Fiscal traducir español
10,256 traducción paralela
Bir kadın kocasından şiddet görüyor ve duyarsız transfobik bir dedektif tarafından eziyet ediliyor üstüne aynı görüşte bir savcı geliyor?
Una mujer es abusada por su esposo y luego perseguida por un insensible Detective transfóbico, y ahora un Fiscal de igual parecer.
Sonrasındaysa yolsuzluk karşıtı eyalet avukatlığına doğru koşan, taşaklı bir savcı olacaksın.
Y así de la nada eres el Procurador Fiscal valiente postulando para Fiscal Estatal con un boleto anti-corrupción.
Savcılık sana inanıyor.
La oficina del Fiscal te cree.
Emily Sinclair savcılığa benim için soruşturma açtırdı.
Emily Sinclair hizo que el Fiscal abriera una investigación en mi contra.
Onun örtbas ettiğini anlatacağım.
Quiero contarle al fiscal que él tapó todo esto.
Savcılığa karşı ayrımcılık iddiasında bulunmak için sizinle mi görüşmeliyim?
¿ Hablo contigo para rellenar una demanda de discriminación contra la oficina del fiscal? ¿ Perdona?
Savcı da burada.
El ayudante del fiscal está aquí también.
Ne savcılık ne de tanık tıbbi gerçekleri doğrulayamaz.
Ni el fiscal ni el testigo pueden testificar sobre asuntos médicos.
Sence bir savcının adresini bulabilir misin?
¿ Crees que podrías encontrar la dirección de un fiscal por mí?
Ama çalıştığı adama karşı tanıklık ettiremeyiz.
Eso no significa que vaya a testificar contra el fiscal para el que trabaja.
Savcılığın avukatı Barrett Nelson'ı çağırıyorum.
Quiero llamar al Fiscal de Distrito Adjunto Barrett Nelson.
Savcıyı kürsüye çıkarmak eşi görülmemiş bir şey galiba.
Poner a un fiscal en el estrado - no tiene precedentes.
- Savcı Nelson kendi düştü bu duruma.
- El fiscal Nelson causó esto.
Onun örtbas ettiğini anlatacağım.
Quiero decirle al Fiscal del Distrito que él encubrió todo esto.
Bölge savcısına 4.2 kanununu ihlal ettiğini söyleyebiliriz. Profesyonellik söz konusu.
Podemos decirle al juez que la ayudante del fiscal rompió la regla 4.2, que es sobre la conducta profesional.
Terk etme, cinayete teşebbüs.
Depende del fiscal y el juez, ¿ pero Cook County?
Davacı olduğuyla ilgili olanı.
La de cómo él era un fiscal?
Evet, savcılık bu konuda ısrarlı.
Sí, y el fiscal no se mueve ni un ápice de ahí.
Savcı en son 18 ay önerdi.
El fiscal ha hecho una última oferta de 18 meses.
Bölge savcısı tam şu an kasıtlı saldırıdan suçlanıp suçlanmayacağıma karar veriyor.
El fiscal de distrito es, en este mismo momento, decidir si o no Debería ser acusado de asalto criminal.
Bölge savcısını destekleyen siyasal eylem komitesine para yardımı yaptın.
Usted financiado un super PAC que apoya el fiscal de distrito.
Beni hapse atmaması için bölge savcısına rüşvet verdiği için mi?
¿ Es porque él sobornó al fiscal de distrito para mantenerme fuera de la cárcel?
Size Birleşmiş Devletlerin savcılığından oğlunuzun Klarissa Mott'a yolladığı tehdit e-postalarını göstereceğim.
Solo tendré que mostrarle al fiscal de distrito los e-mails con amenzas que su hijo envió a Klarissa Mott.
Tanık, Bölge Savcısı'nın ofisi ile daha dün akşam sanığın arabası ile ilgili bilgi hakkında irtibat kurmuş.
