Fok traducir español
523 traducción paralela
Kyak'ın ince vücudu, yolculuk başlamadan fok balığı derisiyle örtülü olmalıdır.
El frágil marco de los kayak debe cubrirse con piel de foca antes de comenzar la jornada.
Nehirde sürüklenen odun gövdesinden, mors ve fok postuyla kaplı Omyak ( Eskimo kayığı )
El omiak, hecho con un armazón de madera cubierta con piel de foca y morsa.
Zıpkınların uçlarında, fok derisinden çizmeler güneşte kuruyor.
En las puntas de los arpones, las botas de piel de foca se secan al sol.
Nanook'un tilki, fok ve mors dışındaki yıllık avında, eliyle hakladığı 7 büyük kutup ayısı vardır.Zıpkınından daha korkunç bir silahla hiçbirşey öldürmemiştir.
La caza de este año de Nanook, aparte de zorros, focas y morsas, incluye siete grandes osos polares que, en encuentros mano a mano, él mato con nada más que su formidable arpón.
Yemleri yok.Yerine, iki fildişinden oltaya takılan fok postu misinanın sonu sallandırılıyor.
Sin carnada. En vez de eso, un cebo hecho con dos trozos de marfil meciéndose al final de una línea de piel de foca.
Fok avlamaya hazır Nanook, denizdeki dev sert buz kütlelerine sokuluyor.
Nannok, resuelto cazador de focas, se interna en los gigantescos y accidentados campos de hielo en el mar.
Bu küçük fok, Nanook, bir diğerini öldürene kadar onların tüm yiyeceği.
Esta pequeña foca es todo el alimento que tienen hasta que Nanook cace otras presas.
Yakıtı, fok yağı - fitillik yosun-karı eritmek üzere taştan bir kap.İglonun içerisindeki ısı, kubbe ve duvarların erimesini önlemek üzere, donma noktasına yakın tutuluyor.
El fogón de los esquimales... Aceite de foca como combustible - musgo como mecha - un tiesto de piedra para derretir la nieve. La temperatura al interior del iglú debe mantenerse bajo la de congelación para evitar que se derritan el techo y las paredes.
Geceleyin, fok derisinden botların sert ve kaba hale gelmesi için çok önemli bir operasyon.
Nyla muerde las botas de Nanook para ablandarlas. Una operación muy importante, pues las botas de piel de foca se ponen rígidas e inmanejables durante la noche.
Nanook, kızağını geceleyin iglonun üstüne koymasaydı....... köpekler, kızak parçalarını birbirine bağlayan, fok postundan sırımları yemiş olacaklardı.
Si Nanook no hubiese puesto el trineo sobre el iglú durante la noche, los perros se habrían comido las correas de cuero de foca que mantienen las partes unidas.
Nanook, nasıl da koca fok Ogjuk'u avlıyor.
Cómo Nanook caza el "Ogjuk", la gran foca.
Tüm etlerden en arzulanınki, fok'unkidir.
La más apreciada de las carnes es la de foca.
Allegoo ve arkadaşları, ziyafetten artakalan bir fok yüzgeci için, kıyasıya çekişmekten zevk alıyorlar.
Con un residuo del banquete, una aleta de foca, Allegoo y su compañero disfrutan de una contienda de tiro de cuerda.
Kutup Fok tuzakları
el zorro blanco en la trampa
Böyle yapıp durma, sesin aynı fok gibi çıkıyor.
No sigas haciendo eso, suenas como una foca.
Bir ara, bir fok terbiyecisiyle çalışmıştım.
Una vez trabajé para un domador de focas.
... ama bu, sizden önce gösteri yapan fok balıkları kadar uyumlu bir gösteri yapamayacağınız anlamına gelmemeli.
Kitty. Eso no significa que ustedes deban trabajar con menos gracia que las focas que se han presentado en el número anterior.
EĞİTİMLİ FOK ELMER
ELMER - LA FOCA EDUCADA
ELMER EĞİTİMLİ FOK
ELMER - LA FOCA EDUCADA
İnsanları her zaman eğitimli fok balıkları gibi mi kullanırsınız?
¿ Cree que puede tratar a la gente... Suele salirme bien así.
