Flam traducir español
477 traducción paralela
Tanrım... çok zayıflamışsın.
Cielos... has adelgazado tanto...
Azıcık zayıflamışsın, Jim.
Estás un poco más delgado, Jim.
Zayıflamışsın.
Estás encantadora con el sombrero...
Cathy, ellerin zayıflamış.
Cathy, tus manos consumidas.
Dünya savaşının son yılında Tomanya ordusu zayıflamıştı.
Al final de la guerra, Tomania flaqueaba.
Zayıflamışsın.
Estás adelgazando.
Çok zayıflamışsın.
Eres piel y hueso.
- Evet. Ama sanki biraz zayıflamış gibi.
Sí, un poco pálida tal vez.
Pepe, zayıflamıssın.
Pepe, has adelgazado.
Biraz zayıflamışsın.
Has adelgazado un poco, ¿ sabes?
Antonietta çok zayıflamış.
Qué delgada está Antonietta.
Zayıflamışsın.
Estás muy delgada.
Çok zayıflamış mıyım?
He adelgazado mucho
Hiç zayıflamışa benzemiyorsun.
No pareces estar más delgado.
Alçak herif, iyice zayıflamış.
Aflójale el cuello y que descanse allí.
Biraz zayıflamışsın.
Quizá haya perdido unos kilos.
Zayıflamış gibi.
Está delgado.
Biraz zayıflamışsın. Çok yakışmış.
Estás más delgado y te sienta bien.
Son zamanlarda iyice zayıflamışsın...
Estás adelgazando mucho últimamente.
Zayıflamışsın, Gaby.
Te ves delgada, Gaby.
Siz zayıflamışsınız.
Tú estás más delgada.
Belki de ışıktandır ama zayıflamış gibisin.
No sé si es Ia luz, pero... pareces más delgada.
Çok zayıflamışsın.
Estás en los huesos.
Çok zayıflamış.
Estás tan flaca.
Burada hiçbir şey değişemez Efendi Miles. Biraz zayıflamış gibisin.
Aquí nunca cambia nada, señorito Miles.
Pardon, gözlerim iyice zayıflamış.
Lo siento, mi visión está debilitada.
Bayan Gina iyi görünüyor, zayıflamış.
Señora Gina, ¿ está bien?
Ne kadar zayıflamışsın.
Te has estirado mucho.
Zayıflamış gibi görünüyor değil mi?
Qué hermosa luce, ¿ verdad?
Tanrınız onları zayıflamış ve korumasız olarak iade eder mi?
¿ Acaso su Dios les dió la espalda a los débiles e indefensos?
Biraz zayıflamışsın sanki ama.
Un poco delgado, tal vez.
- Zayıflamışsın. Neden?
- Has adelgazado. ¿ Por qué?
Zayıflamışsın.
Has adelgazado.
Havanızın şu ana kadar bayağı zayıflamış olması gerek.
Su aire ya debería estar empobreciéndose.
Zayıflamış görünüyorsun.
Estás delgada.
Koharu, zayıflamışsın.
Koharu, has perdido peso.
Ve nihayet, İsa çarmıha gerilirken,.. ... inancı biraz zayıflamıştı.
Y que cuando estaba al pie de la cruz, su fe se había debilitado.
Sadece nabzı çok zayıflamış. Arada bir kendini kaybediyormuş. Bu geceyi çıkaramayabilirmiş.
Es sólo que su pulso es muy débil... y que a veces deja de latir... y que quizás muera esta noche.
Katsuko beni endişelendiriyor. Çok zayıflamış ve hasta gibi bir hali var.
Es Katsuko, ha adelgazado mucho y parece enferma.
Sizi zayıflamış görüyorum!
¡ Os veo débiles!
Zayıflamışsın.
Estás ofendido.
Lobide veya hediyelik eşya mağazasında tekrar karşılaşırsak söz veriyorum, çok zayıflamış olacağım.
Si volviéramos a encontrarnos... en el vestíbulo o la tienda de regalos... te prometo que estaré muy delgada.
Dolayısıyla havaa savunma gücü giderek zayıflamış ve tükenmişti.
Pero ahora, de control Británica se contrajo y desapareció.
Ninuccio Zayıflamış görünüyorsun.
A Ninuccio lo veo algo débil.
Zayıflamışsın.
Qué delgada estás.
Yüzümüzün rengi solmuştu. Zayıflamıştık.
Nuestros rostros se volvian mas pálidos y nuestros cuerpos mas delgados.
Zayıflamışsın.
¿ Has adelgazado?
- Zayıflamışsın.İyi misin?
- Has adelgazado. Te sienta bien.
Sen zayıflamışsın.
Estás delgado.
- Böylece, güvenlik zayıflamış olacak.
- Continúa.
Ne kadar da zayıflamışsınız.
¡ Qué flaco está!