Fırın traducir español
7,615 traducción paralela
Fırına ihtiyacın var.
Necesitas un incinerador.
Bir fırın bulmalı ve...
Tenemos que ir a un incinerador y encontrar...
- Çöp fırınına.
- El incinerador.
Zombi Fırını.
"Panadería zombie".
Yani sıcaklık sıfırın altına düşecek ve bir an önce çıkamazsak donarak öleceğiz.
Significa que la temperatura va a bajar a bajo cero. Y si no conseguimos salir de aquí muy pronto, vamos a morir congelados.
Bir kase fırında makarnamdan tadar tatmaz hatırlayacaksın.
Bueno, me recordarás en cuanto pruebes un plato de mis macarrones con queso.
Daha çok fırın ekmek yemen lazım Spleen!
Ahora, debes de tener que hacerlo un poco mejor.
Savaşın sonunda, yakma fırınını kırmış.
Al final de la guerra, rompió el incinerador.
Aslında adamı evinde zincirledin ve fırını açık bıraktın.
En realidad, le encadenaste en su apartamento y dejaste el horno encendido.
Sen fırıncı mısın Linus?
¿ Eres repostero, Linus?
Sonra da yuvarlak kesip, fırın tepsisine yerleştir.
Luego, una rueda de corte dentada pergamino, y, por supuesto, las bandejas para hornear.
Bu çemberdeki insanların derhal tahliye edilmesi gerektiğini söyledi Sıcaklık kısa sürede sıfırın altına düşecek. tüm bölgeyi güneş almayan yaşanmaz bir yer haline getirecek.
Él dijo que la gente en esos círculos, tienen que evacuar inmediatamente como temperatura bajará por debajo de cero haciendo que toda la zona habitable por la puesta del sol.
Sıfırın altında 300 derecede.
Congelado a 300 grados bajo cero.
Eğer Boyle birisiyle mercimeği fırına verseydi, sen bunu adın gibi bilirdin ki bu olay da seni bir hayli sinirlendirdi.
Y, por supuesto, estaría más molesto si Boyle se hubiera acostado con alguien que conociera de su infancia.
Bu Pippa Middleton * fırın eldivenine ne dersiniz?
¿ Qué te parece este guante para horno de Pippa Middleton?
Zelda'nın bir taş fırın erkek mi yoksa...
"¿ Quiere Zelda un luchador o quiere...?"
Sean, mesajını aldığını doğrulayıp, sistemin durumunu bildirir bildirmez,... fırlatılmaya hazır yedi kişilik bir gama grubu var.
Hay una nave esperando a que Sean reciba nuestro mensaje y confirme el status del sistema.
Onlar senin çalışanın. İlk fırsatta seni yakacaklardır.
- Son tus empleados, y te quemarán a la primera oportunidad que tengan.
Eğer bu dava üzerinde çalışma fırsatını kaçırırsan yazık olur.
Sería una pena que te perdieras la oportunidad de trabajar en él.
Sanırım sınıfın en iyileri ile başlıyorlar ve sonra aşağılara iniyorlar.
Creo que empiezan con los primeros de la clase y empiezan a bajar.
Kral 3. George bunların yanında solda sıfır kalır.
El rey Jorge III parece un maldito regalo de cumpleaños.
Her silahın bir zayıf tarafı vardır.
Cada arma tiene su debilidad.
Önceden o gece neler olduğunu anlattığında, yıldırım fırtınası, içindeki adam falan sadece babasını hapisten kurtarmaya çalışan bir çocuk hikayesi sanmıştım.
Antes, tu historia de lo que en verdad pasó esa noche la tormenta de rayos, el hombre en el medio de ella creí que era un niño intentando proteger a su padre de prisión.
Mike, Sidwell'e birkaç sıfır kazandırdın diye burada değilsin.
Mike, no estás aquí porque le eres ágil con los números a Sidwell.
A sınıfı iki sarsıntı gerçekten ciddi bir yaralanmadır.
Un grado dos conmoción cerebral es una lesión muy grave.
Sean, mesajını aldığını doğrulayıp, sistemin durumunu bildirir bildirmez,... fırlatılmaya hazır yedi kişilik bir gama grubu var.
Hay una serie Gamma Seven lista para ser lanzada en cuando Sean pueda verificar que recibió tu mensaje y confirmar el estado del sistema.
Sınır dışına çıkmak için hâlâ fırsat var. Bekleyip görün.
Todavía puedes dejar el país, así que espera y verás.
Bildiğiniz gibi okul sıfır tolerans programını tekrar değerlendiriyor.
Como sabréis, el instituto está volviendo a evaluar su programa de tolerancia cero.
Bay Pink sanırım 9M4 sınıfı sizi bekliyor.
Señor Pink, creo que la clase 94M está esperando.
Hayır.hayır, Ordu bu sorunu keşfettiği anda yani Zayıf Adam'ın işe yaramaz olduğunu anladıklarında, hepimizi kapatacaklar ve ellerindeki bütün insan gücünü bunu düzeltmeye harcayacaklar.
No. En el momento en que el ejército descubra... que la Thin Man es inútil, nos van a clausurar a todos... y lanzarán a toda su gente a tratar de solucionarlo.
