Fama traducir español
3,043 traducción paralela
Bu genç adam bizi ünlü yapacak.
Este joven nos dará fama.
Film endüstrisiyle bağlantısı olmadan bir dağda yaşayan dünyaca ünlü yönetmen ihanetler yüzünden hayata küsmüş.
Un director de fama mundial, Amargado por traiciones, mentiras, en algún lugar de las montañas Sin contactos con la industria cinematográfica.
"Birinci sınıf bir yönetmen" olarak çağrıImaya başladım.
Pasé a ser considerado como, "Director de fama mundial".
Jin Buer, senin Çinde ünün kötü.
Jin Buer, tienes mala fama en China central.
Otuz yıllık şöhretim toz ve kir olur.
Mi fama de treinta años se vuelve polvo y suciedad.
Milyonlarca anne havalı yerlerde gezmeye meraklıdır.
Es como la marcha del millón de madres los lugares de coronación como la fama.
Hey, Wade Steve Garvey ne zaman onur listesine giriyor?
Hey, hey, Wade... ¿ Cuándo van a meter a Steve Garvey en el salón de la fama?
Başbakan hep geç saatlere kadar çalışıyor, bir yorum almaya geldim.
Tu primera ministra tiene fama de trabajar hasta tarde. Quizá podría darnos una breve declaración.
Çoğu ünlü, kara şeylerin arkasına gizlenir.
Muchos de los que han ganado fama se esconden detrás de sus actos malos.
Sonra o hile yapmaya çalıştı ve adımızı lekeledi.
Después trató de engañarnos y darnos mala fama.
Mini kullanmak çok özel bir his çünkü sallantılı 60'larda ralli dünyasında bu araba gerçek bir ikondu.
Y es una sensación especial, porque aunque saltó a la fama por la movida de los 60, es el coche de rally mas icónico de todos los tiempos.
Bir cinayet daha çözüldü ve bir kötü sokak kabadayisi daha sokaklardan temizlendi.
Bueno, un asesinato resuelto y un matón con mala fama fuera de las calles para siempre.
Kendisi için önemli bir gencin ün ve zenginlik için arkadaşlarına ihanet edişi.
Un adolescente engreído que traiciona a sus amigos por fama y fortuna.
Sizin Çin de en saygı duyulan sanatı icra etmeniz ne güzel, ve onu ünden başka birşey için kullanmamanız ne manidardır.
¡ Qué bueno ver que pudiste tomar la forma del arte más respetada de China... y utilizarla para perseguir sólo la fama. Y la fortuna.
Sadece şan ve şöhret değil.
No sólo fama y fortuna.
Sen Hallmark'ın onur listesini daralt, kahvaltı bile yapabiliriz.
Acaba con el Salón de la Fama de Hallmark y podemos desayunar también.
"Bu sabah sevgilim için bir şarkı yazdım" "Onun benim hayatım olduğunu bilmesini istedim" "Ne ün, ne servet istiyorum"
* Escribí una canción esta mañana * * para mi chica * * necesito que sepa que ella es mi mundo * * no quiero dinero, no quiero fama * * porque sin ella no tengo nada * * así que desde mi corazón *
Biliyorum ilk seferimde hata yaptım. Ama ikimiz müzik için işbirliği yaparsak..,... ün ya da para umurumuzda olmadan..,... ya da onun gibi şeyler. Ben varım.
Sé que la primera vez lo hice mal, pero si colaboramos y solo es por la música, no por la fama, ni por el dinero, o cualquiera de esas cosas... entonces me apunto.
Şöhret böyle bir şey.
Eso es lo que pasa con la fama.
Harika. L.A'de ün ya da para isteyen pek çok seksi adam bulabilirim.
He encontrado el único chico bueno de Los Angeles quien no quiere fama o dinero.
Haklısın şöhret başıma dertler açtı. Çünkü ben onunla baş etmeyi beceremedim.
Sí, la fama me creó problemas porque no supe manejarla.
Gördün mü, şöhret o kadar da kötü değil.
Ves, la fama no tiene que ser algo malo.
Çünkü ünlü olan o ben değilim.
Porque es su fama, no la mía.
Ve şimdi de burada oturmuş, ünümden faydalanıp Lady Gaga'ya bilet almak istiyorsun. Şu anda ne kadar boktan hissediyorsun acaba?
y ahora estás sentado acá, pidiéndome que use mi fama para conseguirte entradas para Lady Gaga quiero decir ¿ cuán mierda te sentís ahora?