Los testigos contactaron con la oficina del fiscal del distrito anoche con información sobre el coche del acusado.
Şef, Eyalet Savcılığı'ndan Steve Kot adında biri seninle görüşmek istiyor.
Jefe, hay un Steve Kot de la Oficina del Fiscal del Estado de verte.
Ben, Eyalet Savcılığı asistanı Steve Kot.
- Oye. Fiscal del Estado Adjunto Steve Kot.
Savcı ve yargıçtan bu arama emrini imzalamalarını istediğime göre yapıyorum.
Le pedí al fiscal y un juez a firmar esta orden de registro, por lo que definitivamente estoy haciendo esto.
Başsavcılık ya da FBI'ya?
¿ Al Fiscal General? ¿ Al FBI?
Adam'la savcının ofisinde olursun sanmıştım.
Adam y tú tenían una cita con el fiscal.
- Savcılık öyle düşünmüyor.
- No es como el fiscal lo ve.
Ama davayla aşina çünkü... Chicago polisi Eyalet Savcılığı ile yan yana çalışıyor.
Pero conoce el caso... porque Delitos Informáticos trabaja con la oficina del fiscal.
Manitowoc İlçesi 1985 yılında görev başındaki şerif Thomas Kocourek ve yine aynı dönemin bölge savcısı Denis Vogel.
Los demandados son el condado de Manitowoc... ALGUACIL DEPARTAMENTO DEL ALGUACIL... Thomas Kocourek, que era alguacil en 1985... FISCAL DE DISTRITO CONDADO DE MANITOWOC... y Denis Vogel, fiscal de distrito del condado de Manitowoc también en 1985.
23 yaşındaki Steven Avery'nin kefalet talebi Manitowoc Bölge Savcısı Denis Vogel tarafından Avery'nin sabıka kaydı gerekçe gösterilerek reddedildi.
A Steven Avery, de 23 años, se le negó la libertad bajo fianza por moción del fiscal de distrito Denis Vogel, quien mencionó los antecedentes penales de Avery.
Bölge Savcısı Denis Vogel'ı oldukça yakından tanırdım çünkü davalarla ilgili hep onu ziyaret ederdik.
FISCAL DE DISTRITO También al fiscal de distrito Denis Vogel, porque siempre lo consultábamos por los casos.
Ama daha da kötüsü, Bölge Savcılığından, Gregory Allen'ı bilen ve polisin yanlış adamı tutukladığını düşünen üç kadın çalışan patronları Bölge Savcısı Denis Vogel'a " Yanlış adamı tutukladınız.
Pero, para agravar las cosas, tres mujeres de la oficina del fiscal de distrito... personal de la oficina de Vogel familiarizado con ALLEN... que conocían los antecedentes de Gregory Allen supusieron que la policía había atrapado a un inocente... FISCAL DE DISTRITO CONDADO DE MANITOWOC... y así se lo dijeron a su jefe, el fiscal de distrito Denis Vogel :
Haber, Bölge Savcılığı ve Şerif Departmanına bomba gibi düştü.
La revelación cayó como una bomba en las oficinas del fiscal y el alguacil.
Steven'ın mahkemesinden sonraki geçen 18 yıl içinde, hem Şerif Tom Kocourek hem de Bölge Savcısı Denis Vogel görevlerinden ayrıldılar.
En los 18 años transcurridos desde el juicio de Steven, el alguacil Tom Kocourek y el fiscal Denis Vogel habían dejado su cargo.
Steven Avery'nin Penny Beerntsen'a saldırıdan suçlu olmadığını söylemek için Denis Vogel'ı aradığımda bir şok, bir şaşkınlık bekledim.
Cuando llamé a Denis Vogel para contarle la noticia... ASISTENTE DE FISCAL DE DISTRITO... de que Steven Avery no era culpable de la agresión a Penny Beerntsen...
Gregory Allen için kovuşturma açan savcının kim olduğuna baktığımda da Denis Vogel olduğunu gördüm.
