Fırlayın traducir español
221 traducción paralela
Haydi, sözümden caymadan fırlayın gidin.
Decidíos antes de que cambie de idea.
Birazdan gelir üzerlerinizi örterim, şimdi fırlayın.
- Subiré para arroparlos. Váyanse.
Yataktan fırlayın, çorabınızı kapın.
Dejen su catre y lleven sus medias.
Fırlayın ve amfibi kısmına gidin.
Bajen a los tanques.
Biz fırlayınca siz de fırlayın.
Bien.
Fırlayın, beyler! Kalkın!
¡ Despierten, yanquis!
Jacques, Pierre, fırlayın.
Por favor.
Fırlayın, gerzek piçler!
¡ Vamos, idiotas!
Fırlayın hemen! Çabuk!
Está bien, da vueltas, da vueltas.
Fırlayın haydi.
¡ Levántate!
Benim dosyamı çıkarın... hepsini... ve tamamen sıfırlayın.
Si ustedes toman mis antecedentes, todos ellos... y los dejan bien limpios.
Şimdi fırlayın hadi! Hepiniz!
¡ Venga, todos fuera!
Elektronik sistem sinyallerini sıfırlayın.
Traten S.C.E. a auxiliar, cambio.
Elektronik sistem sinyallerini sıfırlayın.
[AG / CC] S.C.E. S.C. E a auxiliar.
Uzayaltı iletişimlerini sıfırlayın.
Pase a canal subespacial.
Bu şeyler kötü ve sıyırmış, George Jetson kabusu gibiler! Fırlayın!
¡ Estas cosas son como una maldita pesadilla!
İleri fırlayın, toparlanın Kılıcınızı alın, yayınızı alın
Vamos ya, alabando al Señor Con los arcos y espadas atacar
Sıfırlayın Bay Data.
Sr. Data, póngalos en hora.
Hadi fırlayın!
¡ A festejar!
Haydi, fırlayın!
¡ Vamos!
Teğmen, Dümen Kontrolünü, kendi istasyonunuza transfer edin, ve orijinal rotaya sıfırlayın.
Pase el control a su estación y retome el curso original.
Durmasını söyleyip arabadan fırlayıp çıktım ve onu da orada bıraktım.
Le obligué a parar el coche y lo dejé plantado allí mismo.
Şurasından o çok sevdiği Brutus bıçaklamış. Geri çekerken de lanetlik hançerini bakın nasıl gelmiş ardından Sezar'ın kanı. Kapılara fırlayıp anlamak ister gibi gerçekten Brutus mu, değil mi diye böyle hoyratça vuran çünkü biliyorsunuz, Brutus koruyucu meleğiydi Sezar'ın.
Aquí apuñaló el amado Bruto... y, al retirar el acero maldito, mirad cómo lo siguió la sangre de César... como precipitándose a salir, para ver si era Bruto quien llamaba cruelmente.
"Sonra bu adam, o yepyeni desteden maça valesinin fırlayıp kulağına... "... elma şarabı fışkırtmasını sağlayabileceğine dair bahse girmek isteyecek.
Luego este joven ofrecerá apostarte... que puede hacer saltar la sota de espadas de su monte nuevo... y te llenará la oreja de sidra.
Fırlayıp eve gir ve kahve soğumadan karnını güzelce bir doyur.
Date prisa en llegar a la casa y llénate la barriga antes de que el café se enfríe.
Roketi fırlatmaya hazırlayın.
Preparen cohete para despegue.
Bir gün, bir sürü çocukla beraberdiler... Ansızın fırlayıp geldi ve olanca kuvvetiyle beni dudaklarımdan öptü.
Un día, él estaba con otros chicos... y de pronto se acercó donde yo estaba... y me dio un beso en la boca.
Onun güçlü fırlayışlarını kaybetmesine izin verme.
Que jamás pierda su fuerza.
Bilirsin, o petrol istasyonundan fırlayış çıkış tarzınız insanlara ateş aldığınızı düşündürtür. Buyurun.
salió disparado de Ia gasolinera, ¡ Ni que estuviera en llamas!
Garsonlar, polis, halk binalardan fırlayıp oraya gittiler kuzen Sebastian'ın olduğu yere...
Los meseros, la policía, la gente salían de los edificios, corriendo hacia donde estaba Sebastian...
Köyü sıfırlayın, dört AG al.
Cuatro descargas.
Bana ne dediğinizin farkında mısınız? "Mutlu yıllar" diyorsunuz, çok komikmiş gibi duvardan fırlayıp beni korkutuyor ve bundan mutlu olmamı bekliyorsunuz.
Me decís "Feliz cumpleaños" y aparecéis de repente y me dais un susto de muerte, y se supone que debe gustarme.
Avcıları fırlatmaya hazırlayın.
Preparado para lanzar nave guerrera.
Sıfıra hazırlayın.
Ambos niveles a cero,
Ağzınıza attığınız zaman paslanmaz çelik cıvatalar fırlayıp her iki yanağa saplanıyor.
Cuando lo situas en tu boca, el cerrojo de acero inoxidable sale y perfora las mejillas!
Görünüşe göre dönüş anında yerlerinden fırlayıp Lapaz'ın temiz, serin havasına kendilerini bırakmış ve havadan ağır oldukları için lunaparka iniş yapmışlar.
Aparentemente todos se mantuvieron de pie en una curva y salieron volando por el frio aire mañanero de La Paz y siendo más pesados que el aire, aterrizaron en la casa de la risa.
Mekiği fırlatmaya hazırlayın.
Prepara la nave para el lanzamiento.
Annem geldiğinde böyle fırlayıp sürpriz yapacaksınız.
Cuando entre, quiero que saltes así y le des una sorpresa.
Bir koşu aletleri getirin, fırlayın!
Corran a tomar sus instrumentos.
Birden fırlayıp beni korkutmaya çalışacaksın.
Saldrás y tratarás de asustarme.
Usta, caddeye fırlayıp arabanın önüne atlanır mı hiç?
Muchacho, ¿ no sabes hacer algo mejor que tirarte delante de un coche?
İki tane sınıf-1 sondası hazırlayın.
Preparen dos sondas clase 1.
Bir sınıf-1 sondası hazırlayın.
Prepare una sonda de clase uno.
Fırlayın! Şu tarafa gidin!
¡ Muévanse!
Çocuklar fırlayın!
De acuerdo.
Sırf havaya fırlayışını seyretmek için vuruyorlar adamı.
Te disparan por el placer de verte volar.
Bir cinayetin davasının ortasında ayağa fırlayıp... "İtiraz ediyorum," diye bağıran 14 yaşında bir kız görüyorum.
Veo a la niñita que, a la avanzada edad de 14 años, se levantó de un salto en medio de un juicio de asesinato y dijo : "¡ Objeción!"
Şef, Sınıf-4 bir sonda hazırlayın.
Jefe, prepare una sonda de clase 4.
# Kendinizi çok özel bir fırsata hazırlayın
Preparad vuestro olfato de hienas
Foton torpidolarını fırlatmak için hazırlayın.
Preparen lanzamiento de torpedos fotónicos.
Çift numaralı foton fırlatıcıları hazırlayın.
Preparen los lanzafotones pares.