Fantasma traducir español
10,610 traducción paralela
- Hayalet gibi hareket ediyor.
Se mueve como un fantasma.
- Tamam, sikik bir hayalet gibisin.
- Vale, bien, es como un puto fantasma.
Görünmez acı.
Dolor fantasma.
Su tesisinde bir hayaleti indirdin.
En la planta de agua, derribaste a un fantasma.
Bir hayalet seni ele geçirmiş.
Has sido tomada por un fantasma...
Bedenini bir kez çalan hayalet elbet geri dönmek isteyecek.
Un fantasma que te ha poseído una vez, querrá hacerlo de nuevo.
Ben iyi huylu bir hayaletim.
Soy un fantasma bondadoso.
Konuşan bir hayalete garip hissettiriyorsun.
Haces que un fantasma hablador se sienta extraño.
Hayalet olsam bile nasıl elim kolum bağlı durabilirim?
Incluso si soy un fantasma, ¿ cómo puedo quedarme tranquila y mirar?
Ya hayalet şövalye aldı ya da suda kayboldu.
O se la llevó el Caballero Fantasma o se perdió en la ciénaga.
Williams'ın peşinden gidecek.
El fantasma ha ido tras Williams.
Fısıldayan şeytanı belki de Arthur kullanıyordur.
¿ Es posible que ese retorcido político conjurara el fantasma para ocultar su conspiración?
- Hayalet şehir.
Pueblo fantasma.
Hayalet falan olacak hali yok ya.
No es como si fuera un fantasma o algo.
- Belki de öyledir.
¿ A lo mejor es un fantasma?
İnsanlar hayaletleri beyaz gecelikli, siyah uzun saçlı düşünür ve yalnızca terk edilmiş yerlerde ortaya çıkarken hayal edermiş.
Normalmente la gente piensa en un fantasma de blanco, con el pelo largo y oscuro... apareciéndose solo en una casa deshabitada.
Bir hayaletim ben.
Soy un fantasma.
Hatta bakire bir hayalet.
Un fantasma virgen en eso.
Tüm hayaletlerin içinde içi en acı kinle dolup taşan hayalet.
El fantasma con el rencor más agrio de todos los fantasmas.
Ruhun çok canlı ve bu yıl kaderinde bir hayalet var.
Tienes una vitalidad intensa y este año, hay un fantasma en tu fortuna.
- Bir hayalet sana musallat olacak.
Un fantasma estará unido a ti.
Daha önce hiç hafızasını kaybeden bir hayalet duymamıştım.
Nunca he oído sobre un fantasma con un problema de memoria.
Bakire bir hayalet olduğunu cidden saklayamazsın, değil mi?
Realmente no puedes ocultar el hecho de que eres una fantasma virgen, ¿ no?
Bakire bir hayaletsin sonuçta.
Eres una fantasma virgen.
Bir hayaletin karşısında o ürperme hissine karşı koyabilecek hiçbir adam yok.
No hay hombre ahí fuera que pueda superar el escalofrío de un fantasma.
Hayalet olarak üç yıldan fazla yaşarsam iblise dönüşeceğim.
Si paso tres años como fantasma, me convertiré en un espíritu maligno.
- Hayalet gibisin. Nereden anlıyorsun?
Es como un fantasma. ¿ Cómo lo sabría?
Böyle yaşamak da hayalet olmak kadar kötü.
Vivir así no es mejor que vivir como un fantasma.
Resmen bütün hayaletleri çekiyormuş kendine.
Supongo que esta chica atrae todo tipo de fantasma.
O bakire hayalet yüzünden kendi işime bile bakamıyorum. Ne bu ya?
Ni siquiera puedo manejar mi negocio por esa fantasma virgen. ¿ Qué es esto?
Bu yüzden insan da olsan hayalet de olsan bir anlık verdiğin kararlar çok önemli işte.
Por eso las decisiones de un instante importan tanto... más allá de ser persona o fantasma.
Hayaletten bile korkunç olan nedir biliyor musun?
¿ Sabes qué da más miedo que un fantasma?
- Bir hayalet.
Es un fantasma...
- Hayalet mi?
¿ Un fantasma?
Bir hayaletim yalnızca.
Soy solo un fantasma.
Başka birinin bedenine giren bakire bir hayaletim işte.
Soy solo un fantasma virgen poseyendo el cuerpo de otra persona.
Hayalet misin iblis misin nesin, bana bulaşma, ben de seni tınlamam.
Si eres un fantasma o un espíritu maligno, solo no me molestes y no me importa.
Sanki... bu hayalet bacak gibi.
Es... es como como un miembro fantasma, ¿ sabes?
Eriyen hayalet bebeklerden bahsediyorsan evet, lütfen bir daha yapma.
Si estás hablando de los bebés fantasma que se derriten, sí, por favor, no más de eso.
Vietnam'da "kavanozdaki hayalet" in hayatını kurtarmıştım.
En Vietnam le salvé la vida al fantasma embotellado. - Y Beth, ¿ cuántas veces te he servido de apoyo? - ¡ Vive Dios!
- Teşekkürler kavanozdaki hayalet.
Gracias, fantasma embotellado.
Doktor, bu hayaletimizi 80 milyon vuruşa koyuyor.
Eso ubica a nuestro fantasma a 80 millones de kilómetros.
Bana hayalet görmüş gibi bakıyordu.
Ella me miraba, como si hubiera visto a un fantasma.
John bunu bir Hayaletten çıkardı.
John le arrancó esto a un Fantasma.
Felicity, bize ateş eden Hayaletin kimliğini öğreneceğim.
Felicity, voy a identificar al Fantasma que nos ha disparado.
Geçen ay kereste deposunda bir Hayalet seni öldürebilirdi ama öldürmedi.
El mes pasado en el aserradero, un Fantasma tuvo la oportunidad de matarte, pero no lo hizo.
Ne kadar tuhaf demiştim ama o Hayalet Andy'yse başka.
Recuerdo que pensé que era muy raro, a no ser que el Fantasma fuera Andy.
- Fakat elbet konuşacak bir Hayalet vardır.
Pero en alguna parte, en algún lugar hay un Fantasma que hablará conmigo.
- Kardeşim Hayalet mi yani?
Entonces, ¿ mi hermano es un Fantasma?
Peki, sana Hayalet muamelesi yaparız o zaman.
Vale, te trataremos como a un Fantasma.
Hayır.
Bueno, ¿ crees que encontramos armería del Fantasma? No.