Fön traducir español
1,099 traducción paralela
Fön tutarken fırçala, lütfen.
Cepilla mientras soplas, por favor.
Sevgilime fön ve manikür yapılacak.
Mi chica necesita un corte y una manicura.
Fön makinası alana kadardı.
Hasta que usé el secador.
Bir de bir fön çektirirsem yarın akşam Cincinnati'de yayına hazır olurum.
Bien, esto y me paso el peine... y estoy lista para salir al aire mañana en Cincinnati.
Yani bir anda gelirler bana ve mesela saçlarıma fön çekerim ön tarafını ellerime sürekli önüme düşürürüm.
Una vez, sin motivo alguno, me alisé el cabello y las hebras no dejaban de taparme la cara.
Fön makinama bir daha dokunursan Seni öldürürüm.
Si vuelves a tocar mi secador, estás muerta.
Saç-sakal, boya yaparım, fön çekerim.
Afeitado a navaja, tinturas, secado.
Bu TV tantanası yerine niye bebe fon almadık?
¿ No podíamos tener un interfono en lugar de esa cámara?
Sen bunun hepsini okudun mu? Fon yaratma... Değişen mirasçılar, vekâletnâmenin kime verileceği.
¿ Has leído todos ofthis - oftrusts creación... beneficiarios alternativos, poder ofattorney?
Kolej paran için Lincoln Tasarruf ve Kredi firmasında bir fon oluşturdum bile.
Te he abierto una cuenta de estudios en el Banco de Lincoln.
Aziz Patrick fon yönetiminin başıydı.
Presidía el Comité de Fondos de San Patricio.
Fon bulmak için gönderdiklerimi aldın mı?
¿ Recibiste la información que te envié?
Bütçenizi harcamazsaniz, gelecek yil fon alamazsiniz.
Si no gastan lo asignado reciben menos el año siguiente.
Miranda, son analizlerde, ben kaybedenlere fon sağlamam.
Miranda, está en los análisis finales. Yo no financio fracasos.
Tahmin et araştırmalarına kim fon veriyor?
Adivina quién financió su investigación.
Lex Metropolis'teki bilim adamlarının yarısına fon veriyor.
Lex financia a la mitad de los científicos de Metrópolis.
İsviçre'de fön rüzgârları çıktığı zaman intihar vakaları artar.
¿ Sabes qué se encontró cuando pisaron por primera vez sus playas?
Bazı İsviçre kantonlarında rüzgâr hafifletici neden sayılır. Fön rüzgârları eserken kan daha zor pıhtılaştığından cerrahların rüzgâra dikkat etmesi söylenir.
Papeles de caramelo, bolsas de plástico y una almohada de goma espuma.
Vasiyetle, bazılarımıza biraz para bırakıldı ayrıca Violet'in eğitimi için de küçük bir fon açıldı.
En él hay algunos legados pequeños para nosotros, y un pequeño fondo para la educación de Violet.
Eyalet Fon Danışma Ofisi'nden bir mektup aldım.
Recibí una carta de la Oficina Financiera.
Eyalet Fon Danışma Ofis'i beni arayıp bulmuş.
La Oficina Financiera del Estado me encontró.
Yine de, bu sabah enerji şirketi için fon aktardınız.
Pero esta mañana transfirió fondos a la compañía eléctrica.
Müdürden fon isteyeceğim.
Pediré fondos al alcaide.
O piç kurularından birisi bile fon istediğinde, bir davuldan daha az büzüşmüş olmazlar.
Cualquiera de estos tipos en cuanto mencionas la palabra "fondos" cierran el puño.
Belki eyalet senatosuna yazıp onlardan fon istemeliyim.
Podría escribir al Senado y pedirles fondos.
İsteğiniz üzerine kütüphane projeniz için eyalet beraberinde fon yolladı. "
En respuesta a todas sus solicitudes el estado ha asignado los fondos adjuntos para su biblioteca ".
Bu bizim fon artırım toplantımız.
Es nuestro encuentro recaudador de fondos.
PBS fon yardımı?
¿ Una colecta de PBS?
Danny Tartabull'u fon yardımı gecesine getiriyorsun.
Traerás a Danny Tartabull a la colecta.
Saksa-mo-fon.
Saxo-mo-phone
Doğu yakasının fon transfer çizelgeleri. Nakit para.
Los horarios del envío de fondos a la costa este : dinero en efectivo.
Bir düzine araştırma laboratuarına fon sağlayabilirim. - Benim gibi şeyler mi yaratacaksın?
Podré financiar una docena de laboratorios de investigación.
Big Ern bizi gazetede görünce, Birleşik Fon'a katıldı.
Cuando el Gran Ern nos vió en el periodico, llamó a los del Fondo Unido.
Birleşmiş Fon sayesinde, gördüm ki... eğer biraz verirsen, çok daha fazlasını... almak mümkündür.
A través del Fondo Unido, descubrí... que si das un poquito, puedes recibir muchisimo mas.
FON BUDDY DEEDS
FONDOS - BUDD Y DEEDS
Dullara ayrılan fon.
Subsidios para viudas.
Eşsiz insan belediye başkanıza David'in Amerika'ya gitmesi için ayarladığı bu fon için teşekkür etmek istiyor.
Quiero agradecerle a nuestro alcalde... por establecer este fondo para mandar a David a Estados Unidos.
1983'ten bu yana KGB, beş saldırı eylemi için fon sağladı.
Desde 1983, la KGB costeó... cinco misiones de acción directa :
Küçük kilisemin restorasyonuna fon oluşturmak için Oxford'a geldim.
Vine a Oxford... para reunir fondos para la restauración de mi pequeña iglesia.
Eşcinsel ve Lezbiyen Savunma Fon'undaki arkadaşımla konuşsana.
Habla con mi amigo del Grupo de Defensa de Gays y Lesbianas.
Ve bu yüzden de bu fon senin programına göre yapılacak.
Es por eso que la fundación girará en torno a tu itinerario.
Bu izin hangi araştırmaya fon sağlardı?
¿ Qué tipo de investigación pagaría esa beca?
Başarmaya çalıştığın şey için şahane bir fon.
El color es genial, ¿ no? Un fondo fantástico para tu trabajo.
Seni 24 saat gözetim altında tutmak için bir ekip ayarlamalarını istemiştim. Bana fon ayırmamışlardı.
Pedí un equipo para vigilarte las 24 horas, y no me lo dieron.
Senato bugün, pek çok hükûmetin de desteği ile tarafsız bir bölgede, inşa edilecek olan Babylon 5'in yapımı için, bir fon oluşturulmasını onayladı.
Hoy el Senado aprobó un fondo para iniciar las obras en la estación Babylon localizada en espacio neutral entre varios gobiernos.
Geçen gece, fon sağlama toplantısından sonra birşey oldu.
Anoche, luego de la cena para reunir fondos sucedió algo
Fon sağlama toplantılarında içkileri sert yaparlar.
Siempre hacen tragos fuertes en esas cenas
Geçen gece, fon sağlayıcılar toplantısında.
En la cena, la otra noche
Kurallara uymayı reddedersen, görev iptal edilecek ve ayrılan fon geri çekilecek.
Si te niegas a obedecer las reglas, se cancelará la operación... se retirarán los fondos.
Bu tür ekipman kazaları için bize fon ayırmaları lazım.
Deberían pagarte extra por utilizar ese equipamiento peligroso.
Lanet olası fon müziğini boş ver.
¡ Olvídate de la canción!