Me fijé qué fiscal había acusado a Gregory Allen entonces, y era Denis Vogel.
Bu da gösteriyordu ki Bölge Savcılığı ve Şerif saldırganın Steven Avery olmadığını biliyorlardı. Bilmiyorduysalar da bilmeleri gerekiyordu.
Era por lo menos un indicio de que el fiscal de distrito y el alguacil sabían o deberían haber sabido que Steven Avery no había sido el agresor.
Bunları başka bir kuruma da göstermemiz gerekiyordu. En uygun makam da Başsavcılık Makamıydı.
Necesitábamos que lo analizara otro, y el organismo natural era la Oficina del Fiscal General.
Bir savcının Başsavcılığa, eyaletin en yüksek savcılık makamına kendi teşkilatı ve emniyet teşkilatını soruşturması için talepte bulunması son derece dikkat çekici.
FISCAL DE DISTRITO Fiscal General Es una enorme anomalía que un fiscal le pida al fiscal general... Solicito la ayuda de su oficina... el fiscal principal del estado, que investigue su propio departamento y las fuerzas del orden de su comunidad.
Wisconsin Başsavcısı, Adli Soruşturma Bölümüne, Manitowoc İlçesi'nin Steven'ın 1985'teki soruşturmasını nasıl yürüttüğünü incelemesi talimatını verdi.
La fiscal general de Wisconsin ordena a la División de Investigaciones Penales examinar cómo el condado de Manitowoc llevó el caso de Steven en 1985.
"Şerif, Bölge Savcısına davayı batırmamasını söylemişti çünkü Avery'nin bu suçtan mutlaka hüküm giymesini istiyordu."
"El alguacil dijo al fiscal de distrito que no arruinara este caso porque el alguacil quería que condenaran a Avery por este delito".
3 aylık bir soruşturmanın ardından Lehmann ve Strauss, bulgularını ceza davası açılıp açılmayacağına karar verecek olan Başsavcılığa teslim etti.
Tras tres meses de investigación, las agentes Lehmann y Strauss presentan sus conclusiones a la Oficina del Fiscal General, donde se decidirá definitivamente si hubo infracciones penales o éticas.
Açıkçası Steven Avery'nin başına gelenler Başsavcılığın bir iddianame hazırlamasına yol açar diye düşündük.
Nosotros creíamos que lo que le había pasado a Steven Avery habría justificado que la fiscal general hiciera acusaciones penales, en verdad.
'Haksız mahkûmiyet için suçlama yöneltilmeyecek.'
Sin cargos por mala condena Fiscal del estado desvincula a alguacil y fiscal de distrito de delitos
Eyalet Başsavcısı Peg Lautenschlager polis ve mahkeme kayıtları üzerinde kapsamlı bir inceleme yürüttüklerini polis, mağdur, savcılar ve sanıklarla görüştüklerini ifade etti.
Según Peg Lautenschlager, fiscal general del estado... INFORME DE RADIO PÚBLICA DE WISCONSIN... su depto. revisó exhaustivamente los registros policiales y judiciales y entrevistó a la víctima, a la policía, a los fiscales y abogados defensores. OFICINA DEL FISCAL GENERAL
Sharon ve avukatı.
Sharon y el fiscal.
Mesela, "Aman Tanrım! Nasıl olur?" veya "Kendimi çok kötü hissediyorum" veya "Çok şükür DNA, gerçeği ortaya çıkardı" gibi.
FISCAL DE DISTRITO CONDADO DE MANITOWOC... esperaba que se conmoviera o se sorprendiera, algo como : "Dios mío, ¿ cómo puede ser?" o "Cuánto lo siento" o...
Kamuoyu, yakında Başsavcılık soruşturmasının başlayacağını biliyordu ve emniyet teşkilatının bundan yara alabileceği düşünülüyordu.
El público sabía que estaba en marcha una investigación de la fiscal general.