Özel bir şey yok, sadece kaya ve birkaç bin fok.
Nada espectacular. ... sólo rocas, miles de focas.
Eğer parası ödenmiş ise eğitimli bir fok olduğunu söyledi.
Se lo diría a una foca amaestrada si fuera útil.
Eğitimli fok balığı oyunu için eşlerinizi alın.
Elijan a su pareja para el juego de la foca adiestrada.
Eğitilmiş fok balıkları gibiler.
Son un montón de focas amaestradas.
Hayvanat bahçesinde geçen gün ölen fok var ya... içi taş doluydu.
¿ Recuerdas aquella foca que murió en el zoo? Estaba llena de piedras.
Bir fok yakalandığında, yapılması gereken belli ayinler ve uygulamalar vardır.
Cuando se captura una foca, hay unos ritos que hay que cumplir.
Fok küçük değil.
Buena caza.
Bu sadece bir yavru fok.
Es solamente un cachorro.
Ama kadın fok veya mors değildir.
Pero una mujer no es una foca, ni una morsa.
Eşini alırsa, fok bile diğer foka aynı şeyi yapar.
Hasta una foca haría los mismo con otra que le hubiese robado la pareja.
Fok öldürebilir ve hala diğer foklarla birlikte yaşayabilir.
Una foca puede hacerlo y no le importa a las otras.
Eğer karşı koyarsan biri seni fok gibi öldürecek.
Si te resistes te mataré como a una foca.
Mevsimi gelmeden beyaz ren geyiği veya fok yedin mi?
¿ Has comido caribú o foca fuera de época?
- Ve kişisel fok...
- Y su...
Fok katili. Fok katili.
"Odiafocas".
Fok katili.
"Odiafocas".
O bir kadın değildi, o bir foktu. - Bir fok mu? - Evet.
No era una mujer, era una foca.
Fok Sophie ve kocası İngiltere'deki tüm hayvanların greve girdiklerini söylediler.
La foca Sophie y su marido dicen que todos los animales de Inglaterra hacen huelga.
Tıpkı minik bir fok gibi ağladı.
Lloró como una foca.
- Fok derisinden.
- Piel de foca.
Daha sonra iki yavru fok balığı gibi kayaların üzerinde güneşlenirlermiş.
Luego se recostaban sobre una roca... tomando sol como dos focas pequeñas.
Yavru fok balığı mı?
Focas peque...
İşte buradayız tıpkı iki küçük fok balığı gibi.
Aquí estamos... soleándonos como dos pequeñas focas.
Sahilde fok yetiştirilen bir yer var sahibi beni iyi tanır.
Hay uno en la costa donde tienen una foca amaestrada. Me conoce bastante bien. Una vez me mordió.
Annesi başka bir fok ile kaçtı.
Su madre se largó con otra foca.
İki milyon dolar için 180 bin yavru fok.
180.000 crías de foca por dos millones de dólares.
Fok kürkü.
Es piel de foca.
Yılda bir kez, bu adamlar gün doğumundan batımına kadar çalışırlar. Fok sürülerini avlamak için hükümetle anlaşmaları vardır.
Una vez al año, estos hombres trabajan un día desde el amanecer hasta la noche bajo contrato con el gobierno para reducir el número de focas.
Diğerlerinin onu yakalamasını sağlarız, yarın Fok Fu-ling'de paylaşırız.
Hermano Kim, vamos a encerrarlo y quitarlo del camino. Entonces mañana nos dividimos en el Pico del Tigre.
Kurtçuk yedikleri ilk bölüm ve sonra ikinci bölümde ihtiyar kadının hamile kızına dedikleri : İlk doğan bebek erkek olursa şansı bol olsun diye fok yağıyla ovulurmuş. Yok, eğer kız olursa ağzına kar doldurulur ve öldürülürmüş.
cuando comen los gusanos... y cuando la vieja le dice a la hija embarazada... que al primogénito, si es varón... se le cubre de grasa de foca para dar buena suerte... y, si es niña... se le llena la boca de nieve, para matarla.
Aslında sağır bir fok gibi yüzdüğü için... neredeyse ona çarpıyordum.
De hecho, casi la arrollo, chapoteaba como una foca sorda.