Eşyalarımı almaya geldim.
Solo vine a recoger mis cosas.
İlk önce beyefendinin eşyalarını versem olmaz mı?
Me facilita su identificación primero.
Yani sadece eşyalar mı önemli benim için?
Ah, solo me importan las cosas.
Hayır, eşyalarım var da.
No, ya sabes, tengo todo esto.
- Eşyalarıma ihtiyacım var.
Supongo que necesito mis cosas.
- Telefonum ve diğer eşyalarım nerede?
¿ Dónde está mi teléfono y el resto de mis cosas?
- Eşyalarım ne oldu?
- De acuerdo. Bien, ¿ qué pasa con mis cosas?