Fatura traducir español
1,585 traducción paralela
Babam evlendiğinde kel değildi ama ödediği her fatura saçından bir tel düşürdü.
Mi padre no era calvo cuando se casó, pero un pelo se le caía por cada billete que obtenia.
Masanın üzerinde koca bir fatura yokmuş gibi konuşuyorsun.
Tu actúas como si no hubiera una gran cuenta roja en la mesa
Bir saniye, fatura nereye ödenenecek?
Un momento, ¿ dónde está Cobranza?
Hantman Hastanesi'nden geçen seneye ait bir fatura kaydı bulduk.
Las facturas del Hospital Hartman.
Muhtemel sebepler : 8 senedir yaptığı yemekleri yiyip bir kez "eline sağlık" dememiş olman veya karının külotunun içinde tüylü kelepçelere ait fatura bulması.
Una causa probable ¿ es que hace 8 años que no le agradeces la cena? ¿ O encontró un recibo de esposas de cuero en tu bolsillo?
O zaman fatura ve irsaliyeleri vardır.
En tal caso, tendrás facturas, recibos...
Ben... uh, elektriği ve telefon faturasını vs. ödedim ve ben..... yemeği ödedim. Çoğu fatura Bette'in ismine olduğu halde.
Pagué los impuestos y la comida, aunque la mayoría de los impuestos están a nombre de Bette
Fatura Frankie.
Es una cuenta, Frankie.
Neden fatura yolladılar?
¿ Por qué nos mandaron la cuenta?
Çünkü oda servisi ve minibar için bize yanlışlıkla fatura yollamışlar.
Porque acabamos de recibir por error una cuenta del servicio al cuarto y por el minibar.
Daha şimdiden ödeyemediğim bir yığın fatura var.
Tengo una hipoteca y una pila de deudas que no he pagado todavía.
Bir kaç fatura bulduk.
Encontramos algunas facturas recientes.
İki fatura ödedik.
Hemos pagado 2 recibos.
Zamanım için sana fatura kesiyorum.
Sí. Te cobraré por mi tiempo.
bana yardım ettiğin ve hemen gidip polis çağırmadığın için... işte fatura burada.
Para darte las gracias por ayudarme. Y antes de que llames a la policía aquí está el recibo.
Oh, fatura.
Una cuenta.
Fatura. Son ikaz. Bilmem kaçıncı son ikaz.
Cuenta, aviso final último aviso.
Fatura bilgilerine bak, Angie'ninkiyle kıyasla, ortak neler var bir bak. Neden rahatsızsın?
Vean a Billings, encuentren similitudes con el caso de Angie.
Bize fatura çıkarmaları için bir e-posta gönderdik.
Les enviamos un e-mail para saldarlo.
Bunu ödemen gereken fatura olarak düşün.
Considera que venció la factura.
Bana 200 dolarlık fatura yollamayı unutma.
Bueno, no olvides enviarme una factura por 200 dólares.
Bir yığın fatura, dergilerden aynı tür mektuplar.
Mira, parecen una pila de facturas y un par más de cartas de esas revistas.
Woodley Tıp Merkezinden bir fatura.
Es una factura del grupo médico Woodley Park.
Susan'da da aynı yerden fatura vardı. Gerçekten mi?
Susan tenía facturas del mismo lugar.
Bir kutu Küba purosu ve 400 dolarlık masajı sana fatura ediyorum.
Te pondré en la factura una caja de habanos y un masaje tailandés a 4 manos.
Bilgilerini alabilir misin? Düz hesap 75 $ fatura keseriz.
¿ Puedes anotar la información y cobrar 75 dólares?
Cehennemde görüşürüz, fatura.
Te veo en el infierno documento.
Ya fatura?
Que hay del billete?
Fatura.
Es una factura
Dün akşam Medianet'te bilgisayar kiralamış onların fatura kayıtlara göre 22.36 ile 23.13 arası oradaymış.
Estaba en Medianet donde rentó una computadora entre las 22 : 36 y las 23 : 13, según sus registros.
Üç dolarlık fatura.
Un billete de tres dólares.
Yine bir sürü fatura gelmiş.
Volvemos a tener un cojón de facturas.
Fatura adresi var mı?
¿ Tiene alguna dirección a cobrar?
Fatura ödüyorum.
Pago unas cuentas.
Onda ödemesi gereken bir fatura var.
Es una factura que está sin pagar.
Bu nedir? Bu fatura.
Que es esto?
Bu fatura geldi. O zaman parayı sen ödemelisin.
Aquí tengo el proyecto de ley y usted tiene que pagar el dinero.
Altın Gıdalar Marketi'nden 254 dolarlık fatura da neyin nesi?
¿ Que es este maldito recibo por 254 dólares?
Teri'nin elindeki tek belgeyse bu. San Bernardino, Kaliforniya'da Dot'un Bitpazarı'ndan bir fatura.
La única documentación que Teri tenía era ésta, una factura de la "Tienda de Segunda Mano de Dot" en San Bernardino, California.
Aynı şey, daha iyi fatura.
Lo mismo, más importante.
Aynı içerik, daha iyi fatura.
- Lo mismo, más importante.
Fatura ödeme programları, indirilen müzikler.
Lo único que hay en el disco de Henderson son cosas domésticas pago de impuestos, música descargada.
Hayır, Jan ilgileniyor. O çok fazla yük taşıyor. Ayrıca bunun için bize herhangi bir fatura da kesmiyor.
Sus opiniones cuentan mucho... y hará el trabajo gratis.
Kumar, kötü yatırımlar, tonla fatura...
Juego, malas inversiones.
Bob'un adına kayıtlı. Vekaletnamesiz fatura ödetmiyorlar.
Está todo registrado a nombre de Bob... y sin un poder notarial no puedo pagar las cuentas.
Asker esi olarak fatura ödemek için yaratıcılık gerek. Al benden de o kadar.
Deseas pagar las cuentas como una esposa del Ejército, así que debes ser creativa.
Herhangi bir fatura yollarsanız, yine görecektir.
cualquier factura que manden, la verá.
- Fatura ister miydin? - Vergi beyanı için mi?
- ¿ Quieres una factura?
Bir fatura.
- ¿ Qué es?
Bir fatura.
Un entierro de hace 2 meses.
O esaslı itibarını korur, fatura yollamaya devam ederdin.
Más horas de trabajo.