15 dakikalık meşhurluk bitti mi? Sonraki projen ne?
¿ Han terminado tus 15 minutos de fama?
Cooperstown onu tekrar aşağı çekti.
El Salón de la Fama lo rechazó de nuevo. - Podría ser su última oportunidad.
- Sikeyim onları. Hangi züppe 3000 oya ulaştı ki?
¿ Cuántos miembros del Salón de la Fama tienen más de 3.000 hits?
- U2'nun çok abartıldığını söyle.
Di : "U2 tiene más fama de la que merece".
15 dakikadır yükseliştesin.
Tus 15 minutos de fama pasaron.
Tüm hayatımızı ün ve para peşinde koşarak harcadık.
Pasamos nuestras vidas buscando dinero y fama.
Ün ve para.
Dinero y fama.
Korkarım ki dillere düşmeye alışması gerekecek.
Me temo que tendrá que acostumbrarse a la mala fama.
Falco tam bir bela.
Falco tiene fama.
Bir gün büyük çıkış yapacaklar siz de onları en başından beri sevdiğinizi söyleyeceksiniz.
Si, un dia van a alcanzar la fama y ustedes dos van a decir que les gustaban desde siempre.
Böyle ortak bir ritmin hizmet ettiği şey paradır... kurasu tame... yaşamaktır... mie no tame... kibirdir... meiyo no tame... ve onurdur.
Dinero en el banco, un techo sobre mi cabeza Por mi vanidad, por intentar la fama
Dünyaca ünlü süper star.
La superestrella de fama mundial.
- Arabalar. Bir kere öyle fişlendikten sonra ne yapabilirdi ki?
Pero después de hacerse esa fama, ¿ qué más podía hacer?
- Kadınlar arasında namı olan biriydi.
Sí, bueno, tenía cierta fama entre las mujeres.
Engizisyon mahkemesi yargıçları kılıcın gizemini öğrenmeyi kafaya takmışlardı, çünkü Joan of Arc'ın kılcının efsanevi ve ilahi bir güce sahip olduğu ün kazanmıştı.
Sus inquisidores estaban obsesionados por descubrir algo sobre su espada y eso debido a que la espada de Juana de Arco tenía fama de tener un poder legendario, un poder divino.
Reklam, ün, trajedi.
explosión, fama, tragedia.
Hollywood, Nielson'un ününden yararlandı ve seks yerine Gloria Swanson gösterisindeki gibi lüksü ve kostümleri ön plana çıkardı.
Hollywood aprendió de la fama de Nielsen. En lugar de dar sensualidad se hacía hincapié en el lujo y la fastuosidad.
Dünya çapında iki cerrah arasında seçim yapıyorsun.
Bueno, estás eligiendo entre dos cirujanos de fama mundial.
Kaplanlar gururlarıyla tanınırlar.
Los tigres tienen fama de orgullosos.
Onu ünlü yapan iddiası, Uranus gezegenini, Jupiter'in ve Saturn'un bir kaç uydusunu keşfetmiş olmasıydı. Çağının en büyüğü de dahil olmak üzere, yüzlerce teleskop üretmişti.
Su reconocida fama se debe a que descubrió el planeta Urano, también descubrió un par de Lunas de Júpiter, un par de Lunas de Saturno y construyó cientos de telescopios, incluyendo el más grande de su época.
Bu adam onur tablosunda ve altı yılda üst üste 20 maç kazandı.
Este tipo es del salon de la fama y gano 20 juegos seis años seguidos.
Kizlar buraya birçok nedenle geliyorlar : Para, söhret, erisim.
Las chicas vienen aquí por muchas razones... dinero, fama, acceso.
- Işıklar yine onun üzerinde - Sahnenin ışığını takip et
# Tendrá su fama # Donde los focos la guíen
Yapma işte Sheldon, anneni Hollywood yazısına balmumu müzesine ve Ünlüler Bulvarı'na götürürüz.
Vamos, Sheldon, llevaremos a tu mamá a ver el letrero de Hollywood, el museo de cera y el paseo de la fama.
İlk kardeş devrimci olur. İkincisiyse ün ve parayla baştan çıkar.
Una hermana se hace revolucionaria y la otra sucumbe a la fama y al dinero.
Bilhassa, Prof. LEE Dongho duruşmasıyla kazanmıştım ünümü.
Especialmente gané fama por el juicio del Prof. Lee Dongho.
Fame'i hiç izlemiş miydiniz?
¿ Alguna vez han visto Fama?