Fakat tazyikli su fışkırtmaya başladığımız anda, kalabalığın sadece yarısı kalır.
Pero una vez que comencemos a usar los cañones de agua, la multitud se reducirá a la mitad.
Zenciler ikinci sınıf ırktır ama yine de insanlar.
La negra, es una raza inferior pero humana, no obstante.
Ateşkese rağmen, Dünya dışındaki koloniler Covenant'ın gizli saldırıları karşısında zayıf durumdadır.
A colonias pesar del cese al fuego, las de la Tierra siguen siendo vulnerables a las intrusiones enemigas.
Ferris o zavallı, küçük hayatında bir kez olsun Cameron'a eğlenceli bir gün geçirtmek istiyor ama Cameron sürekli sızlanarak, pasif agresif kaygılarıyla ve her şeye hayır demesiyle her türlü eğlence fırsatını engelliyor ve nihayetinde Ferris'in boş olabilecek son gününü sefilliği, agorafobisi ve eğlence düşmanı oluşuyla mahvediyor.
Ferris solo quiere mostrarle a Cameron un día divertido, correcto, por una vez en su patética vida, pero Cameron actúa como un quejumbroso todo el tiempo, destruyendo todo intento de diversión con su ansiedad pasiva agresiva y sus implacables frases, arruinando lo que podría ser el último día de la libertad de Ferris, por ser un enemigo desgraciado y agorafóbico de la diversión.
Killian'ın karşımdaki sandalyede dördüncü sınıf hakkında dırdır etmesi tamamen...
Killian acaba de pasar a ser sentado frente a mí, parloteando en aproximadamente la cuarta
Fırını nasıl açabilirim? Fırını nasıl açabilirim?
¿ Cómo enciendo el fuego?
- Daha açmayacağız fırını.
¿ Cómo enciendo el fuego?
Carey Zepps'i de ifade alımına çağır ve etkili olsun diye sürekli kulağına fısıldamasını sağla.
Trae a Carey Zepps a la declaración y que te susurre al oído... de vez en cuando para causar efecto.
Onur, bir erkeğin namıdır, halkın içinde aşağılanmak değil Kilmartin için her şey önemlidir ve sen önüne çiftçi çocuğunu ve annesini fırlattın.
El honor, el nombre de un hombre, no ser avergonzado en público, todo eso le importa a Kilmartin y tú lo tiras en su cara por un granjero y su madre.
Bir şeyler onu arabanın önüne fırlamaya zorlamıştır.
Algo le hizo ponerse delante de ese coche.
Fakat hâlâ sıfır noktasını bulamadık.
Pero seguimos sin haber encontrado al paciente cero.
Yine de düzgün giyinmişsin, çünkü bittabi bir kızın var ve burası sıfır noktası, dolayısıyla tehlikeli.
Pero vas vestido correctamente porque claro, tienes una hija... y este es el punto de origen, lo que hace que sea peligroso.
Hazır sen gidecekken, servis kapısını mayalama merkezine dönüştürmek istiyorum. Böylece doğum destek sınıfım için kendi kombu çayımı mayalayabilirim.
- Una vez que finalmente empuja lugar, quiero dar vuelta el montacargas en una estación de fermentación, para que pueda preparar mi propia kombucha jengibre para mi clase de doula.
En azından seni hayâl kırıklığına uğratma fırsatını verseydin bana.
Bien, me gustaría que por lo menos me dieras la oportunidad de decepcionarte.
Sıfır yerçekimine çıkıp bu demir yığınında hayatımı geçirmek istemiyorum desem?
¿ Llegar a Zero-G para no tener que pasar el resto de mi vida atrapado dentro de esta lata?
Hayır, seni görevden alıyorum. Sıfır yerçekimi sertifikanı aldın.
Has obtenido tu certificación Zero-G.
Odaklanın çocuklar. 24 saat geçti ve elde var sıfır.
Centraos, chicos. 24 horas y seguimos sin tener nada.
- Hayır! Belki zayıf olduğundan, belki güzel olduğundan her şey hep yanına kâr kalmış. Ama bilesin ki, davranışların başkalarını etkiliyor ve ben senden nefret ediyorum.
Tal vez porque eres delgada y linda consigues todo lo que quieres, pero tus actitudes tienen un efecto en los otros y eres mala persona, y el hecho que no lo entiendas no te hace menos mala persona.
Kod Adı Sıfır'ın yanında olduğu düşünülüyor.
Se cree que está en posesión del Paciente Cero.
Yurttaşlar olarak İmparatorluk'tan Usta Unduli'ye adil bir yargılama yapılmasını yoksa tüm senatonun bir başka gezegen daha başarıyla kurtarılarak işaretlenip Delta Sıfır Üssü olarak kullanıma sokuldu.
Como ciudadanos, pedimos al Emperador que presente a la maestra Unduli y le conceda un juicio justo ante el Senado- - Marcando otra liberación planetaria exitosa utilizando la iniciativa Base Delta Zero.
Sen de kendini Sıfır Yerçekimi Tuzağı'na yakalandırttın?
Entonces, ¿ quedaste atrapado en una trampa de Gravedad Cero?